24. BÖLÜM

20.1K 664 375
                                    

Seeellaaammm. Umarım herkesin keyfi sağlığı yerindedir. İnşallah hayatınızda her şey yolundadır.

Oy ve yorumlarınız için teşekkür ederim. İyi ki varsınız.

Bir şeyi merak ediyorum. Kitabımız kendini tekrar tekrar okutuyor mu ? Yani mesela arada 'Ay şu bölümde şurayı bir kere daha okuyayım.' Diyor musunuz ? Ben bazı kitaplara kendimi kaptırıp tekrar tekrar okuyorum ahsjshs

Ay bu bölümün bir kısmı biraz şey ❤️‍🔥🔥

Keyifli okumalarrr. 💋

MEHİR

Hızlıca Rüzgar'ın elinden fotoğrafı aldım.

"Bebeğim anlamadım."

"Rüzgar bu... Bu kadın benim annem..." Şaşkınlıktan ben de konuşamıyordum ki.

Parmağıyla annemi işaret etti.

"Bu kadın senin annen mi ?" Başımı salladım.

"Siz Kulaca Mahallesi'nde mi oturuyordunuz ?"

"Evet Rüzgar siz de mi ?"

"Evet, şu tesadüfe bak. Annenle annem arkadaşmış ama ben seni hiç hatırlamıyorum ki."

"Sen benim çocukluğumu bilmiyorsun ki nerden hatırlayacaksın ama ben de seni hiç hatırlamıyorum."

"Annenin bize geldiği zamanları hatırlıyorum yani yedi sekiz yaşlarında falandım. Annemle arada konuşurlardı daha doğrusu dertleşirlerdi, annenin ağladığını hatırlıyorum ama ben seni yanında hiç görmedim. Sonra da taşındılar diye biliyordum."

"Annem beni hiç sevmedi ki bir yerde yanına getirsin. Demiştim ya sana Mert olduktan sonra annem hayata bağlandı. Doğal olarak da ben yokmuşum ve o varmış gibi davranıyordu." Rüzgar ayaklanıp beni de kaldırırken konuştu.

"Kalk senin de çocukluk fotoğraflarına gidip bakalım belki seni hatırlarım. Parka falan gelir miydin hiç ?" Çok heyecanlıydı. Niye bu kadar heyecanlandığını anlamamıştım.

Başımı iki yana salladım.

"Geldiğimi hatırlamıyorum ama belki gelmişimdir bilmiyorum ki. Parkı bile hatırlamıyorum. Ben dört yaşındayken oradan taşınmış olmalıyız." Önce o merdivenlerden indi peşine de ben kapıyı kapatıp indim.

Merdiveni de yukarı toplayınca elimi tuttu ve hızlıca yürümeye başladı.

"Rüzgar neden bu kadar hızlı gidiyoruz ?" Biraz yavaşladı ama yine de hızlı yürüyordu.

"Hiç, sadece çocukluğunu çok merak ettim hiç görmedim ya ondan." Sesinin altında başka bir şey gizli gibiydi.

Bana ait odaya geldiğimizde dolabın önüne gelip elimi yukarıdaki siyah kutuya uzattım.

Uzanamadığımı gören Rüzgar gelip kutuyu aldı ve yatağa oturdu ben de peşine gidip karşısına oturdum.

Çocukluğum bu kutunun içindeydi. Onları simsiyah bir kutuya hapsetmiştim.

Rüzgar kutuyu önüme itti. Tedirgin olduğumu anlamıştı.

Elimi tuttu.

"Eğer kötü şeyler hissedeceksen hiç açma. Sorun değil sadece merak ettim." Başımı iki yana sallayıp kutunun kapağını kaldırdım.

ÖĞRETMEN VE MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin