8. Bölüm: Eleme Turu

44 18 48
                                    

Asahi ile Junghwan erken çağırılmanın şaşkınlığıyla, sabah yanlarında getirdikleri keman çantalarını aldılar ve koordine bir şekilde sınıftan çıktılar. Çıkarlarken aralarında Haruto ile Jeongwoo'nun olduğu birkaç kişi "Yaparsın Junghwan!" gibi şeyler söylediler. Junghwan sadece gülümsedi ve nöbetçi öğrenciyle Asahi'nin peşinden koridora çıktı.

Öğrenci onlara okul bahçesine kadar eşlik etti. Bay Ji, iki öğrencisini de yanına çağırdı ve onlar gibi yarışmaya katılmak için kemanlarıyla eleme turuna katılacak olanların arasına aldı.

"İsmini okuduğum kişi kemanını çalacak ve müzik hocalarının kararına göre seçileceksiniz."

Junghwan ve Asahi yan yana oturmaları için konulmuş taburelere oturdular. Onları izlemeye gelmiş bir takım öğrenciler vardı. Aralarında tanıdık bir yüz var mı diye bakınan Junghwan, Yoshi ile Junkyu'yu yan yana bir masada otururken gördü. Ellerinde bir mikrofon vardı ve epey neşeli görünüyorlardı. Yoshinori'nin hasta olduğunu bilmese Junghwan, epey iyi göründüğünü düşünebilirdi. Bir ara sandalyesinden kalktı ve yere eğilip kalktı yeniden. O esnada dengesini kaybeder gibi oldu, Junkyu'nun omzuna tutunup ufak bir gayretle sandalyesine oturdu yine. Gerçekten kötü, diye içinden geçirdi Junghwan. Keşke odasında dinlenseymiş...

Bay Ji elinde bir mikrofonla, diğer elinde de baktığı bir kağıtla konuşmaya başladı.

"Niye burada olduğumuzu biliyorsunuz, Şehirler Arası Genç Kemancılar Yarışması için öğrenci seçimi için buradayız. Okulumuzdan katılmak isteyen on beş öğrenci var. Ve bu on beş kişi arasından en iyi iki kişi seçilecek. İlk isim... Choi Baekyoon."

En arka taburede tek başına oturan Baekyoon, emin adımlarla yürüdü ve çalmaya başladı.

Junghwan, başlarda iyi gittiğini düşündü. Baekyoon bu işte usta gibiydi, çaldığı parçanın sonlarına doğru notaları karıştırmasaydı belki rakip olabilirlerdi.

"Elendin şimdiden, geç. Sıradaki... Lee Gayeon..."

Birkaç kişi daha yeteneklerini gösterebilmek için enstrümanlarını çalarken Junghwan, etrafa bir göz gezdirdi. Onları izleyen öğrenci topluluğu arasında Jeongwoo ve Haruto'yu fark etmişti. İkisi de onun performansını izlemek için dersi asmışlardı... Arkadaşlarının bu yaptığını her ne kadar onaylamasa da böyle bir fedakarlıkta bulundukları için ikisine de büyük bir sevgi duydu içinden.

Sıra Asahi'deydi ve elenen o kadar fazla öğrenci vardı ki... Junghwan'la beraber sadece beş kişi kalmışlardı. Asahi kemanını omzuna dayadı, bir iki saniye konsantre olmak için bekledi. Ardından başladı çalmaya.

Junghwan o an tüm stresini bir kenara bırakmaya karar verip iki sene öncenin şampiyonunun kemanı alışını dinledi ikinci sefer. Teller birbirine her değişinde sanki Asahi onları daha fazla hissediyor gibiydi. Gözleri kapalı, kaşları az çatık. Arada bir eğilerek enstrüman çalma konusundaki maharetlerini gösteriyordu. Junghwan, o bitirine kadar dertlerinden uzak birkaç dakika geçirmiş gibiydi. Bambaşka bir dünyadaydı sanki...

Ne var ki her güzel şey hemen sona ererdi... Asahi çalmayı bitirdiğinde önce bir sessizlik çöktü. Sonra gürültülü bir alkış koptu. İzlemeye gelen hemen hemen tüm öğrenciler onu alkışlıyorlardı hayretle. Sessiz çocuğun böylesine usta oluşu herkesi şaşırtmıştı.

Öğretmenlerden biri Yoshi'nin kulağına fısıldadı. Yoshi başını salladı ve mikrofona doğru konuştu.

"Eleme turunun ikinci yarışmacısı, Hamada Asahi."

Bay Ji, etkilenmiş bir şekilde onu ikinci yarıda yarıştıracakları öğrenciler için ayırdıkları alana aldı. Orada sadece kız vardı bir tane. O da on birinci sınıflardan Akai Mirai'ydi.

"So Junghwan!" dedi Bay Ji ve Junghwan Asahi'nin kemanını onu aldığı hayallerden gerçek dünyaya döndüğü an stres yine bedenini kapladı. Ufak adımlarla Bay Ji'nin gösterdiği yere geldi.

Kalabalıktan bir alkış yükseldi. Jeongwoo ve Haruto seslerini duyurmak için "YAPARSIN KARDEŞİM!" diye bağırdılar.

Junghwan kemanını kavradı, yerine yerleştirdi ve Park Kuram'ın Black Jean adlı parçasını çalmaya başladı.

Bu aslında neşeli bir parçaydı. Lakin Junghwan kendini neşeli hissetmiyordu. Tedirgin ve heyecanlıydı. Onu izlemeye gelen kalabalığın biraz biraz arttığı gözle görülebilecek kadar barizdi. Karnına ağrılar girdi, daha önce de insanların önünde çaldığı için bu hissi biliyordu. Bu yüzden sakinleşmeye, insanlar sanki onu izlemeye gelmemişler gibi düşünmeye çalıştı. Gözleri kapalı olsa dahi hissedebiliyordu üzerindeki hevesli bakışları.

Çalmayı bitirdiği zaman Asahi'ninkinden daha büyük bir alkış koptu. Parçayı içten bir şekilde çalmayı becerememiş, tellere sadece çalmak için değmişti... Duygularını aktararak değil... Yine de öğretmenler ve kalabalık bu performanstan baya tatmin olmuşlardı.

"So Junghwan," dedi Yoshi. "Eleme turunun üçüncü yarışmacısı! Aferin kardeşim, tam gaz devam!"

"Yoshi, ne yapıyorsun?!" diye sordu Junkyu. Mikrofona yakın olduğu için sesini herkes duymuştu ama ikili bunun farkında değillerdi.

"Ne oldu Kyu?"

"Senin tarafsız olman gerekir! Öğretmenlerin düşüncelerini aktarıyorsun."

"Kendi düşüncemi de aktarmak istiyorum. Ben de anlıyorum müzikten azıcık!"

"Yoshi lanet olsun çok sevimlisin ama tarafsız ol abicim, Asahi'yi de övebilirsin mesela?"

"Hey, Kyu! Herkes bize bakıyor ve gülüyor?"

"Çünkü mikrofon açık... Ah... Cidden..."

Bu Junghwan'ı baya neşelendirmişti. İki büyüğü de kızarmış yüzlerle mikrofonu masaya bırakırken Junkyu'yla göz göze geldiği zaman ona öpücük yolladı. Junkyu da kalp yaptı.

"Liseli ergen kızlar gibisiniz." dedi Asahi onların bu hareketlerine karşılık. "İstiyorsanız gidin öpüşün."

"Şey, öpüşmek günah." dedi Junghwan. "Henüz o yaşa gelmedim ben."

Asahi'den ufak bir kıkırtı sesi çıktı sanki ama yüzünde beliren minik gülümseme hemen yok oldu.

Kalan yarışmacılardan ikinci eleme turuna kalan olmadı. Biri o kadar kötü çalıyordu ki, Junghwan kulaklarını kapamak zorunda kaldı bir dakika boyunca. Sadece üçü kalmıştı son yarış için... Üçünden ikisi seçilecek, biri elenecekti...

İkinci tur yarışı için önceliği Mirai'ye verdiler. Mirai'den sonra Junghwan, ardından Asahi...

Her biri kendi sırasını başarıyla tamamladıktan sonra öğretmenlerle müdür toplaşıp uzun bir süre konuştular. Belli ki kimi eleyeceklerini seçmekte zorlanıyorlardı. Aradan neredeyse beş dakika geçti. Junkyu sıkıntıdan mikrofonu alıp "İki yıl sonra sizlerleyiz..." dedi.

Elemeyi izlemeye gelen öğrencilerden bazıları güldüler. Sonunda öğretmenler bir karara varınca sonucu Yoshi'ye fısıldadılar. Yoshi mikrofonu Junkyu'nun elinden aldı.

"Saygı değer öğretmenlerim uzun bir süre bu konuyu tartıştıktan sonra üç yetenekli kemanistimiz arasından kimi eleyecekleri kararını aldılar ve bunu benim açıklıyor oluşum üzücü şahsen... Akai Mirai, Hamada Asahi ve So Junghwan birbirlerinden iyiydiler ama ne yazık ki biri elendi... Şanslı is- pardon! Şanssız isim... (Kalabalıktan birkaç kişi güldü) Akai Mirai! I'm not sorry Mirai, bunu da beni dokuzuncu sınıfta reddedişinin bedeli say."

Mirai kıpkırmızı bir şekilde oradan ayrılırken daha çok kızlar kendi aralarında kıkırdamaya başladılar.

Junghwan sınıflar arası eleme turunu geçtiği için, üstelik Asahi'yle beraber, epey mutlu hissediyordu. Sırada okullar arası yarış vardı ve bu da ikisinin beraber çalışacağı anlamına geliyordu. Yarışma kurallarına göre okullar arası yarışta aynı okuldan seçilen iki öğrencinin de birbirleriyle takım olarak çalışmaları gerekiyordu. Bu da Junghwan için kolay olacaktı. Bir partnerle çalmak ona sahne korkusunu yenmesine yardımcı olabilirdi.

Bölüm sonu

Okuduğunuz için teşekkür ederim <3

Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın, Teu-byee!! 💙💙

Hayalperest | TREASURE | DohwanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin