"Seni anlamsız özlüyorum;
korkunç, derinden ve sonsuz."
- Franz Kafka -...
Gözlerimi açtığımda kafamda felaket bir ağrı vardı ilaçla kesilecek gibi değildi.
Ayağıya kalktığımda elimi yüzümü yıkayıp geri aşağıya inmiştim.
Damlayı evde görememiştim büyük ihtimalle hastaneye gitmişti.
Evde bugün tek başıma ne yapacağım hakkında en ufak fikrim bile yoktu, temizlik yapayım desem ev temiz eve geldiğimiz yok doğru dürüst zaten.
Çekmeceden tansiyon aletini alıp koluma taktım.
Takmam gerekiyordu bu kadar baş ağrısı normal bir şey değildi.
Tam tahmin ettiğim gibi çok düşüktü, ilaç içmek istemiyordum onun yerine mutfağa gidip tuzlu bir ayran yaptım.
Ayranı alıp odaya gidip koltuğa geri oturdum.
Evde boş boş oturamazdım alışkın değildim dışarıya elbet çıkacaktım zaten, damlayı akşam almaya giderdim büyük ihtimalle.
Aslında önceden evden çıkmak istememezdim şimdi evde durmak istemiyorum.
Elimdeki ayranı kafaya diktim biraz hayvanlık olabilir estağfurullah ama yani diktim işte.
İçtiğim bardağı gidip mutfağa koyup odama geri çıktım.
Üstümü değiştirecektim.
Dolaptan bir kaç elbise giyip Aşağıya indim.
Komidinin üstündeki anahtarı cebime atıp dışarıya attım kendimi, çanta almama Gerek olmadığını düşündüm bir anlık.
Rüzgar vardı ama hoş bir esintiydi.
Öyle yürüyüş yapacaktım Canım istersede hastaneye uğrayacaktım.
Ellerimi cebime sokup yavaş yavaş yürümeye başlamıştım esinti yüzüme vurdukça nefes alışlarım rahatlıyordu huzur hissediyordum sanki.
Yürüdüğüm sırada arkada adım sesleri işitiyordum sanki, normal biri olmadığını hissettiğimde ruhumu sanki korku kaplamıştı.
Adımlarım hızlandıkça gittiğim yerden gelmeye başlamıştı.
Korkuyordum hemde fazlasıyla, takip mi ediliyordum Yani.
Arka cebime koyduğum telefonu çıkarıp Damla'yı aramaya başladım 2. Çalışta açmıştı.
"Damla beni iyi dinle bak bilmiyorum neden ama birisi beni takip ediyor Ve ben gerçekten korkuyorum." Damla endişeli endişeli konuşmaya başlamıştı.
"Bana bak Tuana sakin ol bir şey olmayacak kalabalık bir yere gir." Bu imkansızdı bomboş bir sokaktaydım Ve diğer sokaklarda şu an nasılsa öyleydi.
Arkamdaki adamın adımları bana doğru hızlanmıştı hemde fazlasıyla o korkuyla telefonu damlanın suratına kapatmıştım.
Arkamdaki adam hızlanarak yanıma gelip azımı kapatmaya çalışmıştı "Kapa çeneni yürü." Yüzünü göremiyordum ama bildiğim tek bir şey vardı aşırı korkuyordum.
Bomboş bir arazi gibi bir yere gelmiştik omuzlarımdan ittirdiği sırada sırtımı duvara vurmuştum çok sert bir şekilde.
Gözlerimden yaşlar süzülüyordu her bağırdığında.
Yere eğilerek yüzümü yüzüme yaklaştırdı parmağıyla çenemden tutup "Hatırladın mı beni doktor." Sesli sesli hiç bir çekincem olmadan ağlıyordum sadece
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara İzi
Teen Fiction"Alışkınız oysaki ikimizde kan kokusuna." Bir şey farketmiyordu artık o ölüyordu ben ise iyileştiriyordum. Tek bir istek vardı içimde onun kendine açtığı yarayı asla sarmamak ne yaralansın nede bir şey olsun...