BÖLÜM 7

1.4K 57 4
                                    

Yeni bölümü yazmıştım zaten.Gecikmesin diye düşündüm ve ekledim.Sınav haftaıı boyunca da hazır bölümlerden paylaşacağım:)Multediada yine sarılmak ile ilgili br şey var!!:)

Vote veren ve yorum yapan herkese teşekkrler:)) İyi okumalar!

Aşağıya indiğimde daha teşrif etmemişti misafirler. Olcay ve abim sanki diken üstünde oturuyorlardı. Ya sanki istemeye falan geliyorlar bunları! Alt tarafı Olcay'ın kız arkadaşı bizle tanışmaya geliyor. Gidip karşılarına oturdum. 

'Abi Oğuz bey -kendileri babam olur-gelmeyecek mi bu aksam?'

'Yok gelmeyecek ofiste isleri varmış. O yok diye üzüldün mü yoksa Ceren?'

'Haha.Sarp saçmalama. Bence hep ofiste kalabilir. Benim için hiç sorun olmaz. Baba şefkatine ihtiyacım yok zaten. 'Diye karşılık verdim.Derken kapı çaldı. Olcay heyecanlı heyecanlı ayağa kalktı ve tabi biz de. Tam kapıyı açacaktı ki bana döndü ve 

'Ceren senden bir söz istiyorum. Hale'ye kötü davranmayacaksın ya da trip atmayacaksın. Kıza benim hakkımda yalan yanlış şeyler anlatmak ,çayına tuz katmak,üstüne yanlışlıkla çay dökmek yok. Ya da yeni yaptığın canice planların neyse onları unut. '

Ya çocuğun dediğine bak. Şimdiden gıcık oldum kıza.

'Olcay ne zaman yaptım öyle şeyler ?Saçmalama bana ne senin sevgilinden. Gören de seni kıskanıyorum falan sanacak. 'Dedim sinirle. Sonradan jeton düştü tabi. Ben kendime gelene kadar Olcay yeniden konuşmaya başlamıştı.

  'Derin’i banyoya kilitlemeni ,Feride’nin başından aşağı kahve boşaltmanı,Güler'e benim hakkımda yalan yanlış şeyler anlatmanı,Seher’in oturduğu yere iğne koymanı saymazsak hiç kimseye hiç bir şey yapmadın. 'Dedi sırıtarak.

Nefesimi dışarı üfledim. Bu soruyu hiç sormamalıydım. Rezilliklerimin hepsini hatırlıyormuş. Offf. Bu sefer olgun davranmaya çalışacağım tamam. Ben kenara büzüşmüş beklerken onlar çoktan büyük bir hevesle kapıyı açmışlardı. Hosgeldin hoşbulduk merasiminden sonra sonunda salona geçebilmiştik. Hale benim yanıma oturmuştu. Sanırım benimle iyi anlaşacağını düşünüyordu. Yazık kızcağıza!!! Ama Olcay'ın halini görmeliydiniz. Hale’nin oturduğu kalktığı her yere dikkat ediyordu.

Benim sırrım yemeklerdeydi. Mutfağa gidip yaptığım kek kurabiyeleri ve dışarıdan aldıkları abur cubur doldurdum tabaklara. Kendime kurabiye almamıştım ama diğer hepsine koymuştum. Kurabiyeleri tabaklara koyarken sinsice sırıtıyordum. Yaşasın intikam!İçeri geçtim her şeyi tamamladıktan sonra. Ben önümdekileri yemekten çok onları izliyordum. Kurabiyenin tadına ilk bakan abim oldu. Salak!Homidi gırtlak yerse olacağı bu. Kurabiyeden bir ısırık aldı ve öksürmeye başladı, ağzına diğer şeylerden doldurdu. Sonra telefonunu çıkarıp tahmin ettiğim gibi Olcay’ a mesaj attı. Olcay bana bir bakış attı bense anlamamazlıktan geldim. Sonra Hale’ye döndü ve 

'Aşkım kurabiyelerini ben alabilir miyim çok güzel olmuşlar da. ' dedi.

Hale ondan hiç beklemediğim bir şekilde  '

Aa Olcay daha tabağındakileri bitirmemişsin. Önce onları ye de sonra benimkilerden alırsın.’diye karşılık verdi.

Çok iyi dedin ! Olcay bir kızardı ,şekilden sekile girdi ve ani bir hareketle tabağındakileri ağzına attı. Allah çocuk mide zafiyeti geçirirse simdi. Off. Ben onları sen ye diye yapmadım ki. Bir kız için yaptıklarına bak şunun. Olcay ‘ın zaten kırmızı olan yüzü kıpkırmızı oldu. 

Öksürmeye başladı. Geberecekti salak.Hemen su doldurup verdim. 

'İste oldu mu benimkileri bitirdim? Ver bakalım onları bana. ' dedi öküzcük Hale’ye. Planım suya düşmüştü. Nasıl olur da b planı yapmam ben ?Başka sefere artık anlaşıldı.  Gecenin geri kalanında hiç bir şey yapamadım. Saksıyı çalıştıramamıştım bir türlü. Sonunda kasıntı kızımızın kalkma zamanı gelmişti. Aklıma bir fikir gelmişti. 

Hale’ye bakıp gülümseyerek 

'Hale bir ara bir şeyler yapalım beraber. Seni çok sevdim. 'Dedim.

O da bana gülümsedi ve 

'Olur Cerenciğim. Telefonunu ver bana kız kıza takılırız biraz. 'Dedi. Olcay ve abimin beni geberteceklerini biliyordum ama bir kere bu ise yeltenmiştim vazgeçemezdim. Telefonumu verdim Hale’ye. Artık zafer gülümsemeleri dağıtıyordum etrafa.Hale gittiğinde ikisinin de gözleri benim üzerimdeydi. Abime baktım. Ama o konuşmuyordu ve konuşmaya da niyeti yoktu. Olcay bir nefes aldı ve 

'Ya Ceren özellikle söyledim yapma diye değil mı?Anlama kıtlığın mı var senin?Bir açıklaman var mı he?her zamanki gibi sana uygun değil diyeceksen eğer kes sesini. Sana ne bundan. Sevgili benim sevgilim,hayat benim hayatım. Neyin ya da kimin bana uygun olduğuna izin ver de ben karar vereyim. 'Dedi bana bağırarak.

Gözlerime göz yasları üşüşmüştü. Cevap vermeyi düşünmüyordum zaten. Tamam bu sefer ileri gitmiştim. Ayrıca artık büyümüştüm. Yaptıklarımın hoş karşılanmayacağını bilmem gerekirdi. Hiç bir şey söylemedim ,sadece gözlerinin tam içine baktım ve koşa koşa odama çıktım. Kapımı da kilitledim arkamdan. Demek hayat onun hayatiydi. Zaten ben anlamıştım anlayacağımı ben o hayatta istenmiyordum. Ne sanıyordum ki sanki Olcay'ın beni çok sevdiğini falan mı?Bir kız kardeş olarak bile beni, benim tahmin ettiğim kadar sevmiyordu. Ben onun için sadece en yakın arkadaşının bas belası kardeşiydim. Yatağıma attım kendimi.Ya daha dun aksam mutluydum. Daha 24 saat geçti geçmedi. Kotu şeyler hiç bir zaman peşimi bırakmayacak zaten. Mutlu olmaya hakkım yok değil mı benim?

Sabah uyandığımda kendimi çok kotu hissediyordum. Odayı incelerken yerdeki notu gördüm. Ya abim ya da Olcay kapının altından atmış olmalıydı. Hızlı hareketlerle kalkıp kağıdı aldım.  'Özür dilerim Ceren. Eşeklik ettim sana bağırmakla ama sen de beni anla lütfen. Yarın ortalıkta suratsız suratsız dolanmanı istemiyorum. '  Kağıtta bunlar yazılıydj. Hemen dün aksam bana söylediklerini aklıma getirdim. Hayır onu affedemezdim. En azından bu kadar kolay olmamalıydı. Kağıdı yırtıp parçalarını kapının altından geri gönderdim. Bu odada elbet çıkacaktım ama simdi değildi. Bir saat kadar bilgisayarda takıldım. Depresyon şarkıları dinleyip ağladım. Normalde türkce şarkıları pek dinlemezdim ama sen gidersen’ i dinlerken gözyaşlarına boğuluyordum.

Kalktığımdan beri etrafta en ufak bir hareketlilik olmamıştı evde. Belki de gitmişlerdi. Karnım çok acıkmıştı. Zaten dun aksam bir sey yiyememiştim . Kapımı açıp parmak uçlarında merdivenlerden indim. Mutfağa gidip buzdolabını açtım ve hazır sandviçlerden aldım elime. Etraf temizdi. Rahat rahat evde dolaşa bilirdim. İçeriye gidip koltuğa oturdum. Kumandayı da elime alıp tembel patetes moduna girdim. Kanalları dolaşırken kendimi yerde buldum. Fena düşmüştüm. Ama sakarlıktan düşmemiştim. Olcay öküzü ,odunu , beyinsiz enbesili tepeme çıkmıştı. Beni gıdıklamaya çalışıyordu. Ben ayaklarımdan ve karnımdan aşırı gıdıklanırdım. O da bunun farkındaydı tabi ki. Ben de onu gıdıklamaya çalışıyordum ama ben asıl hedefken bu pek kolay olmuyordu. Ben miydim Olcay'la hiç konuşmayacağım diyen?

'Dur dur lütfen 'diye bağırıyordum. 

'Ceren eğer benj hemen affetmezsen gıdıklamaya devam ederim. 'Diye karşılık verdi o da. D

aha fazla gıdıklanmaya dayanamazdım. Pes etmiştim. 

'Tamam Olcay tamam. Bırak beni. 'Dedim sinirli bir ses tonu çıkmasını umut ederek.

Ama nasıl böyle bir şey olabilirdi ki. Bir yandan da gülüyordum. Beni gıdıklamayı bırakmıştı sonunda.  Yanıma çömeldi ve

'Dün aksam söylediklerimin doğru olmadığını sen de biliyorsun. Onları sinirle söyledim. Tamam mı affet artık beni. 'Dedi mahcup bir şekilde.Aynı zamanda çizmeli kedi bakışları atıyordu bana. Bu bakışlara dayanmak mümkün değildi. Bir şey söylemedim sadece ona sımsıkı sarıldım. 

HAYAT BANA GÜZEL!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin