Son iki yıldır yabanda rastgele dolanıyordun. Pek çok şeyden el ayak çekmiştin. İki eski dostu daha kaybetmek yılların biriktirdiği kederine birazını daha eklemişti. Kayıplar vermeye alışkındın ancak yıllar ilerleyip sen yaşamaya ve geçmişine dair izler silinmeye devam ettikçe hiçbir şey daha kolay hale gelmiyordu. Sen uzun ömürlü son Kolculardan biriydin ve yetmişli yaşların sonlarına geliyordun. Bir insan için çokta genç değildin ancak kesinlikle yaşını göstermiyordun. Annen ve baban sen yirmilerinin başlarındayken orklar tarafından katledildiğinden beri yalnızdın ve yabanda geziyordun.
Kuzeyin Kolcuları gizlice Shire’daki hobbitleri, Bree’deki İnsanları ve Eriador’un diğer sakinlerini korurdu. Çoğu insan kolcuların her daim onları koruyup kolladığını bilmez ve onları başıboş avareler olarak görürdü. Sende yardıma ihtiyacı olanları ve kendini savunamayanları koruyup kolluyordun. Yine de insanlar sizin gibileri tekinsiz görüyordu ama umrunda değildi. Uzun zamandır savaşıyordun. Ama üst üste yaşanan problemlerde gösterdiğin başarısızlıklar nedeniyle artık kederin yüreğini tamamen kaplamıştı.Bir hanın en uzak köşesindeki masaya sinmiş yemeğini yerken karşına oturan tanıdık kişiyle ilerleyen zamanlarda her şeyin senin için değişeceğinin farkında değildin. Bu kişi Gandalf idi. İhtiyar büyücüyü yıllardır görmemiştin ve onun sebepsiz yere ortaya çıkacak biri olmadığını biliyordun. Yüzündeki o meşhur gülümseme sana bir şeyleri anlatıyordu. Haklıydın.
Sana olan bitenleri anlattı ve yardımına ihtiyacı olduğunu söyledi. Bu sohbet son zamanlarda gezdiğin yerlerde duyduğun bazı söylentilerin asılsız olmadığını anlamanı sağladı. Tedirgin olmuştun. Bu durum hiç hoşuna gitmemişti ve senin bu gönülsüz tavrın ihtiyarın uzun soluklu sitemlerine zemin hazırlamıştı. Daha fazla onunla baş etmek istemedin ve bunu düşüneceğini söyleyip kendi yoluna gittin.Aradan biraz zaman geçmişti. Bu süreçte düşündün. Hele hele işin içinde cüceler varsa bu karar süreci daha da zorlaşmıştı çünkü onların nasıl olduklarını biliyordun, daha önce bazılarıyla muhatap olmuştun. Zorlardı, onlarla anlaşmak sabır isterdi. Özellikle son dönemlerde içinde bulduğun ruh hali yüzünden kendine güvenin tam değildi. Ama ne olduğunu bile anlayamadan kendini parlak işaretli küçük bir kapının karşısında dikilirken buldun. İşte hayatın bu noktada değişmek üzereydi.
Hobbit kovuğuna girdikten sonra öncelikle neredeyse baygınlık geçirmek üzere olan Bilbo ile tanıştın, ardından Gandalf seni karşıladı, ardından cücelerle bir araya geldin. İkna kolay olmamıştı. Gürültü ve kaos eşliğinde geçen dakikaların ardından Gandalf'ın o meşhur fırtınası odayı kaplayıp son sözü söylediğinde diğerleri seni dinlemeye karar verdi. Sonuçta şirkete katıldın. İyi bir savaşçıydın ve aynı zamanda şifacıydın. Yinede başlarda pek iyi karşılanmadın, bir insan olarak, hele de bir kadın olarak. Sonuçta senin ırkından fazla kadın savaşçı yoktu. Ayak bağı olacağın düşünülüyordu ancak sen sıradan bir insan değildin. Yolculuk ilerledikçe kendini kanıtlamaya devam ettin ve senin neler yapabileceğini gördüler.
13 cüce ile yolculuk etmek tabiki kolay değildi. Yine de alıştın. Bilbo ile zaten en baştan arkadaş olmuştun. Cücelerden seni ilk kabullenenlerden bazıları Balin, Ori, Dori ve Bofur olmuştu. Onları ise Kili ve Fili takip etti. Ardından Oin, Bombur, Bifur, Nori... Gloin hariç, o pek tatlı değildi. En sert duvarlara sahip olan iki kişi vardı Thorin ve Dwalin. Özellikle Thorin. Onunla ters düşmemeye çalışıyordun ancak kendini ezdirecek değildin, o senin kralın değildi çünkü ve yeri geldiğinde ona bağırmaktan geri durmuyordun. Seni pek sevmiyordu ama işini yapmana olanak tanıyordu.
Böylece haftalar ayları kovaladı. Cüceler ile arkadaş olmuştun. Thorin ile bile buzlar erimiş gibiydi.
Ama senin için çok özel biri vardı, favori cücen, Bofur. Farkında olmadan onunla aranda farklı bir bağ geliştirdin. İçten gülümsemesini sevdin, o çok nazik ve sevecendi, düşünceli ve anlayışlıydı. İyi bir kalbe sahipti. Ayrıca sana karşı saygılıydı. Yine de bazı durumlarda düşünmeden önce konuşuyordu ve fazla dürüsttü.
Kendi kendinizi koruyabileceğiniz aşikardı ancak yine de birbirinizin arkasını pek çok kez kolladınız. Senin yeterince yemek yediğinden emin olurdu, Dori'nin yanı sıra. Yılların alışkanlığı olarak azla yetinmeyi öğrendiğin için diğerlerinden çok daha az yerdin ama bu ikisi seni iyi sebeplerle azarlardı. Her zaman sana iyi bir elma ayırırdı.
Yıkanacağın zamanlarda bir nöbetçiye ihtiyacın olursa o oradaydı, alanını her zaman korudu. Ateşe yeterince yakın oturduğundan emin olurdu. Canın mı sıkkın, o oradaydı. Her zaman anlatacak ilginç hikayeleri vardı ve onlara uygun şarkıları. Yeri geldiğinde eğer bir şeyden ötürü öfkeli yada stresliysen seni teselli ederdi ve hikayeleri ile dikkatini dağıtırdı. Tahtadan oyduğu figürleri ve diğer şeyleri kesinlikle sana gösterirdi. Senin fikirlerine çok önem veriyordu. Her ne söylüyorsan söyle seni dikkatle dinliyordu. Kili ne zaman maskaralık yapsa, dalgası haddini aşmaya başladığında müdahale etmek için oradaydı. Seni önemsedi ve kesinlikle bunu belli ediyordu. Başlarda onun sadece karakterine uygun davrandığını düşündün ama sonraki süreçte aklında soru işaretleri oluşmaya başladı. Adamın varlığı seni eritmeye başlamıştı. Yemek kasesini uzattığında ellerinizin birbirine değmesi, yan yana yürürken kollarınızın hafifçe birbirine sürtmesi, paylaşılan ufak bakışlar... tüm bu küçük şeyler bile zamanla kalbinde büyüdü. Aranızda oluşan bu etkileşim öyle boyutlara gelmişti ki diğerleri de net bir şekilde farkındaydı. Aranızdaki ilişki, diğerleriyle olduğundan daha farklıydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orta Dünya Hayalleri • Middle Earth Imagines
FanfictionBu kitapta Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit serilerinden karakterler ile ilgili kısa hikayeler yer alacak. Genel olarak Karakter x Okuyucu şeklinde ilerleyecek. İstek alıyorum.☆