Okul çıkışı Junghwan, Doyoung'un evine geldiği zaman bu prova konusunu onunla otuz dakikalık sohbet saatinde konuşmaya karar vermişti. Unutmamak için de bir kağıda yazıp cebine koymuştu. Bu konu gerçekten önemliydi, şehirler arası yarışa gidebilmeleri için.
Sınıfa girdiği zaman Junghwan, Doyoung'u içeride göremedi. Bu sefer iki tane sıra vardı içeride. Daha önce oturduğu sıraya oturdu. Acaba, dedi içinden. Bir öğrenci daha mı var?..
Çantasından notalarını yazdığı kağıtları çıkardı ve gözden geçirdi. Öğle arası Asahi'yle yaptığı otuz dakikalık provayı hatırladı. İlk sefer için fena değillerdi ikisi de. Beraber koordine bir şekilde çalışmayı öğrenmek için daha sıkı çalışmaları gerekiyordu.
Bir süre sonra Doyoung sınıfa girdi, Junghwan ayağa kalktı.
"Oturabilirsin, So Junghwan. Geç kalmamı mazur görürsün umarım. Ufak bir işim çıkmıştı da."
Junghwan yeniden oturdu sırasına. Merakla Doyoung'a baktı. Acaba bugün ne yapacaklardı?
"Bugün keman çalacaksın ve ben seni dinleyeceğim. Hatalarını söyleyeceğim." dedi Doyoung ve çantasından geçen derste kullandığı not defterini çıkardı, masaya oturdu yine. "Haydi, başla."
Junghwan ister istemez heyecanlandı. Nabzı biraz hızlanmıştı. Biri ondan keman çalmasını istediği zaman tedirgin olurdu. Doyoung onun sınıftaki kemanlar yerine kendi kemanını aldığını görünce "Hayırdır?"
"Şey, bugün Asahi'yle prova yaptık öğle arasında." diye cevap verdi Junghwan. "Yarışma için."
"Neden öğle arası?"
"Bunu dersten sonraki otuz dakika içerisinde anlatabilir miyim hyu- yani, Bay Kim?"
"Öyle olsun bakalım... Bana..." Doyoung Junghwan'ın sırasında duran nota kağıtlarına baktı. "Park Kuram'ın Heart Rhythm adlı parçasının nakaratını çal."
"Tamam."
Junghwan kemanını kavradı, pozisyon aldı ve öğretmeninin istediği yeri çaldı.
"Yeterli değil, baştan." dedi Doyoung otoriter bir sesle. "Daha canlı."
"Peki, efendim."
Junghwan bir kez daha denedi.
"Hayır hayır... Çok tiz oldu. Baştan."
Yine çaldı.
"Yeterli değil, dinlerken diken üstüne oturur gibi hissettiriyor. Rahat ol So. Baştan."
Junghwan bir saat boyunca Doyoung'dan istediği şeyleri istediği şekilde çalmaya çaba harcadı. Her çalışında Doyoung ona nerede hata yaptığını gösteriyor, yeri gelince de nasıl yapılacağını göstermek için kendisi çalıyordu. Junghwan da onu taklit etmeye çalışıyordu.
"Mutlu parçalar çalmakta iyi değilsin." dedi Doyoung. "Bana neden mutlu hissetmediğin söyle."
Junghwan Doyoung'un büründüğü bu sert kimlik karşısında zaten tedirgin iken daha da tedirginleşiyordu. Mutlu çalamamasının nedeninin o olduğunu söylemeye epey çekiniyordu. Dakikalar geçtikçe Doyoung daha da bir sertleşiyor gibiydi.
"Ş... Şey... Sanırım... Heyecanlanıyorum... Sorun bu olabilir..."
"Rahat olmalısın, So Junghwan." diye onuncu kez hatırlattı ona Doyoung. Oturduğu masadan indi ve volta atmaya başladı. "Yeniden, başla. Önce odaklan."
"Tamam..." Junghwan rahatlamak için nefes alıp verdi bir süre. Sonra da yine kemanını omzuna dayadı, mutlu bir anı düşünmeye çalıştı... Hayatında onu aşırı sevindiren bir anısı olmuş muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalperest | TREASURE | Dohwan
Fanfiction"Keşke seni de diğer her şey gibi unutabilseydim, hayatımın o büyük boşluğunun bir parçası olmanı dilerdim." ✉⏤͟͟͞͞☆ 𝑯𝒂𝒓𝒖𝒔𝒅𝒊𝒂𝒓𝒚