Okul, bir haftalık resmi tatile girdiğinde Junghwan, ailesinin yanına gitmek için çantasını hazırlıyor, Jeongwoo da ona yardımcı oluyordu eşyalarını yerleştirmesi için.
Yerleştirme işi bittiğinde Junghwan, pencereyi döven yağmura baktı. Yağmurlu havaları severdi, güneşli bahar havalarından daha çok hem de. Jeongwoo'yla beraber izlemek, ona daha büyük bir mutluluk verirdi. İster istemez gülümsedi.
"Hey, sence ailem yapacağım sürprize ne tepki verir, Woo?"
"Çok sevinirler." dedi Jeongwoo saçlarını alnından geriye iterek. "Eve döneceğinden haberleri olmamasına özen göstermelisin."
"Her şeyi planladım, sen merak etme."
Sessizce bir süre daha yağmurun usulca evlerin damına yağışını seyrettiler. Junghwan uzun süredir bu bir haftalık tatilin gelmesini bekliyordu, eve yapacağı sürprizi iki ay öncesinden planlamıştı. Abisinin, annesi ve babasının tepkilerini zihninde canlandırabiliyordu. Abisi muhtemelen şoku atlattıktan sonra zaten bildiğini söylerdi, annesi ona haber vermeden geldiği için biraz kızar, sonra sıkıca ona sarılır, babası da şokun etkisiyle bir süre sessizce oturur, sonra dili çözülür ve oğlunu sıkıca kucaklardı. Hayali bile güzeldi.
Bir de şunu düşünmüştü, keman yarışması konusunu eve gidince konuşmayı planlamıştı onlarla. Haruto ve Jeongwoo yarışma katılım süresinin azaldığı her bir gün için ona kızsalar da bu Junghwan için önemliydi. Ailesinin fikirlerini hayatında bir karar almadan önce hep alırdı, şimdi eline yüz yüze konuşmak gibi bir fırsat geçmişken bunu geri tepemezdi.
"Bitirmemiz gereken bir matematik ödevimiz var." diyerek kalktı Jeongwoo. "Haydi yapalım."
"Tatilde de yapabilirsin, Jeongwoo."
"Sen yokken yapabileceğimi mi sanıyorsun? Benim matematiğim ne zamandır iyi?"
İkisi de gülmeye başladı. "Haklısın," dedi Junghwan ve o da kalkıp Jeongwoo'yla masa başında oturdu, beraber ödevlerini yapmaya başladılar.
🎻🎻🎻
Ertesi sabah Junghwan, alarmını duyduğu an yatağından doğruldu. Sesi kapatıp perdenin kapatamadığı aralıktan içeri sızan gün ışığını seyretti. Bugün büyük gündü, ailesine kavuşacaktı.
Kahvaltıya inmek için hazırlanırken Jeongwoo'yu da uyandırmayı ihmal etmedi.
"Jeongwoo~ uyan artık... Jeongwoo saat dokuz oldu... Woopy!! Eğer kalkmazsan sensiz inmek zorunda kalacağım!"
Jeongwoo fazla uzatmadı. Yorganını üstünden atıp mahmur bir şekilde etrafına baktı. Uykulu bir sesle "Kalktım ya... Oldu mu şimdi?" dedi.
"O yataktan çık, kardeşim."
"Tamam, sen git ben arkandan geleceğim."
"Nedense bu sözüne güvenesim gelmiyor, Woo."
Junghwan kuşkuyla arkadaşına baktı. Jeongwoo "Kimi kandırıyorum?" dedi ve gene yattı. Tabi bu sefer iş öyle kolay olmayacaktı öncekiler gibi. Junghwan kollarını sıvadı ve yatağa iyice yaklaştı... Jeongwoo'nun üstüne atladı!
"AAHHH!!!"
"Kalk artık!"
"Kemiklerimi kırdın!"
"Kalksaydın, banane."
"Kalkıyorum Junghwan! Kalk üstümden!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalperest | TREASURE | Dohwan
Fanfic"Keşke seni de diğer her şey gibi unutabilseydim, hayatımın o büyük boşluğunun bir parçası olmanı dilerdim." ✉⏤͟͟͞͞☆ 𝑯𝒂𝒓𝒖𝒔𝒅𝒊𝒂𝒓𝒚