Merhaba bu sefer biraz erken merhaba dedim ama haftaya sınavlarımız başlıyor ve bölüm ekleyemeyeceğim:(Bu yüzden şimdiden telafi edeyim dedim.
Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın lütfen!Görüşleriniz benim için önemli:)
İyi okumalr!!:)
Her tarafım tir tır titriyordu. Ağlamaya da başlamıştım zaten. Hatta cok bile dayanmıştım. Ben kurbanlık koyun gibi ne olacağını beklerken arkadan birinin Batuhan'ı üzerimden çektiğini fark ettim. Sonunda birileri beni duymuş olmalıydı. Korkunun ve yaşadığım olayın verdigi şokla duvara sürüne sürüne yere çöktüm.bu sirada batuhan bir yumrukla yere yapismisti bile. Kurtulmustum ama ağlamam daha da siddetlenmisti. Eğer biri gelip beni onun elinden almasaydı kim bilir neler olacaktı.Düşündükçe bile midem bulanıyor. Daha buraya geleli bir hafta olmuştu. Ama yaşamadığım hiç bir halt kalmamıştı. Sanki her sey şansızlığımı, saflığımı,beceriksizliğimi, salaklıgimı yüzüme vuruyordu. Kolumda bir el hissettim. Beni yavaşça kaldırdı ve
'İyi mısın Ceren? O şerefsiz sana bir sey yaptı mı?' Dedi.
Kulaklarima dolan tanidik ses karşısında kafamı kaldırıp tahmin ettigim o kusursuz surata baktım. Ogün. Ya burada ne arıyordu?Kendime gelmeye çalıştım.Burnumu çektim ve konuşmaya başladım.
'İyiyim. Tam zamanında yetiştin. Cok teşekkür ederim. Gercekten sen olmasaydın...'dedim ve gözlerime dolan damlaları serbest bıraktım. Ayakta duracak mecalim bile kalmamıştı. Kendimi Ogün'un kollarına bıraktım.Ağlamamı susturamıyordum bir türlü. Ogün de beni teselli etmeye çalışıyordu. Bir eliyle de saclarimı oksuyordu. Gözlerim yanmaya başlamıştı artık. Ogün'e sarılan elerimi çözdüm ve
'Nesil o da burada bir yerdeydi. Onu bulmamız lazım. Kendinde de degil zaten basına bir sey gelmeden bulalım. 'Dedim Ogün'e bakarak. O da bana baktı. Yüzünde değişik bir ifade vardı. Acıma desem değil ,sanki içten bir gülümseme saklıydi. Bana baktı ve
'Merak etme Nesil'i. O arabada bile. Beni arayan oydu zaten. Telefonda her ne kadar konuşamamış olsa da en azından buranın adını verdi. Ben de zaten disaridaydim. Hemen buraya geldim.İyi ki aramış beni yoksa … Neyse bunları düşünmeyelim. Hadi düş önüme dogruca eve.'dedi gülümsemeye çalışarak.
Çıkışa kadar yürüdükten sonra arabayı ve icinde sızmış olan Nesil 'i gördüm. Ona bir sey söyleyemiyorum aynı durum başıma daha bir kaç gün önce geldi. Geçip on koltuğa oturdum. Gidene kadar pek konusmadik. Önce nesili bırakacaktık. Evini zaten biliyormuş Ogün. Nesillerin evinin önüne geldiğimizde Ogün indi ve nesilin kapısını açtı. Bir ümit uyandırmaya çalıştı. En sonunda kucağına aldı. Ben de çantasını aldım ve önden giderek zili çaldım. Babasi olduğunu düşündüğüm bir adam kapıyı açtı. Nesil'i kucağına aldı ve teşekkür ederek bizi gönderdi. Ogün arabaya bindiğimizde belini tuttu ve gülerek
'Bu kızlardan çektiğim nedir benim ?Barlardan topluyoruz hanımefendileri. Bu yetmiyor bir de kucağımızda taşıyoruz. Bir de hafif olsa.Şişkonun teki. Bir ara hatırlat da diyetisyene gitmesi gerektiğini söyleyeyim. 'Dedi.
Beni neselendirmeye çalıştığı bariz ortadaydı. Ben de kısa bir kahkaha attım. Eve gidene kadar pek konuşmadık.Ben başımdan geçenleri süzgeçten geçiriyordum o ise sanırım beni rahat bırakmak için susuyordu.Pazartesi görüşmek üzere ayrıldık. Eve girdiğimde abimin kapıda beni beklediğini gördüm. Bana sinirli bakışlarından birini yolladı ve
'Yine nerdesin kızım sen ya?Önceden izin almaya ne oldu. Son dakika mı haber veriyoruz artık?Şu an yorgunum Ceren ve sen de gayet yorgun görünüyorsun. Bu yüzden uzatmayalım bir daha tekrarlanmasın bu. Anlaştık mı? ' dedi.
Bir dakika. Abi'min basına taş mı düşmüştü? Ben sert bir azar beklerken sadece bunları mı duymuştum? Gidip boynuna yapıştım. Olcay a da tatlı kız gülümsemelerimden bir tane gönderdikten sonra odamdaydim bile. İlk işim aynada kendime bakmak oldu. Tahmin ettiğim kadar kötü değildi diyeceğim ama itiraf ediyorum cok kotu bir durumdaydim. Yani, sadece gözümdeki boyaların hepsi akmıştı ve gözlerim kızarmış bir durumdaydı. Kısaca acınası bir haldeydim. Belki abimin bana kızmamasinin nedeni de budur. Su an bu halimle depresyondaki ergen liseli kız modeli çiziyorum. Gece kendimi bu halde görsem korkardim o derece. Banyoya gidip yüzümü yıkadım ve tonikle temizledim. Üstümdekilerden de kurtulduktan sonra pijamalarımi üzerime geçirip yatağıma attım kendimi. Cok yorgundum. Yaşadıklarım zaten bunu gerektiriyordu. Ya ne sanıyordum ki? Daha yeni tanıştığım çocukla ertesi gün bir yerlere gidersem olacağı buydu. Asıl salaklık bendeydi.İcimden hem kendime hem de Batuhan sapığına küfür edip duruyordum. Yorganı kafama doğru çekerek kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım.
…
Gozlerimi uykumu tam olarak almış bir sekilde açtım. Ne zamandir bu kadar deliksiz bir sekilde uyumamıştım. Bugün ne yapacaktım ben?Bu sefer bilmediğim denizlere yelken açmayacaktim. Birden kapım açıldı ve içeriye abim girdi. Öküz!Bunun baska bir karşılığı olamaz. Bir yandan da böğürüyordu.
'Kalk kalk çabuk bugun yapacak cok isin var. Misafir gelicek eve,ev sahibi uyuyor. Kime diyorum kızım kalksana. Müstakbel yengen geliyor. '
Ahaah bizim oduncuk bir de sevgili mi yapmış kendine.gozlerim anında açıldı.
'Oo sarp bey. Sevgili yapmışiz. Yakında kurtuluyoruz senden desene. 'Dedim dalga geçerek.
'Tövbe de! Allah korusun. Ben degil Olcay. Onu postaliyoruz yakında. 'Dedi gülerek.
Ne??biri beni cimciklesin yok yok boğsun beni ya!Bir bu eksikti. Eski platonigimin eve kız arkadasini getirmesi:(off.
'Abi ben mı yapacagım her şeyi Olcay beyin sevgilisi benim mı?o yapsın.'gicikligina degil mı kardeşim.
'Kalkıyorsun hemen yoksa sana alacağım dogum günü hediyesini unut. '
Beni bununla tehdit etmemeliydi. Hemen hemen 3 hafta 4 gün sonra o rüyalarıma bile giren ayakkabılarıma kavuşacaktım. Ben onları parama kıyıp alamıyordum. Abimden bana bedavaya gelecekken.
'Tamam be kalkıyoruz. 'Dedim sınirle. Ama ben Cerensem o yemekleri onlara zehir zıkkım ederim. Olmadı kurabiyelere tuz karabiber falan katarım. Kendimi zorlayarak yataktan kalktım. Abi'm de ben kalkınca odamdan çıktı. Üstüme bir seyler geçirip yatağımı dahi toplamadan mutfağa indim. Bir kaç yemek kitabı çıkardım. İcinden kek tarifi bulduktan sonra malzemelerimi çıkarmak için dolaba yöneldim. Tarifi okumaya bile gerek yoktu. Dolaptan rastgele olarak bir seyler çıkardım masanın üstüne. Bir kaba un ,yağ ,süt, seker falan döktüm. Bunu nasıl yenemeyecek bir hale sokabilirdim. Yumurtalı kekin tadı kötü olurdu herhalde.Bir kaç yumurta kırdım kaba. İcine sebze dolabında ne bulduysam ince ince doğrayip kattım.Ispanak havuç mesela. Daha sonra kek kalıbına döküp fırına attım. Kekin pişmesini beklemek için sandalyeye oturup icetea içmeye başladım.Öyle dalmış giderken burnuma yanık kokusu geldi. Koşa koşa gidip fırından keki çıkardım. Üstü biraz yanmıştı ama olsun. Zaten kötü olsun diye uğraşıyordum kaç saattir. Kenarından bir parça kesip tadına baktım. Nasıl ya?Anormal bir tadı yoktu. İcine o kadar yumurta, havuç, ispanak katmıştım. Allahım ben ne kadar becerikliyim tadı kötü bir sey yapmayı bile beceremiyorum. Ahaha. O kadar da uğraştık kötü olsun diye ya !Tamam bu böyle olsun bare.
Bu içinde bulunduğum anormal durumun nedenini öğrenmek için kitabı tekrar açtım.Tabi,önce tarife bakmazsam böyle icine katılabilecek malzemeleri katarım . Kurabiyelere bakalım biz artik. Bu sefer ders almıştım, önce tarife bakıp yazmayan seyleri icine koyacaktım. Tarifte yazan her şeyi boşalttım bir kaba. Ekstra olarak icine tuz ,karabiber, limon ,sirke ve pancar suyu ekledim. Bu sefer beceriksiz olmayı becerebilecektim. Küçük küçük kalp kurabiyeler çıkarıp onları da fırına attım. Çıktıklarında cok güzel gözüküyorlardı. Ama bu sefer eminim tatları istediğim gibi olmuştu. Tatmama gerek yoktu. Midemi de bozmak istemiyordum hem. Üstumu değiştirmek üzere odama çıktım. Öncelikle bir duş aldım.Üstümdeki kokulardan bir an önce kurtulmalıydim. Kim kurabiye kokmak ister ki hem de sirkeli kurabiye. Saçlarımı kuruttuktan sonra üzerime cici kız elbiselerimden birini giyip tekrar aşağı indim. Bakalım Olcay beyin kız arkadaşı nasıl biriymiş. Onu buraya geldiğine pişman edeceğim .KARARLIYIM!