10. Bölüm: Portakal Suyu ve Soğuk Çay

50 17 65
                                    

"Abicim, MÜKEMMEL BİR ŞEY BU!"

"GURURLUYUM ABİSİİİ!!"

Güneşli bir sabah, Junghwan Doyoung'un özel ders teklifini iki arkadaşına da anlatmıştı okulda. Başta kabul etmekte biraz zorlanmıştı çünkü jürilerlin tarafsız olmaları gerekirdi ama Asahi de ders aldığına, Hyunsuk ve Jihoon'un da özel ders verdikleri öğrencileri olduğunu öğrendiği zaman bir zararı olmayacağını düşünüp kabul etmişti. Hafta içi her gün okul çıkışı Doyoung ona özel ders verecekti.

Haruto, Junghwan'ın boynuna doladı kolunu. "Zaten mükemmel çalıyordun, şimdi öğretmenin o olunca iş bitmiş demektir... Çok iyi, Hwan!"

"Biraz sessiz olun... Lütfen." dedi Junghwan. "Kimse bunu bilmese iyi olur."

Jeongwoo işaret parmağını dudaklarına değdirdi ve göz kırptı. "Merak etme... Biz mükemmel sır tutucularız."

Mashiho, sınıfa çantasıyla girip yerine yerleşti. Nefes nefese kalmış görünüyordu, geç kalmak üzereydi belli ki, ders henüz başlamadan gelmeyi başarmıştı.

"Hey Mashi!" dedi Haruto. "Ne oldu, biliyor musun? Doyoung, Junghwan'ı-"

Junghwan gözlerini kocaman açıp baktı ona, Jeongwoo hemen ağzını kapadı çocuğun.

Mashiho sorgulayan bakışlar attı. "Doyoung, Junghwan'ı ne?"

Kısa bir sessizlik oldu bu dördü arasında. Yerinde oturan Asahi ufaktan bir sırıtarak izliyordu olanları.

Mashiho'nun gözleri kocaman açıldı ve kalktı oturduğu yerden, Junghwan'ın karşısında geçip ona sarıldı.

"Kardeşim! Daha çok erkendi! Ne zaman, nasıl oldu?.. Bari reşit olsaydın bebeğim! Zorla mı yaptı?"

Haruto ile Jeongwoo kahkahalara boğuldular. Asahi bile gülüyordu. Junghwan saf saf baktı hepsine. "Mashi, ne anladın sen ya?!"

Mashiho sarılmayı bırakıp baktı. "Ne? S_kilmedin yani... Şükür! Daha küçüksün böyle şeyler için Junghwanie, dikkat et."

"Yuh ama Mashiho... Cidden bunun olduğunu mu düşündün?!"

"Yanlış anlaşılmayacak gibi değildi." dedi Asahi. Hepsi ona baktı. Üzerindeki bakışlardan rahatsız olan Asahi'nin güzel yüzüne yakışan gülümsemesi gitti ve biraz kızarak önüne döndü.

Haruto, mırıldanarak "Doyoung, Junghwan'ı özel ders almaya ikna etti diyecektim ama..."

Öğleden sonra tüm dersler bitince okul çıkışı Junghwan okulun kapısının önünde onu bekleyen maskeli, şapkalı tanıdık simaya yürüdü. Karşı karşıya geldikleri zaman Doyoung çocuğun saçlarını karıştırdı ve beraber arabaya bindiler.

Maskeden bunalan Doyoung hemen yüzünü gizleyen şeyleri çıkardı ve rahatça nefes aldı. "Ünlü olmak çok zor... Neyse, heyecanlı mısın Hwan? İlk dersin bugün."

"Evet." dedi Junghwan. "Kemanımı getirmemi istemediğine emin misiniz?"

"Evet, benim kemanlarımdan birini kullanacaksın. Bugün çalacağımızı sanmıyorum, sana bir takım sorular soracağım. Bu arada, ders esnasında sert davranabilirim, şimdiden söylemem gerekir."

"Peki."

Demek Doyoung'un birden fazla kemanı vardı, ha? Tabi insan ünlü ve zengin olunca sahip olduğu her şeyin yedekleri vardır, diye düşündü Junghwan. Uslu uslu varacakları yere gitmeyi beklerken araba büyük ve ihtişamlı bir evin önünde durdu.

Yavaşça inip eve baktı. Doyoung'un evinde ders alacaktı, bu evde...

Birden Doyoung ona yaklaşıp şapkayla yüzünü örtmeye çalıştı. "Beni seninle görmemeleri gerek. Yoksa yarışmacılardan birini yarışmaya hazırladığımı anlarlar... Neyse, haydi evi gezelim Junghwanie."

Hayalperest | TREASURE | DohwanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin