Sedyede sırt üstü uzanmış, kolunda serumla, yanında en yakın arkadaşlarından biriyle içeride kalmış bir şekilde boş tavanı izlerken Junghwan hastaneye nasıl geldiklerini, burada ne için olduklarını sorguluyordu. En son okulda matematik dersindeydiler, bir anda kendini burada sedyede bulmuştu ve nedensizce konuşmaya hali yoktu pek.
"Nasıl oldun?" diye sordu Haruto. Arkadaşının üşümüş ellerinden birini tuttu.
Junghwan omuz silkti. "Bilmiyorum... Biz niye buradayız?"
"Ne demek niye buradayız?"
"Neden hastanedeyiz?"
Junghwan gözlerini tavandan çekip yakışıklı ve onu izleyen endişeli yüze çevirdi. Haruto iç çekti. "Okul çıkışı hastaneye gelmek istemiştin."
"Neden ve nasıl?"
"Başın sürekli ağrıyordu çünkü. Kendi rızanla gitmek istedin. Hatta planı bile sen yaptın. Jeongwoo ve diğerleri şüphelenmesin diye okul çıkışı benim evime gideceğin yalanını söyledin. Çıkar çıkmaz beraber hastaneye geldik."
"Vay be..." Junghwan yine bakışlarını tavana çekti. "Alıştım artık, biliyor musun? Çoğu şeyi unuttuğum için..."
Odada nahoş bir sessizlik hakimiyet sağladı. Hastanenin rahatsız edici kokusu yetmezmiş gibi bir de yan sedyede sürekli inildeyen, makinelere bağlı adamın sesleri çileden çıkarıyordu Junghwan'ı. Ne için burada olduğunu bile bilmiyordu, nasıl geldiğini bilmiyordu, ne zaman geldiğini bilmiyordu, bunca zamandır kendisiyle ilgili neyi bilmişti ki zaten?
"Doktor bir şeyler söylemişti." dedi Haruto çekingen bir sesle. "Unutkanlığın, baş ağrıların falan... Bunlar bir hastalığın habercileri olabilirlermiş. Röntgenin çekildi. Birazdan doktor elinde sonuçlarla gelecek. Röntgenin çekildikten sonra lavaboya giderken yolda yere yığıldın birden. Kontrollerin yapıldı yeniden..."
"Sonuç?"
"Birazdan ortaya çıkacak."
Haruto bunu dedikten hemen sonra odanın kapısı nazikçe açıldı ve bir doktor elinde dosyayla yanlarına geldi.
"Sonuçlarınız geldi... Ne yazık ki iç açıcı şeyler değiller pek. Uzun zamandır gerçekten nasıl fark etmediniz?"
Junghwan merakla Doktorun söyleyeceklerini bekledi. Haruto gerginlikten parmaklarıyla oynamaya başlamıştı.
"So Junghwan, beyninizde tehlikeli bir tümör yer edinmiş durumda."
Junghwan hayretle baktı. Ne demekti şimdi bu? Tümör? Hem de kafasında... Şaka, diye düşündü. Eşek şakası...
"Birden fazla tümör çeşidi bulunmakta, bunun henüz bir ismi yok ama sık rastlanan bir çeşidi. Yani unutkanlık vakalarında sık rastlanan demek istedim. Bu tümör başta çok etki etmez, belirtiler baş gösterdiği ilk zamanlarda gelseydiniz belki kurtarabilirdik ama yıllardır beyninizde yer edinmiş bir tümörü almak epey zahmetli olacak. Ölümle bile sonuçlanabilir."
Haruto elleriyle ağzını kapadı. Duydukları karşısında dehşete düşmüştü. Junghwan da en az onun kadar şaşkın ve korku doluydu. Bunca yıldır... Bunca zamandır nasıl fark etmemişlerdi? Hiç mi kimse şüphe etmemişti bu durumdan?
"Ama... İyileşmesi için bir tedavi yöntemi vardır, dimi?" diye sordu Haruto. Doktor ümitsizce başını salladı. "Tümörü tamamen yok edemeyiz, büyük bir bölümünü atsak bile bir kısmı içinde kalacaktır. Bu da baş ağrılarının devam edeceği anlamına gelir. Bazen ağrı o kadar şiddetlenir ki yazacağım ağrı kesiciler bile etki edemeyebilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalperest | TREASURE | Dohwan
Fanfic"Keşke seni de diğer her şey gibi unutabilseydim, hayatımın o büyük boşluğunun bir parçası olmanı dilerdim." ✉⏤͟͟͞͞☆ 𝑯𝒂𝒓𝒖𝒔𝒅𝒊𝒂𝒓𝒚