"İşte ondan sonra sen tut bu Hayriye abla kocasının.."
"Yeter! Vallahi yeter Billahi yeter! Başımı şişirdin Aren."
Yolun ortasında durup kollarımı iç içe geçirip tek kaşımı havaya kaldırdım.
"Ne? Alt tarafı bi iki tane şey söyledim. İyi konuşmuyorum o zaman, sende sokak direkleri ile sohbet edersin."
Elimi ağzıma fermuar çeker gibi hareket ettirip tekrar yürümeye başladım yanında.
"Ya yavrum, sen kendinle alakalı konuşmuyorsun ki. Hayriye ablanın kocasının ablasının kızının bilmem neyini anlatıyorsun."
Parmaklarını şakaklarına çıkarıp bi iki ovduktan sonra tekrar pantolonun ön cebine sokmuştu.
"Onu bile dinlememişsin püh sana. Ablası değil kardeşi, kızı değil oğlu."
Ayıplarmış gibi bi kaç mırıltılı çıkardıktan sonra elimle süt mısır'ı satılan yeri gösterdim.
"Bi mısır alsak mı acaba?"
Kafasını aşağı yukarı doğru sallayarak mısırcının bulunduğu yere doğru ilerledi.
"Babanı okuldan aramazlar dimi? Kaçamak yapalım diye okuluda astın"
Rüzgardan dolayı uçuşan saçlarımı düzenleyip yüzüne baktım.
"Yok aramazlar. Babam en son ne olursa olsun beni aramayın demişti"
Omuzlarımı kaldırıp indirdim ve bize bakan mısırca abiye döndüm.
"Bi tane büyük boy mısır olacak, üzerine sadece mayonez istiyorum.
Mısırcı abi mısırı hazırlamaya başlarken Ömer omzunu tam dibinde ki ağaca yaslamıştı.
"O mayonezli değil ketçaplı yenir"
Yüzümü buruşturup aynı onun gibi ağaca yaslandım.
"Hiçte bile, ketçap ne alaka ya. En güzel mayonezle yenir bir kere. Sen ağzının tadını hiç bilmiyorsun"
Bu sefer o yüzünü buruşturmuş ama hiç bir şey söylememişti. Galiba benimle tartışmak istemiyordu.
Bi kaç dakika sonra hazır olan mısır'ı alıp parayı ödeyecekken Ömer araya girerek daha hızlı davranmıştı.
"Sen niye ödüyorsun?"
Kaşlarını çatarak kısa bir an yüzümü turladı.
"Benim yanımda elini cebine atamazsın"
"Kim demiş onu?"
Yavaş yavaş yürümeye başlayarak mısırcının yanından uzaklaşmıştık.
"Ben diyorum"
Kaşığımı mısırların arasına daldırıp ağzıma attım.
"Sen kim oluyorsun?"
Bu sorunun cevabı oldukça önemliydi. Dün sevgili olduğumuzu vurgulamıştım ama pek bir karşılığını alamamıştım. Ama artık onunda bir şeyler demesi gerekiyordu çünkü sürekli aramızda bir şey olmamasına rağmen öpüşüyorduk.
"Kim mi oluyorum?"
Bunu sorarken düşünceli gibiydi. Ne cevap vereceğini kestirmeye çalışıyor gibi bir havası vardı.
"Evet?"
Bi kaç dakika kadar cevap vermedi, yaptığı tek şey yürümek ve sürekli olarak önüne bakmaktı.
Mahalleye varmamıza az kalmıştı, varmadan cevap versin istiyordum.
"Bu kadar zor mu cevap vermek?" Başımı eğerek gözlerine ulaşmaya çalıştım.
"Aren, duymak istediğin şeyin ne olduğunu biliyorum ama.."
"Ama ne? Seni durduran ne? Ben seni elbette ki zorlamak istemiyorum Ömer ama böyle devam etmeyeceğini biliyorsun. Eğer istemiyorsan açık açık söyle, istiyorsanda ne olduğumuzu söyle"
Adımlarımı durdurup tam karşısına geçtim. Her şey onun iki dudağının arasında bitiyordu. Ya başlamadan bitecektik ya da yeni bir hayata başlayacaktık.
Önce gözleri beklentiyle bakan gözlerime değdi, ardından dudakları aralandı;
"Sen artık eve geç"
Hayal kırıklığı ile başımı öne eğerek kafa salladım. Deli gibi ağlamak istiyordum.
"Gece yanına uğrarım, sevgilim.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aren (bxb)
Teen FictionAren: seni seviyorum.. Ömer: eyvallahta sen kimsin? Mahallesinde ki en tanıdık ve ağırbaşlı abisine gönlünü kaptıran Arenin hikayesi.. Eşcinsellik içeren bir kurgudur ona göre okuyunuz.