Sabahın erken saatleri, güneş saklandığı dağların arasından henüz çıkmamışken yastığının hemen yanındaki tiz ve kulak tırmalayıcı alarm çalmaya başladığı an Junghwan, rahatsız rahatsız elini uzatıp kapattı ve uykulu gözlerle etrafına baktı. Bir haftalık tatilinin sonunda okuluna gideceği ilk gündü.
Normalde uyku çok fena bastırdığı için alarmını on dakika sonrasına ayarlayıp biraz daha yatakta oyalanırdı ama okulunu, arkadaşlarını çok özlemişti. Bir an önce onlara kavuşma isteği onu uykunun ellerinden kurtardı ve Jeongwoo'yu uyandırıp hazırlanmaya başladı.
Beraber kol kola uykulu bir şekilde okula giderlerken Junghwan normalde pek yapmadığı bir şey yapmaya başlamıştı, sabah sabah arkadaşını soru yağmuruna tutmak.
"Haruto bugün gelecek, dimi?"
"İşi çıkmamışsa gelir."
"Beni gördüğü zaman tepkisi ne olur sence?"
"Sevinir."
"Doyoung meselesi ama?"
Jeongwoo boş boş ona baktı. "Sence sen Doyoung'dan hoşlanıyorsun diye senden soğur mu?"
"Bilmem... Doyoung'a kötü kötü bakıyordu onu en son gördüğümde..."
"Senin için endişeleniyor."
"Öyle mi dersin?"
Jeongwoo oflayıp arkadaşını kolundan tutup çekiştirerek yürümeye başladı. "Okula varınca görürsün artık."
Junghwan, Jeongwoo'nun kuvvetine epey şaşırdı. "Vay be... Kas yapıyor musun hiç Woo?"
"So Junghwan!"
"Tamam tamam, sustum."
Sınıfa girdikleri zaman Junghwan hiç beklemediği bir alkış tufanına tutuldu. Alkış o kadar kuvvetliydi ki ses koridorlarda yankılanıyordu. Junghwan hepsinin birden neden onu böyle coşkuyla karşıladığını anlayamadan birçok arkadaşı ona sarılmaya, sırtına vurmaya, saçlarını karıştırmaya başlamışlardı.
"So Junghwan! So Junghwan!"
Tüm bu tezahüratların, alkışların ortasında Asahi ile Mashiho sınıf kapısında belirdikleri an sınıftakiler Asahi'nin de etrafını kuşattılar ve Junghwan'a yaptıklarını yapmaya başladılar.
Uzun bir süre sonra ilk defa 10/A sınıfı, iki şampiyonu da destekliyor ve mutlulukla onlardan söz ediyor, adlarını beraber haykırıyorlardı. Gerçekten bir altın ikili olmayı başarabilmişlerdi sonunda Japon ve İksan çocukları.
Tüm bu alkışların ve gürültünün kaynağını bulan nöbetçi öğretmenlerden ikisi birden sınıf kapısında belirip tüm sınıfı azarlamaya başlamışlardı. Üç saniye içerisinde okul sessizliğe bürünmüştü bile.
Junghwan biraz şaşkın bir şekilde çantasını sırasına koyarken ağzı kulaklarında olan Mashiho'ya "Neden böyle coşkuyla karşılandık?" diye sordu.
Mashiho güldü. "Sen ve Asahi okullar arası yarışı kazandınız! YG Lisesi kazandı yarışı. İkiniz sayesinde. Sahnede yaşanan o talihsizliği rağmen uyumu kısa sürede yakalayıp çalmanız... Tüm herkesin dilinde! Asahi'nin keman tellerinin nasıl yırtıldığı bilinmiyor tabi ama... Mükemmeldiniz."
Junghwan, arkadaşının söylediği şeylerden gram bir şey anlamamıştı. Okullar arası yarışa daha iki hafta vardı. "Mashi... İyi misin?"
"Evet, neden sordun ki?"
"Şey... Okullar arası yarış iki hafta sonra çünkü."
Mashiho'nun yüzündeki gülümseme yavaş yavaş söndü ve afalladı. "Ne diyorsun Hwan?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalperest | TREASURE | Dohwan
Fanfiction"Keşke seni de diğer her şey gibi unutabilseydim, hayatımın o büyük boşluğunun bir parçası olmanı dilerdim." ✉⏤͟͟͞͞☆ 𝑯𝒂𝒓𝒖𝒔𝒅𝒊𝒂𝒓𝒚