XXIV

157 28 7
                                    


Ortada bir umut yoktu, bir istek yoktu yahut bir zorunluluk ortada sadece minho nun yarım kalan sevgisi vardı belki de sonsuza dek devam edecek bir sevgi vardı ama sevginin sebebi olacakmıydı, jisung olacakmıydı.

Jisung um giderse ne olacaktı onu içimden silemezdim ki ben. İstemezdim silmeyi. Kalbimden onu silip başkasını alırsam kirlenirdi. Temiz bir kağıdı karalamış gibi olurdu.

Uyandığım da hastane odasında kolumda serum ile ayrıca yanı başım da ki hyunjin ile karşılaşmıştım. Kolumda ki serumu umursamadan kalktım hemen.

"Jisung nerde?"

Hyunjin bana gülümsemesini sunmuştu.

"Merak etme aşık minho. jisung gayet iyi hayata sımsıkı tutundu"

Çok mutluydum. Ölmemişti jisung. Yıldızım kara delik olup gitmemişti. Güneşi görmeyi istiyordu jisung. güzel bir ölüme kadar güneşin en parlak yerine göstereceğim jisunguma. belki güzel zamanlar ve güzel anılar eski de kaldı. ama hayatta ki o örülmüş duvarları tırnaklarım ile kazıyarak aşacaktım. yanım da jisung ve artık sadece arkadaşım olmayan kardeşim diyebileceğim insanlar varken duvarları ezip yine geçerdim.

jisungu kayıp ettiğim gün, kapıdan çıkıp gittiğim gün sadece gözlerim ağlamıştı. fakat artık sokakta çarpışmamız bile imkansız olacak derece de sonsuza kadar kayıp edecek olmak gönlümü çok ağlatmıştı. 

her şeye rağmen jisung uçurum kenarından zaten yara olan ellerini tamamen yara yaparak sımsıkı tutunmuştu hayata. her zaman jisunga olan sevgimden bahsediyorum fakat her şey bununlar kalmıyor. ben jisunga sadece aşık değilim onun sıradan bir arkadaşı olmuş olsaydım bile ona hayranlık duyardım.

sincaba benzeyen yüzüne, çilek gibi kırmızı olan dudaklarına, masum bakışlarına, fulya çiçeği kokusuna şu an ki gibi her şeyine hayran duyardım.

yemin ederim özgür olacağız jisung um. mavi bir gökyüzümüz olucak, kanatlarımız ile uçacağız. bu güne kadar göğe baktık her yer karardı, ay kayboldu, yıldızlar düştü. yere baktık kumlar yerinden oynadı, yer ikiye bölündü. o zaman gözlerimizi kapatalım dedik her yer karanlığa büründü bi daha güneşi göremedik. ama şimdi her şey farklı olacak en güzel anılar bir kapının arkasın da değil gök yüzünde ki el ele ölmüş aşıkların anıları olacak.

hastane odasın dan çıkıp jisung un olduğu odaya doğru hızla yürüdüm. içeriye girdiğim de her yerinde yara olan gözlerin de hala kan izleri olan jisung karşıladı. her ne olursa olsun ölmesi gereken kişi ölmüş. yaşaması gereke kişi de yaşamıştı.

jisung un yanına ilerleyip sarıldım göz yaşlarım durmak istemiyor gibi akıyordu kapı sesi ile doğruldum. jisung un annesi ve abisiydi. han teyze oğlunu görünce ayakları dayanmamış yere düşmüştü han teyzenin yanına doğru eğildim sıkıca sarıldım.

Söylemek istediğim çok fazla şey vardı ancak ağzım varmıyor beynim ne diyeceğimi unutuyordu. Çok mutluydum ancak sevdiğim acı çekiyordu ölmemişti ama yaşamak da acı vericiydi.

Ölmek güzel bir sonmuydu, yoksa acı bir sonmu. Yaşamak nefes alabilmek, acı vericimiydi yoksa umut verici mi?

Karşım da herkes eriyip gidiyordu. Jisung çok zayıftı. Arkadaşlarım benimle beraber ağlayıp duruyordu. Çaresizlik hissi ölümlü bir sondan çok daha acı vericiydi. Ölüm hayattaki şeylere son veriyordu. Ancak çaresizlik işkence gibiydi sadece acı çektiriyordu.

Ağzımdan kelimeler dökülmeyince ayağıya kalkıp oda dan çıktım. Çıktığım gibi duvara sırtımı sürterek yere düşmem bir oldu. Yanıma bizimkiler gelmişti. Başımı ellerimin arasına alıp söylenerek ağlamaya başladım.

"Ne yapacağım ben"

Gerçekten ne yapacaktım. Elimden ne geliyordu da yapacaktım.

"Jisung çok kötü"

Çok kötüydü ölmeden ölmüştü. Nefes alıyordu ama nefes almak ona zehir gibi geliyordu. Gözleri açıktı ama bu göz kaslarını yoruyordu. Jisung yaşama dan ölmüştü.

"Annesinin halini görmediniz mi oda çok kötü"

Han teyze çok kötüydü. O bir anneydi ve çok acı çekiyordu. Oğlu çürüdükçe oda mahfolup gidiyordu.

Duygular insanı ancak bu kadar acıtabilir. Duygular insanı intihara teşebbüs ettirir. Sevdiğini acı içinde görmek duygularını eline alır ve parçalara böler. Ölmek istersin ancak sevdiğin senin için ölmemişken senin onun için ölmen acımasızlık olur. Fulya çiçeği kokusunu sevdiğin de his etmek istersin bir mezar başın da ıslak toprak kokusu ile karışmış bir şekilde değil. Ölümün sevdiğini bulmasını istemezssin ancak bazen dersin ki keşke acı bir nefes alması yerine son nefesini verseydi. Bende onun ardın dan bu dünyaya son verseydim. Biz gök yüzün de ki ikinci en güzel aşıklar olsaydık. Bütün acılar hayatın bir oyunudur. Bir engel, örülmüş bir duvar. Bazen o duvarları sevdiğin yanında olmadan asla yıkamazsın sıkışıp kalırsın iki duvar arasında.
Ölümle göz göze gelmeyi ancak, ölüm ile göz göze gelen ve sevdiğini ölüm döşeğinde görenler bilebilir. Ölüm acı ise yaşamak da acıydı.
Biz insanlar için acı, üzüntü her zaman rastlanır ve peşimizi bırakmaz. Biz onlar dan kaçarız fakat onlar
Peşin de rüzgara takılmış bir yaprak gibi hızla gelir. Onlar dan kaçmanın tek yolunun ölüm olduğunu düşünürüz ancak aklımıza hiç bir zaman geride bıraktıklarımız gelmez bizi kimsenin sevmediğini düşünürüz fakat sokakta sevdiğiniz bir kedi. Önüne yiyecek bıraktığınız bir köpeğin ne kadar üzüleceğini hiç düşünmeyiz. sadece insanların üzülebileceğini düşünürüz aynı hayatın da acıyla kaplı olduğunu düşünür gibi. Güzellikleri göz ardı ederiz ancak kötülükler her zaman daha dikkat çekici olur her zaman göz önünde bulundururuz.
Biz canlılar yanılırız. Ölüm ile mutlu olacağımızı sanarak çok fazla yanılırız.
Aslında hayatın ölüm ile değil mutlulukları göz önüne alarak mutlu olabileceğimizi bilemeyiz.

Güzel duygular da vardır mesela. Sevdiğine sarıldığın da utanıp ayrılırsın fakat o his günlerce karnının üstünde yer edinir. İki saniye bakışırsınız mesela o gözler aylarca gitmez senin aklın dan. Elleriniz birbirine değer mesela senelerce ellerini yıkamak istemezssin. Gülümserken birinin sana baktığını görürsün mesela. Bu hayatta minik ama mutlu edici şeyler de vardır.
Bu hayat bir öğretimdir. öğrendiğiniz ve öğreneceğiniz daha çok şey vardır.
Bu yüzden üzülme onlar sadece kitaptan öğrendiğin şeyler yani hayattan. bunlar bir ders.

İşte bu yüzden Lee minho umudunu asla yitirmedi. Sevgisini asla kayıp etmedi. Han jisung ise bu yüzden hayattan asla pes etmedi çünkü onun öğrenemediği daha çok şey var.











Strength | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin