Mezun olalı bir kaç gün olmuştu. Babam, Ömer ve onun ailesi hep birlikte mezuniyet törenine katılmışlardı. Çok güzel ve sorunsuz geçmişti her şey.
Ömer beni birazdan evden alacaktı. Canım sıkıldığından dışarı çıkıp biraz gezmek istemiştim.
Üzerime siyah bir şort ve beyaz düz bir tişört giyinmiştim. Şimdi ise saçlarımı tarayarak şekil vermekle uğraşıyordum.
En sonunda pes ederek arkaya doğru taradım ve aynanın karşısından çekildim. Zaten Ömer'de büyük bir ihtimal gelmek üzeredir.
Koridora çıkıp kapının önünde ki ayakkabılıktan beyaz spor ayakkabılarımı çıkarıp giyidim. Tam o esnada kapının zilide çalmıştı.
Elimi kapının kulpuna uzatarak aşağı indirdim ve açtım.
"Hazır mısın?" Ömer gözünün üzerinde ki güneş gözlüğünü hafifçe aşağı çekerek göz kırpmıştı.
Çok yakışıklı olmuştu, şerefsiz.
"Hazırım, kör müsün?" Gözlerimi devirip çıktım kapıdan.
"Hayırdır, ne bu tavırlar?"
"Ya sen niye düğüne gider gibi hazırlanıyorsun ki? Ne bu gömlek pantolon falan filanlar? Hayır bir de takmışsın gözlüğünü falan, havan kime?"
Merdivenlerden ikişer üçer inip apartmanın kapısını açtım. Ömer mi? O arkamdan kahkaha ata ata geliyordu.
"Lan ne giyseydim başka. Abartma sende."
Omuz silkerek kaldırımdan yürümeye başladım.
"Nereye gitmek istiyorsun?"
Adımlarımı yavaşlatıp bana yetişmesine izin verdim.
"Bilmem, lunaparka mı gitsek? Hava da çok sıcak zaten tam zamanı."
Kafasını sallayarak kolunu omzuma attı.
"İyi gidelim bakalım."
Uzun bir yürüyüşün ardından lunaparkın girişine varmıştık. Ömer arabayla gelmeyi teklif etmişti ama hava o kadar güzeldi ki yürümek daha cazip gelmişti bana.
Giriş biletlerini aldıktan hemen sonra içeriye girerek etrafı yavaştan gezmeye başlamıştık.
İnanılmaz kalabalıktı. Herkes havanın iyi olmasını fırsat bilerek buraya gelmişti. Hızlı trene binmek istemiştik ama önünde ki kuyruğu gördüğümüzde vazgeçmiştik.
"Korku tüneli?"
Ömer çenesinin ucu ile önünde sıra olmayan korku tünelini işaret etmişti.
"Hayatta olmaz." Ben katiyen binemezdim ona. Korkudan altıma sıçar sonra rezil olduğumla kalırdım.
"Olur olur, gel hadi ben yanındayım."
Elimden tutarak korku tüneline kadar sürükledikten sonra önümüzde ki boş vagonun içine bindirdi ikimizide.
Sadece bindikten bir kaç saniye sonra hareket etmeye başlamıştı. Ömerin koluna sıkıca sarılıp kafamı omzuna gömmüştüm.
"Valla gazamız mübarek olsun, sağ çıkarsak bütün günahlarımdan arınacağım."
Ömer tekrar o meşhur kahkahasını atmakla meşgulken biz ortalara doğru gelmiştik bile. Koluma bir şeyin dokunduğunu hissettiğim an basmıştım çığlığı.
"Hassiktir bir şey dokundu, yemin olsun bir şey dokundu!"
"Lan bendim o ben, elim değdi."
Kafamı kaldırıp sinirle yan yan sırıtan suratına baktım.
"Senin elinin orda ne işi var! Ödüm bokuma karıştı."
Tam o sırada tekrar dokunuldu.
"Ya Ömer dokunup durma valla çarpacam."
Kaşları çatıldı.
"Sevgilim, yalnız o ben değildim."
Önce gözlerimi kıstım, anlamaya çalıştım. Anladığım an fal taşı gibi açılmıştı gözlerim.
"Lan, biri bana dokunuyor!"
Bağırarak karanlığın içinde etrafa bakmaya başladım.
"Kim dokunuyor lan sana. Kim o şerefsiz."
Ömer oturduğu yerden kalkıp eliyle etrafı yoklamaya başladı. Aynı benim gibi o da bağırıyordu. Tek fark o küfür ediyordu. En sonunda 'işte burda' dediğini işitmiştim. Sonra mı? Sonrası tam bir fiyasko.
Ömer korku tünelinde 'korkutmak' için içerde gezen çocuğu karanlıkta bulmuş ve yüzüne yumruğunu indirmişti.
Çocuk 'abi ne yapıyorsun Allah aşkına, bu benim işim' demişti ama Ömer onu takmamıştı bile. 'İşini adam gibi yap ne dokunup duruyorsun it" demiş ve çocuğu vagonun içine çekip çıkışa kadar pataklamıştı.
En sonunda tünelden çıktığımızda çocuğun yüzünde ağlamaklı bir ifade vardı.
Elimden tutup vagondan çıkarmış ve çocuğu işaret parmağını sallayarak tehdit etmişti.
Bu kadar maceranın bize yeterli geldiğine kanaat getirerek lunaparktan çıkmıştık.
Eve gitmeden sahil kenarına gitmeye karar verip oraya yönelmiştik. Boş bir kayalığın üzerine oturup parmaklarımızı bir birine geçirmiştik.
Ne olursa olsun onun yanında kendimi çok iyi ve çok mutlu hissediyordum. Beni tamamlıyor ve hayatıma renk katıyordu. Hayatımın geri kalanını sadece onunla geçirmek istiyordum.
"Seni seviyorum.."
Gülümsedi, etrafına baktı ve eğilip dudaklarıma kısa ama tutku dolu bir öpücük bıraktı.
"Seni seviyorum.."
Son..❤️
Bu kurguya başlarken bitirmek aklımın ucundan bile geçmemişti. İlk bölümünde belirttiğim gibi 'öylesine' yazmaya başlamıştım. Ben bu kurguyu yazarken bir beklentim olmadan yazdım. Sonra sizler tarafından okundukça, beğenildikçe yazmaya devam etmek istedim. Çok kısa bir zaman içerisinde 100.000 okunmayı geçtik. Bu sizin sayenizde, sizin sevginizle oldu. Yapılan her yorumu okudum, okuyorum ve her okuduğumda yüzümde bir gülümseme oluşuyor. İlk kurgum, bu nedenden dolayı bazı yazım hatalarım, tıkandığım yerler vs oldu. Ama işte, sonunda o 'final' bölümüne geldik. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Sizin yorumlarınız oylarınız benim yazma isteğimi çoğalttı. Umarım sizde bu kurgudan ve finalinden memnun kalmışsınızdır.
Sizleri çok seviyorum.. 🤍
bir sonra ki kurgumda görüşmek dileğiyle.. 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aren (bxb)
Teen FictionAren: seni seviyorum.. Ömer: eyvallahta sen kimsin? Mahallesinde ki en tanıdık ve ağırbaşlı abisine gönlünü kaptıran Arenin hikayesi.. Eşcinsellik içeren bir kurgudur ona göre okuyunuz.