"Mezar, ne rahat limanki dinlensin orada,
yaşamaktan yorulmuş insan bedeni."
- Ennius -...
Saat gece 3-4 aralarında gözlerimi açmıştım yatağımın baş ucunda uyuyan damlayı gördüm.
Ayaklarımı yataktan indirip lavaboya gittim, karın bölgemde çok ağır bir sancı vardı bunun nedeni karnımdaki morluk olmasıydı büyük ihtimalle.
Morluğu o adam yapmamıştı vardı zaten, sadece ikinci bir darbede dayanamadı.
Lavaboda elimi yüzümü yıkayıp aynadan kendime baktım.
Yüzüm yara bere içindeydi ve çirkin görünüyordum.
Komutanın yerinde olsam bunu dile getirirdim çok kötü gözüküyordu yüzüm.
Askerleri komikti ama komutan sinirlerimi bozuyordu, böyle havalı havalı davranmalar, kendini bir şey sanmalar sanarsın kraliyet prensi.
Neyse, ama arada iyi olabiliyor veya komik tamam belki biraz yakışıklı o tavırları daha güzel gözüküyor ama sadece o kadar dahası olamaz zaten.
Aynadan bunları düşünüp gülüp duruyordum.
Arkadan gelip beni izleyen biri olsa delirmiş derdi büyük ihtimalle.
Lavabodan çıktıktan sonra odadan da çıktım.
Odama gidip üstümü değiştirdim dolabımda kıyafetlerim vardı.
Askıdan Doktor önlüğünü alıp üstüme geçirdim.
Ne bu acele diye sormayın, hayatımda hu kadar yattığımı düşünmüyordum bile.
Odadan çıkıp aşağıya kantine indim.
Kantindeki çalışan beni görür görmez yanıma geldi.
"Aman Tuana hanım niye kalktınız." Gülerek omzuna dokundum.
"Yok birşey yok, iyiyim ben ama sanırım biraz acıktım bana birşeyler ayarlar mısın oradan Halime abla." O kadar samimi bir kadındı ki görünce gülmeden edemiyordum.
Gülerek kafasını salladı "Sen otur oraya kızım ben hemen bir şeyler ayarlayayım."
Masaya oturup telefonu cebimden çıkardım.
Telefonda arama yerlerine girdigimde kişilerde Murat diye biri yazıyordu.
Ben onu telefona kaydetmemiştim ki neden vardı telefonda.
Kaydettim de haberim mi yoktu?
Ben düşünürken Halime abla yanıma gelip ayarladığı şeyleri önüme getirdi.
Gülümseyerek masayı gösterdim "Gel otur birazcık sohbet edelim canım sıkılıyor kimsede yok zaten." Gülerek masaya oturdu.
Kolumu okşayarak "İyisin demi kızım bir yerin ağrımıyor." Kafamı hayır anlamında sallayarak
"Yok abla iyiyim çok şükür." Ellerini birbirine birleştirerek masaya yaslandı
"Eee nasıl kurtuldun oradan ablacım sen." Bir yandan yemeği yiyerek anlatmaya başladım.
"İşte komutan ve askerleri falan geldi, hani biliyorsundur su aşağıdakiler." Gülümseyerek kollarını birbirine bağlayarak sandalyeye sırtını yasladı.
"Biliyorum biliyorum pek yakınsınız ikiniz güzel güzel." Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım.
"Halime abla yemin ederim aynı damla gibisin." Kaşlarını havaya kaldırarak imalı imalı bakmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara İzi
Teen Fiction"Alışkınız oysaki ikimizde kan kokusuna." Bir şey farketmiyordu artık o ölüyordu ben ise iyileştiriyordum. Tek bir istek vardı içimde onun kendine açtığı yarayı asla sarmamak ne yaralansın nede bir şey olsun...