11. BÖLÜM

36.9K 1.1K 274
                                    

Gelen oylar ve yorumlar beni ne kadar mutlu etti inanamazsınız. Hepinize çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.
Keyifli okumalar.

MEHİR

Rüzgar'la yatak odamda yaklaşık 15 dakikadır tartışıyoruz. Resmen karşımda yedi yaşa inmişti ve ne yapacağımı bilmiyordum.

Neymiş yanına değil üzerine yatacakmışım başka türlü uyuyamazmışmış. Bu adam iyice kendini kaybetti.

"Bak Rüzgar. Son kez söylüyorum ya şurada yan yana yatacağız ya da sen yerde yatacaksın." Kollarını göğsünde kavuşturdu.

"Yan yana yatmayacağız. Kafanı göğsümde istiyorum zaten gün içinde senden uzak duruyorum bu benim en büyük hakkım. Ve hayır yerde de yatmayacağım." Sinirle derin bir nefes aldım.

Sakin kalmaya çalışıyordum ama bu Rüzgar'la birlikteyken ne mümkün ?

"Rüzgar tamam sen yat ben kafamı göğsüne koyacağım. Benden başka bir şey isteme. Uzatmaya devam edersen sabaha kadar burada dikileceğiz." Bir elini çenesine götürüp sıvazladı, dediklerimi kafasında tartmaya çalışıyordu. En son aklına yatmış olmalı ki

"Kabul" Dedi.

İlerleyip yatağa uzandı. Ben de üzerimdeki Rüzgar'a ait tişörtü çıkarıp kenara bıraktım ve ilerleyip yatağa yattım.

Sol eli belimi sardığında başımı göğsüne, elimi de karnına koydum.

Az önce olan uykum Rüzgar'la tartışmaktan kaçmıştı ve şuan hiç uykum yoktu.

Başımı kaldırıp Rüzgar'a baktığımda gözleri kapalıydı.

Sen görürsün Rüzgar. Başımı tekrar göğsüne koydum.

"Rüzgar."

"Efendim."

"Benim hiç uykum yok." Eliyle çenemden tutup kendine bakmamı sağladı.

"Neden, bir şey mi oldu ?" Kaşlarımı çatarak baktım.

"Benimle o kadar tartıştın ki sinirden uykum kaçtı." Küçük bir kahkaha attı.

"Heyecandan uyuyamıyorum demiyorsun da."

"Heyecanlı değilim ki. Senin yanında heyecanlanmıyorum."

"Gururum incindi bebeğim." Belimdeki eli biraz gevşemişti.

"Sanırım yanlış anladın yani şuan heyecanlı değil aksine huzurluyum. Ama nedenini bilmiyorum yani çok garip." Belimdeki eli tekrar sıkılaştı. Dediğim hoşuna gitmiş olmalıydı. Tekrar konuştum.

"Biliyor musun Rüzgar yıllardır yaşadığım bir eksiklik vardı. Belki buruk bir mutluluğum vardı ama onun yanı sıra bir şeyin eksikliği hep içimdeydi ve şuan o duyguyu hissetmiyorum. Ama eksik olan şeyin de ne olduğunu bilmiyorum sadece şuan o şeyi hissetmediğimin farkındayım ve bu daha garip."

"Güzelim, eksikliğini yaşadığın şey güven olabilir mi ?" Sesi sıcacık geliyordu. Sesindeki şefkat sardı tüm bedenimi.

"Bilmiyorum belki de öyle. Çünkü benim hiç sığınabileceğim, başım derde girince yanına koşabileceğim biri olmadı. Babam bile kollarını şefkatle sarmadı bana gerçi o hiç sarılmadı ki bana. Ama sen ne olursa olsun yanımda duruyorsun. Başıma bir şey gelse anında yanımda duracağını biliyorum. Ve bana her zaman böyle sarılıyorsun. Bunu tarif edemem ama bu çok kıymetli." İçimde tarif edemediğim bir huzur vardı Rüzgar bana her dokunduğunda.

Kolları bana güven vermek için vardı belki de. Rüzgar diğer kolunu da sıkıca sardı bana ve saçlarımdan öptü.

"Meleğim, her ne olursa olsun yanında olacağıma emin olabilirsin. Kollarımı daima böyle sıkıca saracağım sana. Ağlamak istediğinde göğsüm her zaman açık olacak. Yaraların var, görüyorum yüreğinde ve ruhunda çok büyük yaralar taşıyorsun ama onları tedavi etmek için elimden gelen her şeyi yapacağım. Yorulup düşecek misin, düş. Seni kollarından tutup tekrar kaldıracağım ve bir daha düşmene izin vermeyeceğim. " Deyip tekrar saçlarımdan öptü.

ÖĞRETMEN VE MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin