XXII

145 24 4
                                    


jisung un hastane odasının önünde oturmuş duvarlar ile bakışıyorduk. kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. üzgündüm çok üzgündüm jisungum yaralar içindeydi canı acıyordu ama ben hiç bir şey yapamıyordum. elimden hiç bir şey gelmiyordu bir şey dışın da. oturduğum yer den hızlıca kalktım ve bizimkilere seslenip onları yanıtlamadan hastane çıkışına doğru yürümeye başladım.

"ben gidiyorum jisunga dikkat edin bir şey olursa arayın"

"hey nereye gidiyorsun minho?"

arabaya bindiğim gibi hızla sürmeye başladım. karakolun önüne geldikten sonra arabayı park edip içeriye girdim. koridorda jin hyungu görmem ile yanına doğru gittim ve direkt konuya girdim.

"o adamı görmek istiyorum"

"kimden bahsettiğini biliyorum minho ama buna izin veremem"

"sadece bir kere izin ver ki gece rahat uyuyayım"

"peki ama yanında polisler den biri olacak"

polisler den birine seslenmişti polis ise gel işareti yapıp yürümeye başlamıştı polis önden ben ise arkadan gidiyordum. karanlık hapishane odasına varınca polisin önüne geçip odaya girdim. elleri kelepçeli oturan adamın karşısına oturdum sağ ayağımı sol ayağımın üzerine koyup aynı onun yaptığı gibi piç gülüşümü sergiledim.

"burası sana tanıdık gelmiyor bana bir yerden tanıdık geliyor sanki. aha buldum doğru ya bizi tıkıp dövdüğün odaya benziyor orası gibi karanlık öyle değilmi"

diyerek karşım da kaşlarını çatmış oturan adam ile dalga geçtim. derin bir nefes aldım ve ayağıya kalktım. 

"bak hatırladım da jisunga aynen şunu yapmıştın değilmi"

yumruğumu adama indirip yerde tekme atmaya başladım ayrıca tam da onun yaptığı gibi tekmelerken ona hakaretler de ediyordum.

"seni aptal ucube!"

bir tekme 

"orospu cocuğu mutlaka hak ettiğin yere gideceksin!"

bir tekme

"cehennemin en sıcak yerine göndereceğim seni!"

bir tekme

"ölüm yaklaşıyor kris wu öleceksin hem de lee minho tarafın dan"

bir tekme

"adımı iyi hatırla seni öldüren kişinin adını iyi hatırla hadi adımı söyle katilinin ismini söyle seni ahmak!"

ve bir tekme daha

elim den gelse ayağım da damarları patlayana kadar tekme atabilirdim bu adama ama beni kollarım dan tutan polis ile istediğim şeyi yapamamıştım. her şeye rağmen her yerin den kanlar akıyor ve küçük bir köpek yavrusu gibi ellerini yumruk yaparak sıkıyordu. bu hiç bir boka yaramıycaktı. bu adam bu gün son nefesini verecek ve oksijen israfını bitirecekti.

polis beni dışarı çıkarmış ve jin hyungun odasına götürmüştü biliyordum çoktan her şeyi öğrenmişti. odaya girmem ile jin hyungun bakışlarının altın da ezilmiştim.

"minho adama hiç bir şey yapmamalıydın"

"nasıl yapmamamı bekliyorsun hyung o piç yüzün den jisung şu an hastane de canı ile savaşıyor arkadaşlarım hastane köşelerin de o piç yüzün den sürünüyor HEPSİ O APTAL ADAM YÜZÜNDEN"

"minho seni haksız falan bulmuyorum ama bu yasa dışı bir şey"

"peki o adamın yaptıkları yasa dışı değilmi onu benim değil sizin öldürmeniz gerekirdi o adam yasa içi bir şekil de geberip gitmeliydi"

"ben hal edeceğim sen şimdi jisung un yanına git biliyorsun en çok sana ihtiyacı var"

"gidiyorum"

kapıyı çarparak oda dan çıktım ve araba bindim. elimi direksiyona attığım sırada gülümsedim. işte şimdi rahattım eğer bugün ölmezsse yarın mutlaka ölecekti. o adam acı şekilde ölümü hak eden tek kişiydi.

gaza basarak hastanenin yolunu tuttum. hastanenin önüne vardığım da arabadan inip jisung un odasının önüne doğru gittim. chan hariç herkes oturmuş yeri seyrediyordu. seungmin nin yanına oturup derin bir nefes aldım. beni duymaları ile hepsi aynı anda bana dönmüştü. seungmin kaşlarını çatıp konuşmaya başladı.

"nerdeydin sen"

"hiç bir yerde"

hepsi meraklı gözlerle bakıyordu ama elinde kahveler ile gelen chanı görmem ile kurtulduğumu anlamıştım.

"alın şu kahveleri için uykunuz açılır"

chan kahveyi herkesi uzattıktan sonra bana uzattı aynı zamanda konuşmaya başladı.

"nereye gittin"

"yine mi aynı soru ama"

"aynı soru minhocum"

tam konuşacağım sırada bütün doktorlar jisung un odasına doğru koşmaya başlamıştı. olduğum yerden hızla ayağıya kalktım ve doktorun konuşmasını bekledim. 

her şey dondu ve öylece kaldı benim için o an. duyduğum cümle ayaklarımın yerden kesilmesini sağlamıştı. sağır olmayı bunların kabus olmasını diledim.


























































Strength | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin