Selamlar sevgili okurlarım💙,
Son günlerde yaşanan bir takım aksaklıklar yüzünden bölüm yazamadım. Haliyle de geç yayınlandı :(
Bunun için üzgünüm, yakın zamanda daha sık bölüm atmaya çalışacağım✨İyi okumalar~
Junghwan okul çıkışında gitmeyi ihmal ettiği keman derslerinden birine gitmek için Jeongwoo'yla kapıda ayrılırken az ötede siyah arabasıyla onu bekleyen şapkalı, maskeli, siyah gözlüklü tanıdık simanın onu izlediğini fark etti. Onun kim olduğunu biliyordu ama Haruto hemen yanındayken gidemezdi. Çantasının bir koluna asılıp yutkunarak tedirgince bekledi sadece.
Haruto ona el sallayıp hızlı adımlarla öteki kaldırıma geçince Junghwan rahatlayıp Doyoung'un yanına ilerledi.
"Hwan'ım..." Doyoung, o geldiğinde yüzünü elleri arasına alıp alnını öptü. "Haydi gidelim."
Junghwan başını salladı sadece. Beraber arabaya bindiler.
O telefon konuşmasının üzerinden bir hafta geçmişti neredeyse. Bu süreç içerisinde de Junghwan, Doyoung'un sevgilisi olmaya alışmaya çalışıyordu. Hâlâ inanamıyordu, Doyoung'la beraberdi!
Her okul çıkışı Doyoung onu arabasıyla almaya geliyordu. Keman dersleri düzen aksamadan devam ediyordu ve geçen otuz dakikalık sohbetler de romantik dakikalara dönüşmüşlerdi. Doyoung bulduğu her fırsatta sevgilisine yanaşıyor, Junghwan başka bir konu açmaya kalktığı anda ona engel oluyor, anın tadını çıkarıyorlardı.
Böyle geçen tatlı sohbetlerin arasında Junghwan, aklını kurcalayan şu eski sevgili mevzusunu açmaya cesaret edemiyordu. Böyle neşeliyken birden ortamı mahvetmek, geçmişi açıp huzursuzuluğa sebep olmak istemiyordu. Ama Haruto onların çıktığını öğrendiği zaman kriz geçirmişti. Derhal bu konuyu onunla konuşması gerektiğini ve uzaklaşmasını söylemişti. O anki sinirli hali öyle ürkünçtü ki Hwan bir daha o etrafındayken Doyoung'dan asla bahsetmedi. Diğerlerini de söylememeleri konusunda uyardı.
Junghwan arka koltuğa geçtiği zaman içinden bugün bu konuyu konuşması gerektiğini tekrarladı kendine. Pek çok şeyi unutuyordu lakin bu meseleyi unutamuyordu. Keşke bunu da unutabilseydi, diğer her şey gibi...
Doyoung ön koltuğa oturmak yerine arkaya geçti ve bir koluyla sevgilisinin beline sarıldı. "Nasıl geçti günün?"
Junghwan eskisi kadar heyecanlanmadığını fark etti ama bunu seviyordu. Doyoung'un her şeyini, yanında oluşunu, sözlerini, dokunuşlarını... Özellikle de keman çalışını...
"Doyoung..." Başıyla şoförü işaret etti ama Doyoung biraz daha yaklaştı uzaklaşmak yerine. "Efendim?"
"Yaklaşma fazla..."
"Utanıyor musun?"
"Hayır... Alakası yok."
"Bence evet. Utangaç olma sevgilim."
Junghwan başını eğdi sadece. Doyoung her hareketiyle onu etkisi altına almayı beceriyordu bir şekilde işte. Yüzünün kıpkırmızı kesildiğine emindi. Bu çocuk işini biliyordu.
Her zamanki gibi, ders bittikten sonra Junghwan ve Doyoung karşılıklı oturmuşlardı, bugün Doyoung'un ne planları vardı bakalım?
Ama onun bir şey yapmasına fırsat vermeden şu eski mevzuyu açması ve olaya bir kesinlik kazandırması gerekiyordu. Yoksa Doyoung hakkındaki şüpheleri içini yiyip duruyordu.
"Ee, Hwan" diyerek onun karşısındaki berjere oturdu Doyoung. "Nasıldı günün?"
"İyiydi," dedi Junghwan. "Senin günün nasıl geçti?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalperest | TREASURE | Dohwan
Фанфик"Keşke seni de diğer her şey gibi unutabilseydim, hayatımın o büyük boşluğunun bir parçası olmanı dilerdim." ✉⏤͟͟͞͞☆ 𝑯𝒂𝒓𝒖𝒔𝒅𝒊𝒂𝒓𝒚