2.0

17.7K 705 58
                                    

Selamlarrr!!

Bölüme geçmeden önce oy verirseniz sevinirim.

Keyifli okumalar<3

"Mila'yı evime mi götüreyim yani?"

Mirza'nın bu cümlesinden sonra ortam gerilmişti ve kimseden çıt çıkmıyordu, oldukça şaşkındım, bu halimize hemen alışmıştı. O da beni seviyor, biliyorum. Sevilmeyecek birisi gibi de değildim yani Mirza'ya da hak veriyorum.

"Ne diyorsun oğlum sen?"

Biraz dikkatli bakarsanız abimin sinirlendiğini anlayabilirsiniz. Galiba biraz sinirli gözüküyor.

"Sen eviniz diyince komutanım. Ben biraz yanlış anladım herhalde."

"Sen çok yanlış anlamışsın aslanım. Bir daha duymayayım."

Yine ortama bir sessizlik çöktüğünde sadece bakışıyorlardı, abim çatık kaşlarla Mirza'ya bakarken, Mirza suçlu bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Onların bu haline dayanamayıp birden kahkahayı bastığımda dikkatleri bana döndü. Kendilerini dışarıdan görseler hallerine onlar da kahkahalar atarak gülerlerdi. Abimin ifadesi hâlâ aynı dururken Mirza bana bakıp tebessüm etti. Hoşuna gidiyordum işte, biliyorum!

"Mirza katil mi edeceksin sen beni ulan!"

"Yine ne yaptım komutanım?"

"Senin işin yok mu? Gitsene. Ne başımda bekliyorsun?"

"İşim yok komutanım." İşi yok çünkü bütün işi benim.

"Sana o kadar izin veren kişiyi," cümlesinin devamını getiremedi çünkü Mirza'ya babam izin yazmıştı.

"Ne zaman gidiyorsunuz siz?" Abim yine yanlış anlayacağım bir cümle kurduğunda tekrar konuştu, "Mirza ne zaman gidiyorsun?"

"Rahatsız oluyorsanız hemen çıkarım komutanım." Arkasını dönüp ceketini üzerine attığında gidecek gibi kapıya yöneldi. Gerçekten Mirza'nın bu tribi çekilmezdi.

"Konuşmaya gelmiyorsun sende. Ne hemen arkanı dönüp gidiyorsun?" Mirza bir şey demeden olduğu yerde bekliyordu.

Onun bu sessiz hallerinin ve küçük bir kelimeye bile arkasını dönüp uzaklaşmasının altında bir sebep yatıyordu, buna emindim.

İçim onu keyiflendirme ihtiyacı ile doldu ama bunun için abimin bizi rahatsız etmeyeceği bir yere gitmemiz gerekiyordu.

"Sen dinlen canım abicim, biz gidiyoruz!" Ceketimi üstüme giyip telefonumu da aldım ve Mirza'yı ittirerek kapıdan dışarıya çıkarttım.

"Mila! Bak buraya! Lan kızım nereye? Mila bak kalkamıyorum zaten gel buraya!" Abim arkamdan bağırırken odanın kapısından başımı uzattım, zaten ona bir açıklama yapmadan gitmeyecektim.

"Of abi ne var ya?"

"Hastayım ha ben bak görüyor musun? Abini böyle bırakmaya vicdanın el veriyor mu?" Hemen de manipülasyon et abi hemen.

"Babam mesaj attı geç kalmadan geleceğini söyledi. Bende en fazla 2 saatliğine gidiyorum. Sende hep uyuyorsun zaten."

"Gidin ya siz görüşürüz. Tek bırakın beni böyle." Yanağına sulu bir öpücük koyup odadan çıktım. Kendisini bende yalnız bırakmak istemezdim ama sadece uyuyordu, uyanık kaldığı zamanlarda ise çatık kaşlarla etrafı izliyordu.

Mirza'yı hâlâ bıraktığım yerde gördüğümde gülümseyip elimle ileriyi işaret ettim, hastaneden çıkana kadar konuşmadık. Aklımda henüz bir şey yoktu sadece onu hastaneden uzaklaştırmak istemiştim. Benimle vakit geçirmek istiyor muydu emin değildim.

ZİNCİR | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin