XXVI

140 23 3
                                    

Ve günler geçti. Jisung artık konuşuyordu ilk günler gibi hiç konuşmamazlık yapmıyordu. Bugün ise hastane den çıkış günümüzdü. tanrıya binlerce kez teşekkür ediyordum jisungu da benden almadığı için.

Han teyze jisung un eşyalarını toplarken bende jisungu belinden tutmuş arabaya götürüyordum. Jisungu arabaya bindirirken yine aynı görüntü gözlerimin önüne serildi. Ağacın arkasında ki gizemli süliet. Kim olduğunu merak ediyordum ancak yanına yaklastığım da gizemli bir şekilde ortadan bir anda kayboluyordu.

Günlerdir düzgün uyumuyordum yemeklerimi de çok aksatıyordum. Belki de bu yüzden görüyordum sadece bir hayaldi fakat neden sadece hastane bahçesinde görüyordum ki.

Garipti her şey çok garip ilerliyordu. Hayatım gariplikten ibaretti bazen her şeyin sıradan olmasını diliyordum.
Yine de hiç bir şeyin üstüne gidemeyecek kadar yorgundum çünkü hayatın acımasız tarafi zaten bana gelecekti benin gitmeme gerek yoktu.

Han teyze de gelince arabaya bindim ve sürmeye başladım. Evine önüne gelince jisung un eşyalarını alıp eve götürdüm han teyze de jisungu eve getirmişti jisungu odasına koyunca kapının önün de han teyzeye döndüm.

"Han teyze bir şey olursa ilk beni ara lütfen"

Tam gideceğim sırada han teyze bana seslenmişti ona döndüğüm de ise "oğlum" Diyerek bana sarılmıştı. Evet biri bana oğlum demişti.

Çok garipti bi histi alışık değildim hiç olmadım. Sokakta ki yaşlı teyzeler bile bana hep saygısızca seslenmişken birinin oğlum demesi, Kalbime bir ağrı sokmuştu. Güzel bir histi, özlenmiş bir histi. Gerçi yaşanmamıştı ki özlenmiş bir his olsun.
Sadece kalbim de ki kimsenin his etmediği ama benim derinlere kadar his ettiğim o his bilebilirdi. Çünkü bu his öyle tuhaf bir şey di ki sözlerim bunu anlatamazdı. Anlamaya çalışan kişi ise yaşamadığı sürece asla tam olarak anlayamazdı.

O an sadece rahatlaması için sırtını ovaladım han teyzenin. Bir yandan da konuşuyordum.

"Endişelenme han teyze jisungu koruyacağım"

Dedim ve elimi sallayarak arabaya ilerledim. Han teyzenin içeriye girdiğini görünce derin bir nefes aldım. Çok zor zamanlar geçiriyorduk güzel bir günümüz yoktu. Artık hislerimi gerçekten kalbimde his etmek istiyordum. Çok yorulmuştum dizlerim bu yorgunluğa katlanamayarak beni yere düşürecek gibiydi. Beynim bu seslere katlanamayıp beni öldürecek gibiydi. Kısacası hem fiziksel hem de ruhen çok tükenmiştim.

Jisung ta aynıydı çok yorulmuştu oda. Konuşmak istemiyordu çünkü beynindeki düşünceler ona ne söyliyeceğini unutturuyordu. Fakat han teyze oğlunu çok seviyordu. Ondan artık ayrı kalmak istemiyordu jisungu eve sokup bir daha çıkarmamak istiyordu.

Ve bunca şeye rağmen ölüm ile göz göze gelmeye rağmen. Kaybetme korkusuna ve bütün o göz yaşlarına rağmen jisung vardı onun gözlerine bakmam her şeyimi çözüyordu. Jisung un gözlerine bakınca yağmurda ıslanmış bir toprak kokusu geliyor burnuma ve ben o toprakta kayboluyorum.

Düşüncelerimi bir kenara attım sadece jisungu atamıyorum düşüncelerimden ama o kalabilirdi. Gaza basıp evin yolunu tuttum.

Eve vardığım gibi ilk önce bizimkilere selam verip sonra kısa bir duş aldım.

Ve günler önce oturduğum çalışma masama tekrar oturdum Jisunga yine mektup yazmaya başladım. Bu sefer yazıyordum çünkü jisung şimdi yanımdaydı ve o az kalsın aklım dan silinecek olan dudakları tekrar görmüştüm ve his etmiştim şimdi ilham kaynağım vardı.

24 şubat 2023

Sevgi ve biz

İki kelime.

Birbirine çok yakışan iki kelime.
jisung geri döndü güneş görmeyen bahçeme güneş vurmaya başladı yüzlerce çiçek açtı o bahçe de.

Belki de bu saatten sonra ve bu yaşananlar dan sonra asla düzelemeyeceğiz lakin hiç umurumda değil ben senin ile parçalanmaya bile varım.

Ben asla vazgeçmedim senden. Eski den de seviyordum fakat şimdi biraz farklı seviyorum.
Biraz üzgün, buruk ve yorulmuş seviyorum ama hâlâ çok seviyorum.

Çok şey oldu bende. Fark ettiğim bir evre var benim de. Ben hep birilerin sırtı ağrımasın diye yastık koyan kişiydim. Birileri ağlarken başını kalbime yaslayıp rahatlatmaya çalışan kişiydim. Ancak konu bana geldiğinde herkes kalbini durdurmak istedi. Parmak bile kıpırdatılmadı benim için. Ta ki sen gelene kadar sen özellikle en yumuşak yastığı seçtin benim için. Kalbini rahatlamam için hızlı attırdın. İşte bana neden o diye sorulduğunda cevabim buydu. Herkes yorgunken ben vardım ben yorgunken sadece o vardı.

Jisung vardı.

Sen gidince hiç bir şey olmadı bana zannetin ama öyle değildi. Sen gidince yerini yadırgayan eşyalar gibiydim.
Ay'ını kaybetmiş bir gece gibiydim.
Çok eksiktim.

Çevrem de çok insan vardı ancak yalnızdım çünkü her hangi biriyle değil, beklediğime değecek kişiyle devam etmek istiyordum yola.

Oysa sen yokken dünya bile gülmedi. Bahar geldi fakat çiçekler açmadı. En güzel mevsim de olsa sen olmayınca gülümsemiyor kimse çünkü senin gülüşlerine ihtiyaçları vardı.

Turgut uyarın da dediği gibi
Azala azala yaşadığımız
Şu dünya da
Bazı şeyler güzel kalsın.
Gülümseyen yüzün gibi...

Sesini duymadığım bir gün
Ölen bir kuş
Açmayan bir çiçek
Yüzünü göremediğim gün
Işık vermeyen bir güneş
Parıldamayan bir yıldız
Seni sevmediğim bir gün ise
Yaşanmamış ve yaşanmayacak bir şey
Benim için.

Seni terk etmeyeceğim. mutsuzuz belki fakat bundan kime ne sen mutsuzluğa var mısın?

Bu mektuplar sana ait ben ise sana aitim en güzel yıldızım Han Jisung...

Ve kısa bir şey daha
Sevgi ve biz
Bir de unutmadan fulya çiçeği.



Strength | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin