Sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyandım.Başımı iki elimin arasına alarak bastırdım.Ağrı geçmeyince yerimde doğruldum.Gözlerim odayı tararken bir şey fark ettim.Burası benim yattığım oda değildi.Yanımda bir hareketlilik hissedince refleks olarak kafamı oraya döndürdüm.
"Bora?" Adını söylememle gözlerini açıp bana gülümsedi."Günaydın."
"Benim senin yanında ne işim...bir dakika kıyafetlerim?Ben bunları giymemiştim!" Birden çığlık atıp yataktan zıpladım.Koşarak kendi odama girdim.Dün geceyi düşünmeye çalıştım ama aklıma en son o aptalca oyunu oynadığımız geliyordu.Arkamı döndüğümde Bora'nın kapının pervazına yaslandığını ve bana güldüğünü gördüm.Yavaşça yanına yaklaşıp "Dün gece ne oldu?" diye sordum.
"Sarhoş oldun,üzerime kustun,delirmiş gibi kahkaha attın,üzerine kustun,üzerini değiştirdim..."
"Üzerimi mi değiştirdin?"diye sesimi yükselttim.
"Dahası da var,benimle yatmak istediğini söyledin."diyince yerimde sendeledim."Başka bir şey olmadı ama değil mi?"
O sırada telefonum çalmaya başladı.Yatağımın üzerinden hızlıca alıp kimin aradığına baktım.ANNEM arıyor...
"Hii!Sakın!Sus!Konuşma!" Bora'yı uyardıktan sonra telefonu açtım.
"E-efendim anne?" Tüm masumluğumu kelimelere aktarmaya çalışmıştım.Annem kolay fark eden bir kadındı.Babamıda böyle yakalamıştı.
"İki gündür arayıp sormadın,bir sesini duyayım dedim.Nasılsın,iyi misin?" dediğinde rahatlamıştım.
"İyiyim,çok eğleniyoruz.Şimdi kapatmam lazım kahvaltı saati geldi."dedim.
"Tamam.Çok öptüm."
"Bende."Telefonumu yatağa atıp ellerimi belimin iki yanına koydum.Tek kaşımı kaldırarak-Evet,böyle bir yeteneğim var-gözlerimi gözleriyle buluşturdum.
"Nerede kalmıştık?" Göğsünde çaprazladığı kollarını serbest bırakıp bana yaklaştı."Bir yerde kalmamıştık.Üstünü değiştir,ben kahvaltı hazırlayacağım.Annene yalan söylememiş olursun böylelikle." dedikten sonra durdu ve geri döndü.Arkasından "Ne kızıyorsun?Buraya beni getiren sendin!" diye bağırdım.Dün yapmış olduğu kapıyı sertçe kapatıp üzerimdeki tişörtü çıkardım.Üzerimde sadece iç çamaşırlarım vardı.Kapımın aniden açılmasıyla çığlık atıp az önce çıkardığım Bora'nın tişörtünü önüme tuttum.
"Kapıyı bir daha çarparsan kötü olur." diye tısladı.Kafamı 'tamam' anlamında sallayarak kapıyı kapatmasını izledim.Kapı kapanınca elimle ona hareket çektim.Nasıl olsa görmeyecekti.Üzerime siyah tişört ve siyah tayt giydim.Saçlarımı topuz yapıp dudağıma siyah rujumu sürdüm.Siyah ruj.Hayatımı değiştirmişti resmen.
Odamdan çıkıp aşağıya indim.Bora domatesleri keserken bende arkasında duran masaya oturdum.
"Dün gece....Ne oldu?" diye sordum.
Ağzına bir domates atarak "Bir şey olmadı,merak etme." dediğinde rahatladım."Rujunu sürmüşsün."
"Rujumla neden bu kadar ilgileniyorsun?" diye sordum.Buraya geldiğimizden beri rujumla ilgileniyordu.
"Hiç." dedi 'i'leri uzatarak.Kestiği domatesleri bir tabağa dizip önüme koydu.
"Bu kadar mı? Sadece domates mi yiyeceğiz?" Masada domatesten başka bir şey var mı diye baktım ama yoktu.
"Yiyecekler tükenmiş,alışverişe çıkacağız." dedi karşıma oturarak.
"Her gün yeni maceralar..Bakalım sonunda ne olacak?"dedikten sonra ağzıma bir domates attım.Benim yaptığım şeyin aynısını yaptı.
"Hadi çabuk ol, bütün gün domatesle duramayız."dedi.Bu sözler üzerine ağzıma aynı anda üç domates attım.Rujumun bozulduğunu anlamak çok kolaydı çünkü ısırdığım domateste siyah izler vardı.Domateslerimizi bitirdiğimizde üzerimizi değiştirmek için odalarımıza girdik.Sadece taytım yerine beyaz bir şort giymiştim.Rujumu tazeleyip aşağı indiğimde Bora dış kapıdan çıkıyordu.
Koşarak merdivenleri inip bende evden çıktım.Arabaya bindiğimde Bora kapıyı kilitliyordu.Sonunda o da bindiğinde arabayı çalıştırdı ve otoyola çıktı.Tam gözlerimi kapatacakken "Uyumana gerek yok beş dakikalık bir yol." dedi.Onun sözlerine uyup gözlerimi açtım.Etraf sırf ağaçlarla doluydu.Bir çöp bile yoktu.Araba yavaşladığında geldiğimizi anlamıştım.Büyük bir süpermarkete gelmiştik.Kemerimi açıp arabanın durmasını bekledim.
"Alınacaklar listesini aldın mı?"diye sordum.
Arabayı park edip"Hayır,istediğimizi alabiliriz.Beş günlük bir zamanımız var.Ona göre alacağız."dedi ve arabadan indi.Bende benim tarafımdaki kapıyı açıp indim.Bora arabayı kilitleyip girişe doğru ilerleyince arkasından onu takip ettim.
"Sen araba al."dedi.Yanımızda duran araba sürüsünü fark etmem iki saniyemi almıştı.Bir tanesini alıp Bora'nın yanında yürümeye başladım ama Bora birden beni ittirip arabayı kendi sürmeye başlayınca "Ne yapıyorsun?"diye çemkirdim.
Bu tepkim karşısında sadece omuz silkmişti.Önce meyve ve sebzelerin olduğu yere doğru ilerledik.Elime torba alıp domatesleri ikişer ikişer doldurdum sonra da arabaya koydum.Bu sırada Bora salatalık ve havuçları koyuyordu.Gözüme karpuz takılınca Bora'yı o tarafa doğru sürükledim.
"Bu karpuzu istiyorum,hemen."diye küçük kızlar gibi mızmızlandım.Gözlerini devirip bir tanesini kucakladı ve arabaya koydu.Bende içimden kendimi alkışlıyordum.Meyve sebze bölümünden çıkıp makarnaların olduğu yere ilerledik. "Deniz kabuğu şeklinde olanlar varya onlardan alalım."diye tutturdum.
"Olmaz,ben spagetti alacağım."dediğinde "O zaman ikisini alıp karıştırırız."dedim.
Kaşlarını çatıp "Saçmalama..." dedi.Şaka yaptığımı sanmıştı ama ben gayet ciddiydim.
"Görürsün."deyip iki paketi de arabaya koydum.Makarna bölümünden çıkıp abur cubur bölümüne girdik.Böyle gereksiz şeyler yemeyi pek sevmezdim.Ayda en fazla iki kez yerdim,o da canım sıkıldığında.
"Ben sevmem."dediğimde bana 'ciddi misin' bakışı attı.Kafamı sallayıp dondurma bölümüne gittim.Arkamdan geldiğini hissediyordum.Dondurma bölümüne geldiğimizde ona bakıp "Hangisini alacaksın?"diye sordum.
"Sanırım çilekli,sen?"diye sordu."Fıstıklı."dedim.O sırada yanımıza yaşlı bir teyze geldi.
"Siz ne tatlı bir çiftsiniz?Yeni mi evlendiniz?Çocuğunuz var mı?"diye sormaya başladı.Bora ile aynı anda birbirimize baktık.Gözlerimi kaçırıp yaşlı teyzeye cevap vereceğim sırada bir kadın yaşlı teyzenin kolundan tutup bize mahçup bir şekilde baktı.
"Affedersiniz,annem biraz hasta da.Rahatsız ettiğimiz için özür dilerim."dedi.
"Sorun değil."dedim.Onlar uzaklaşırken bizde kasaya doğru gittik.Aldıklarımızı teker teker kasaya koyuyorduk.Koyma işlemi bitince ben poşet tarafına geçtim,Bora'da aldıklarımızı ödüyordu.Ödedikten sonra yanıma geldi ve bana yardım etti.Arabaya teker teker poşetleri dizdik ve süpermarketten çıktık.Park alanına doğru ilerlerken ikimizde tek kelime etmemiştik.
Aldıklarımızı arabaya yerleştirip tekrar otoyola çıktık.Sessizlikten sıkılmıştım."Neden susuyorsun?"diye sordum.
"Konu bulamadım."dedi.
Bu konuşmadan sonra tek laf etmeden eve varmıştık.Aldıklarımızı mutfağa taşıyıp yerleştirmeye başladık.
"Şu karışık makarnayı yapmaya hala kararlıyım."dedim sessizliği bozmak için.
"Tamam yap ama metal saklama kabına koy.Piknik yaparız."
Fikir hoşuma gitmişti.Bora piknik sepetini hazırlarken bende makarnayı yapmaya başladım.Önce spagettiyi ardından deniz kabuklu makarnayı kaynayan suyun içine attım.Makarnalar pişerken Selen'e mesaj attım.Kime:Selen
B:Kampta her şey yolunda mı?
S:Evet.Sen ne yapıyorsun?
B:Karışık makarna.
S:Biz voleybol oynayacağız enişteye selamlar.
B:Döndüğümde görüşeceğiz Selena!
S:Bana Selena deme!Konuşmayı bitirip makarnayı kontrol ettim;pişmişti.Bora'nın dediği kaplara makarnaları koyup sepete ekledim.Yanına çatal ve peçeteleri koyup iki tanede su aldım.Bu sırada Bora içeriye girdi.
"Her şey hazır mı?"diye sordu.
"Evet.Hadi gidelim."Bora sepeti alıp dış kapıya yöneldi ve bende her zamanki gibi onu takip ettim.Orman yoluna girip uygun bir yer aramaya başladık.Boş bir alan bulduğumuzda kareli kırmızı örtüyü düzgünce serdim ve sepetteki her şeyi yerleştirmeye başladım.Bora bu sırada telefonunda oyun oynuyordu.
"Hazırlaması benden toplaması senden."
"Kabul."dedi.
Sonunda makarnalarımızı yemeye başlamıştık."Eee nasıl olmuş spakabuk?"diye sordum.
"Spakabuk?"
"Spagettinin 'spa'sı deniz kabuğunun 'kabuk'u."
"Mantıklı."dedikten sonra gülmeye başladı.
"Ne?"
"Hiç,sadece biriyle ilk defa böyle güzel zaman geçiriyorum.Sonuçta hiç arkadaşım yok."
"O kadar utangaç birine benzemiyorsun.En azından bu benim gözlemim."
"Arkadaşım neden yok biliyor musun?"
"Neden?"
"Çünkü istemiyorum.Filmlerde en yakın arkadaşı bir sırrını başka birine söylüyor ve olan oluyor.Ben bunu istemiyorum."
"Ama o film."
"Filmler gerçeklerden ilham alınarak yapılıyor."
"Bazıları."
"Evet ama-"
Bir köpek sesiyle ikimizde yerimizden fırladık.Ben hemen Bora'nın koluna yapıştım.Köpek sesi duymuş olabilirdik ama burası orman ve o kurtta olabilir.
"Korkuyorum!"diye fısıldadım.
"Ağaca çıkabiliriz."
"Benim korkudan elim ayağıma dolanır düşebilirim,olmaz."diye itiraz ettim önerisine.
"O zaman koşacağız.Elimi tut tamam mı?"
Başımı sallayıp elini tuttum.Koşmaya başladık.Arada bir arkamıza bakıyor ve gelen bir şeyin olup olmadığına bakıyorduk.Önümüze aniden siyah bir şeyin çıkmasıyla birbirimize sarılıp çığlık atmaya başladık.Gözlerimizi açıp ne olduğuna baktık.
"Beren,sakin ol tamam mı?Hızlı koşarsak kurtulabiliriz."
"Salak mısın sen?Köpek bu!Bizden hızlı koşar!"
Köpeğin aniden havlamasıyla dengem bozuldu ve etraf karardı.Son duydum şey Bora'nın ismimi bağırmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH RUJ(TAMAMLANDI)
ChickLitKimileri için eziklikten kurtulmak giyim tarzını değiştirmek demekti,kimileri için eziklikten kurtulmak kavga çıkarmak demekti ve kimileri için eziklikten kurtulmak popüler kişilerle takılmak demekti. Ame benim için eziklikten kurtulmanın yolu belki...