"Acının çok kez oluşu değil,
sürekli oluşu yoruyor bizi."Oğuz Atay -
...
Gözlerimi açtığımda sandalyenin başında uyuya kalmıştım, üstümü biri örtmüş olmalıydı.Gözlerimi yatağa doğru çevirdiğimde Çağanı görememiştim hızla ayağıya kalkıp etrafa baktığımda ortalıkta yoktu.
Damla dışarıdan telaşlı telaşlı gelerek "Ne oluyor kızım?" Etrafı göstermeye başladım
"Çağan nerede gitti demi, yine yaralı bir şekilde kalktı gitti." Damla saçlarını karıştırarak
"Ya Tuana valla durdurmaya çalıştım ama gitti."
Yere çökerek elimle yüzümü kapattım
"Damla, ya yarası kanarsa, ya yine bir şey olursa" hızla tekrar ayağıya kalkarak "Bu adam beni deli edecek ya."Kapıya doğru ilerleyerek etrafı kontrol ettim.
Yan tarafta duran askerin yanına giderek "Çağan nereye gitti?" Asker şaşırarak yüzüme baktı
"Söyleyemeyiz bunu doktor hanım, komutanım ağır tembihledi." Kaşlarımı çatarak işaret parmağımla üstüne doğru yürüdüm
"Bana bak başlatma komutanına şöyle çabuk." Silahı tutarken elleri titremeye başladı bir an
"Ya yenge yapma Allah aşkına bak komutanım beni gebertir." Elimle durumu sakinleştirmeye çalışarak
"Yemin ederim izin vermem sen söyle bana." Gözlerini kapatarak derin nefes verdi.
Baş parmağıyla işaret parmağını şakaklarına götürerek tekrardan nefes alıp vermeye başladı "Sakin ol komutan kafayı yemez sakin ol söyle gitsin." Koluna vurarak kendine gelmesini sağladım
"Oğlum söylesene hadi." Hızlı bir şekilde cümle kurarak
"Komutanıma ateş eden adama bir şeyler yapmaya gittiler, şurada biraz ilerideki arazi gibi bir yerdeler." Ellerini açarak dua etmeye başladı
"Allah'ım sen beni koru ne olur" demeye başladı kendi kendine.
Gülümseyerek omzunu okşadım "Bu kadar basit işte ne korkuyorsunuz bu adamdan anlamıyorum ya."
Hızla dediği yere doğru gittiğimde Murat adamın saçlarını tutuyordu suya sokup çıkartıyordu, arada Bora adamı sinir etmek için götüne vuruyordu.
Çağan ise sandalyeye oturmuş izliyordu.
Dikkatimi çeken tek şey Çağanın üstündeki kıyafetinde kan olması, yarası mı kanamıştı yani
Hızla onların olduğu yere gittiğim sırada Bora kafasını bana çevirdiğinde içtiği su yavaş yavaş azından dökülmeye başlamıştı.
"Doktor aman yenge!" Diye bir ses çıktı azından.
Çağan hızla kafasını Boranın baktığı yere doğru çevirip beni gördüğünde yavaşça elini kafasına götürerek sabır çekmeye başladı.
Nefes alıp vererek Çağanın yanına gittiğimde parmağımı ona doğrultarak
"Sen direk ayrılsana benden" şaşkın gözlerle ayağıya kalkarak
"Ne diyorsun kızım?" Dedi düz bir sesle
"Hiç haber verme, hiç ben gidiyorum deme, ölsen haberim olamayacak zaten kimseye de söyletmezsin" yavaşça omzuna vurarak
"Sen beni aptal yerine koymayı çok seviyorsun çünkü." Sinirlenmeye başlamıştı bunu alnında ve çenesinde çıkan damarlardan anlamıştım.
"Bana bak, değişik değişik konuşup beni sinirlerimi bozma burda." Tekrardan işaret parmağımı yüzüne doğrultarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara İzi
Teen Fiction"Alışkınız oysaki ikimizde kan kokusuna." Bir şey farketmiyordu artık o ölüyordu ben ise iyileştiriyordum. Tek bir istek vardı içimde onun kendine açtığı yarayı asla sarmamak ne yaralansın nede bir şey olsun...