"Her şeyi zamana bıraktık
zamanımız varmı bilmeden."- Özdemir Asaf -
...
Sırf kendi gidip suyu doldurmaya zahmet etmesin diye benide peşinden sürüklüyordu.
Suyu içerken bile ukalaydı.
İçmeyi bırakıp geri bana uzattı, suratına dik dik bakıyordum
"Doktor al şu bardağı." Hızla elinden çekip sertçe masaya koydum.
Yüzümdeki siniri görmüş olacakki sırıtmaya başlamıştı.
"Ya senin babanın yeri mi burası" diye bir serzenişte bulundum "Ne bu? Hizmetçin miyim ben senin?"
Bu adamın derdi neydi böyle insanları gelip sinir hastası yapmak mı?
"Yok doktor" dedi sinir bozucu bir tavırla "Senin yapmanı istiyorum neyse ki yapıyorsun."
Gözlerimi devirerek Hızla damlanın yanına doğru gidip sinirle masaya oturdum.
Yüzüme dik dik bakmaya başladı "Eftal noldu nasılmış, böyle yumruklama istediği geliyor demi." Ellerimi sıkıyordum.
"Geliyor geliyor hemde öyle bir geliyor ki başka yerlerinide yumruklayacağım sinirden, pislik ukala."
Damla gülerek kantinden aldığı tostu yemeye başladı.
Elimle masaya vurarak hızla kalktım, damla bana doğru "Olum bir yemek yeseydim ya." Gözlerimi ona çevirerek
"Kalk damla." Taklidini yaparak "Askerlerini iyileştireceğiz daha o komutanın."
"Lan açım aç" dedi bağırarak "Bir yemek yeseydim, aç ayı oynamaz derler yani öyle derler sanırım neyse işte."
"Ya of al yanına yürürken yersin işte."
Hızla yürümeye başlamıştık arkamdan bana yetişmeye çalışıyordu.
Bu sefer merdivenlerden çıkmaya hiç niyetim yoktu asansörü çağırıp ona binmiştik
Boranın olduğu kata geldiğimizde damlanın anında yüzü düşmüştü.
"Bir yara daha ben mi açsam bu çocuğa acaba."
Omzuna vurarak sus işareti yaptım "Hadi damla." Damla istemeye istemeye odaya girdi, bende arkasından girmiştim.
Gözler direk bize çevrildi, Bora asker bana dönerek "Doktor hanım Allah aşkına beni çıkartın ya" kafasını diğer askerlere çevirerek "Olum ben ölecektim ne güzel siz ne kurtarıyorsunuz beni."
Gülerek yanına gittim "Şurda sabaha kaç saat kaldı sanki azıcık sabret, biz nasıl sabrediyorsak." Aşırı imalı bir cümle kurmuştum.
Murat asker anlamış olacak ki gülmeye başlamıştı.
Komutan diliyle yanağına baskı yapmaya başlamıştı yine, bana baya sinir oluyordu galiba.
"Son kez kontrol edelim yaranı olur mu?" Kafasını sallayarak doğrulmaya çalıştı.
Bacağındaki yaraya bakarak kenarlarına ilk yaptığım gibi baskı yapmaya başladım.
"Acıyor mu?" Kafasını hayır anlamında sallayarak
"Yok, iyiyim işte bakın hadi gidelim artık." Vücudumu dikleştirerek
Sinirli bir şekilde yanına giderek "Sen hep böyle konuşuyor musun ya yatacaksın diyorsam yatacaksın bitti. Burası senin o sürekli idman yaptığın yada adamları vurduğun yer değil, burada benim sözümü dinleyeceksin" Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. "Anladın mı?" Diye hafif bir şekilde bağırmıştım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara İzi
Teen Fiction"Alışkınız oysaki ikimizde kan kokusuna." Bir şey farketmiyordu artık o ölüyordu ben ise iyileştiriyordum. Tek bir istek vardı içimde onun kendine açtığı yarayı asla sarmamak ne yaralansın nede bir şey olsun...