XXX

113 19 7
                                    

günler geçmişti iyi değildim, değildik. annem ve babam ölmüş gibi hissediyordum çünkü benim annem ve babam seungmin ve chan di. ben yere düştüğüm de yanım da babam olmadı chan oldu.  ben acıktığım da bana annem yemek hazırlamadı hiç hep seungmin hazırlardı. şimdi kendimi yerlere atmak istiyordum chan yanıma gelsin beni kaldırsın istiyordum. açlıktan bayılayım seungmin bana yemek hazırlasın istiyordum. 

her şeyden önce özlüyordum. oturdukları bir koltuğa bakarken bile çok özlüyordum onları. boğazım da öyle sert bir yumru vardı ki ağlasam da geçmek bilmiyordu.  şimdi kilisedeydik. seungmin ve chan nın yanındaymış gibi his etmemi sağlayan tek yerde. 

biz dışında kimse yoktu. çünkü onların ailesi bizdik bizim ailemiz ise onlardı ama kayıp etmiştik ailemizi. felix durmaksızın ağlıyordu, hyunjin hem ağlıyor hem de bağırıyordu, changbin güçlü durmaya çalışıyordu ama bunu gerçekten başaramıyordu, jeongin içine kapanmış konuşmuyor sadece ağlıyordu, jisung ise nefret kusuyordu her dakika mecaz anlamda değil gerçekten kusuyordu sanki göz yaşları gözünden değil midesin den akmak ister gibiydi.

ben ise lee minho, nasıldım bilmiyorum sadece çökmüşlük hissi vardı bu duygulardan önce ölme isteğim vardı. her şey benim yüzümden olmuştu. belki de kris wu yu öldürmeseydim bunların hiç biri olmayacaktı.

Kilise den çıkmış arabanın önünde duruyorduk. Arabayı her zaman chan kullanıyordu. Bunu hatırlamam ile kaldırıma çökmüş ve ağlamaya başlamış, kendime küfür etmeye başlamıştım.

"Her şey benim yüzümden oldu!"

"İğrenç biriyim ben!"

"Benim ölmem gerekiyordu onların değil!"

Jisung ağzından

Minho yere oturmuş kendine vuruyor, küfürler ediyordu. O kadar canım acıyordu ki yaşadığım şeyler beni gün geçtikçe bir ağaç çürüyormuş gibi ruhumu çürütüyordu.

Minho nun yanına oturup kafasını omzuma koydum. Biliyordum o bundan hoşlanıyordu ve onu rahatlatıyordu.
Minho nun saçını okşadım ve konuşmaya başladım.

"Sen suçlu falan değilsin minho. İnsanların doğasında ölüm vardır"

"Hem asıl suçlu kişi onları iten kişiler güçlü ol yalvarırım bulalım o kişileri"

Biz bunları yaşarken diğerleri de yanımıza kaldırıma oturmuş bizi dinliyordu.

Minho kafasını omzumdan çekip sonra da ayağıya kalkmış ve burnunu çekip konuşmuştu.

"Kalkın gidiyoruz acı çeken tek taraf olmamıza izin veremem chan ve suengmin nin rahat uyuması için her şeyi yapacağım"

"Nereye gidiyoruz"

"Arabaya binin"

Aynı anda ayağıya kalkıp arabaya binmiştik. Şu an tek bir şeyi fark ediyordum minho nun gözünden intikam ateşleri fırlıyor. Bu tehlikeli minho, onu görürseniz uzaklaşın.

"Kemerlerinizi takın"

Lafını ikiletmeyip kemerlerimizi takmıştık. Minho bir anda gaza basıp arabayı sürmeye başlamıştı. Şu an o kadar hızlı sürüyordu ki camdan dışarıya baktığım da her yer çok silik gözüküyordu.
Bir anda arabanın durması ile nereye geldiğimize baktım karakolun önündeydik. Minho nun inmesi ile bizde inip karakola doğru yürümeye başladık.

Minho içeriye bir anda girdi adımların da asla şüphelenmeyip bir odaya doğru yürümeye başlamıştı. Odanın kapısını tıklayıp içeriye girmişti. Başkomiser olduğu anlaşılan ünüformalı otuzlu yaşların da birine benziyordu.

Strength | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin