"Yarayla alay eder,
yaralanmamış olan."
- Shakespeare -...
Çağan karşıma geçmiş benden vazgeç diyordu...Karşımda siniri geçmiş onun yerini hayal kırıklığı kalmış bı insan duruyordu.
Vücudunu bana doğru yaklaştırarak "Anlıyorum seni, ben bir askerim sense bir doktor sen yaralıları iyileştirirsin, ölüleri değil." Bende ona bir adım atarak
"Seni ne kadar beklediğimin farkındasın değil mi Çağan?" Çağan demiştim, ona ikinci defa adıyla seslenmiştim.
Buruk bir gülümsemeyle "Her an ölebilecek olan kişileri sevme kızım ölürüm üzülürsün, dayanamam." Tekrardan Bir adım geri giderek "Dediğim gibi korkarsın sen o korkuyla yaşatamam seni, önceki yaptığın gibi uzak dur benden anca böyle korurum seni."
Böyle düşünmesi önceki beni anımsatıyordu sanki.
Hızla gidip elinden tuttum "Ben o korkuya razıyım Çağan çocukken söylediğin gibi sevinilmeli buna, banada gurur duymak düşer."
Elini sıkarak "Çünkü ben seni" diyecekken sözümü tamamlamadan eliyle azımı kapatıp kendine çekti
"Sus" gözlerime bakarak "Sevme beni" elini yavaşça dudaklarımdan çekerek
"Yaralanırım, ağlayarak sararsın yaralarımı bırak komutan doktor olarak kalsın, sevme beni." Kafamı hayır anlamında sallayarak
"Yemin ederim ağlamam lütfen, çok özledim seni." Öyle güzel bakıyordu ki, kalbimin dili olsa neler söylerdi ona.
"Çok mu özledin" diye sordu, hemen ardından "Bücür." Dedi. Gözlerim dolu dolu bir gülümseme yerleşti dudaklarıma.
"Çok özledim Mozilla, hemde çok." Ellerini yavaşça belime sararak kendine çekti, kafasını boynuma gömerek nefes alıp vermeye başladı.
"Zarar görürsün Naz, göreceğin kadar görmüşsün ama ben yine yoktum yanında" boynuma bir öpücük kondurup "Vücudundaki o yaralar oluşurken ben koruyamadım be güzelim seni."
O kadar sıkı sarılıyordum ki korkuyordum yine gidecek diye, yine uçup gidecek diye.
"Ben o yara izlerine alıştım, çok hakaret gördüler çok kötülendiler ama alıştım onlara." Kafasını boynumdan çekerek
"Bana güzel geliyor" elini yüzüme götürerek "Böylede çok güzelsin."
Gülümseyerek kolundaki yarayı gösterdim
"Çok acıyor mu hala?" Kafasını hayır anlamında sallayarak elini saçımda gezdirdi.
"Çok acıyor mu yaraların?" Hayır der gibi salladım kafamı.
"Çağan göndermeyeceksin beni demi?" Bir anda ciddileşerek
"Göndereceğim." Kaşlarımı havaya kaldırarak kollarımı bağlamıştım.
"Kendinide göndersene yiyorsa." Gülümseyerek yüzünü hafifçe yüzüme yaklaştırdı gözlerini gözlerime odaklayarak
"Gözlerini özlüyorum Naz."
Yandan kulağına doğru vurarak "Şişt Mozilla azında iyi laf yapıyormuş ha." Kocaman gülümsemeyle burnumu sıktı
"Bücür, ciddi ol biraz düzgün bir şey konuşuyoruz, en son sana beni sevme diyordum ki sevme de zaten." Kaşlarımı çatarak
"Sapık mısın niye sarıldın o zaman seviyorsun işte beni." Elini belime koyarak kendine yaklaştırdı
"Sapık değilim, seviyorum seni ama sen sevme beni, ben sensizliğe dayanırım sen yapamazsın." Kolunu cimcikleyerek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara İzi
Teen Fiction"Alışkınız oysaki ikimizde kan kokusuna." Bir şey farketmiyordu artık o ölüyordu ben ise iyileştiriyordum. Tek bir istek vardı içimde onun kendine açtığı yarayı asla sarmamak ne yaralansın nede bir şey olsun...