Kapıyı sertçe çarpıp annemin mutfaktan fırlamasına neden oldum.Ayakkabılarımı çıkarıp gelişi güzel fırlattıktan sonra merdivenlere yöneliyordum ki kolumda hissettiğim elle durmak zorunda kaldım.
"Anne şimdi olmaz."
"Önce sabahki halin şimdi bu halin.Neler oluyor?"
"Birilerine ezik olmadığımı kanıtlamaya çalıştım sadece."
"Senin hakkında böyle mi düşünüyorlar?"
"Evyır."
Evetin "ev"iyle hayırın "yır"ını birleştirip bir sözcük oluşturmanın verdiği özgüven annemin kafama terliğiyle vurmasıyla sona ermişti.
"Ya anne!"diye bağırdım.
"Bağırma anneye!"
Türk annesi işte.
Çantamı alarak odama çıktım.Okula yeni gelen çocuğun ismini öğrenmiştim.Bora'ydı ismi.Bana "Sümüklü siyah rujlu kız" demişti.Ona vurmamak için kendimi zor zapt etmiş ona vurmak yerine bacağımı çimdiklemiştim.
Üzerime rahat bir şeyler giyip kendimi yatağa attım.Ağırlaşan gözlerimle büyük bir savaşa girmiştim ama kazanamamıştım.*
Çantamı sıraya sertçe attım.Henüz kimse gelmemişti.Bu fırsattan yararlanıp çantamda getirdiğim uhuyu Bora'nın oturduğu sıraya sürdüm.Ardından delili çöpe atıp sıraya oturdum.Çok geçmeden sınıf dolmaya başlamıştı.
Bora'nın olay yerine giriş yaptığını görünce gülmemek için kendimi zor tuttum.Çantasını sıranın arkasına asıp sıraya oturdu ve....bam!Kahkaha atmaya başlamıştım bile.
"Sen niye gülüyorsun?"diye sorduğu sırada müzik öğretmeni sınıfa girmişti.Kulağına "Oturduğun yerde uhu vardı."diye fısıldayıp geri çekildim.
"Ne?"diye bağırdığında öğretmen dahil herkes bize dönmüştü.
"Bir sorun mu var çocuklar?"diye sorduğunda içimden küfür ederek yerimde iyice sindim.
"Hocam oturduğum yerde uhu varmış temizlemek için çıkabilir miyim?"
"Tamam çık."
"Beren'de benimle gelebilir mi?Yardım etmek için?"
"Çabuk olun."
Yavaşça yerinden kalkmaya çalıştı ama yapamadı.Bunun üzerine hızla kalkıp pantolonun yırtılmasına neden oldu.Elimden sertçe tutup dışarıya sürüklerken sınıf arkamızdan 'oooooo'luyordu.Havuz katına indiğimizde beni sertçe duvara itti.
"Derdin ne senin?Çocuk gibi davranıyorsun!"diye bağırdı.
Bense sırtımdaki acıya odaklanmıştım.Aklıma gelen fikirle hemen yere çömeldim.
"İyi misin?Çok mu sert ittim?"diyerek yanıma çömeldi.
"Acıyor....nefes,.....nefes alamıyorum."
Elimden tutup ayağa kaldırdı.
"Seni revire götürmemi ister misin?"
"Olur."dedim usulca.
Havuzun kenarından geçerken onu hızla ittim.Uzun bir süre sonra havuzun yüzeyine çıktığında gülmeye başladım.Oysa o güçlü bir şekilde bağırdı.
"Bereeeen!"Diye bağırdığında ciddi bir ifadeye bürünüp "Efendim?"dedim.
"Gerizekalı...."dediğinde"Efendim?"diye tekrarladım.
"Buradan çıkınca seni mahvedeceğim!"
"Görürsem söylerim."
Kenara gelerek bana elini uzattı."Bari çıkmama yardım et."
Yer miyim bun numaraları?
"Bak orada merdiven var."dedim hemen yanındaki merdiveni göstererek.Onu orada bırakıp sınıfa doğru yürümeye başladım.Bu siyah ruju sürmeye başlayalı egom yükselmişti.
Birden ayaklarım yerden kesilince afalladım.Kıyafetlerim ıslanmaya başladığında sinirli bir yüz ifadesiyle bana bakan Bora'yı gördüm.
"Son gülen iyi güler Siyah."
Koşarak havuza indi ve beni kendiyle beraber havuza attı.Yüzeye çıktığımızda ona doğru yüzerek kafasını suya soktum.Bunu beklemediği kesindi çünkü tepki vermedi ama sonra zorda olsa yüzeye çıktı ve bu sefer aynı şeyi o bana yaptı.Elini kafamdan çektiğinde derine dalıp ayaklarına ulaştım ve onu dibe çekmeye çalıştım. Başta dirensede dibe inmeye başladı.O sırada beni belimden tutup kendine çekti ve sıkıca sardı.Hareket edemiyordum.Kolunu çimdiklediğimde kollarını gevşetti ve bende bu fırsattan yararlanıp hemen yüzeye çıktım.Nefessiz kalmıştım.Ayaklarımın dibe doğru çekildiğini anlayınca ayaklarımı çırpmaya başladım.İşe yaramadı böylece tekrar dibe sürüklendim.Kafasını tutup bana bakmasını sağladım.Gözlerini açıp bana odaklanmıştı.Dudaklarına yaklaşıp onu öpecekken saçını çektim.Tabi ki de onu öpmeyecektim.Hızla yüzeye çıktım.Derin nefesler alıp kalp atışlarımı düzene soktum.Ardından havuzdan çıkıp havlu dolabından iki havlu çıkardım birini yere fırlattım diğerini üzerime sardım.O sırada Bora'da havuzdan çıkıp yere fırlattığım havluya sarıldı.
Gözleri dudaklarımda takılı kaldı.Yavaşça yanıma yaklaşıp elini dudağımın biraz aşağısına götürdü.Götürdüğü yerde elini kaydırdı.
"Rujun akmış."dedi ve eline bulaşan siyah ojeyi üzerindeki tişörte sildi.
"Hadi gidelim.Geç kaldık."
"Böyle mi derse gireceğiz?"diye sormasıyla ona hak verdim.
"Burada kurulanıp öyle gidelim o zaman."
"Kaç saatte kururuz ki?Ayrıca pantolonumun arkası pek hoş bir görüntü oluşturmuyor."
Nefes vererek sandalyeye oturdum.
"Daha iyi bir çözümün var mı?"diye sorduğumda kafasını kaşıyarak yere oturdu.
"Haklısın."
"Sağol ya."dedim.Botlarımı çıkararak pencerenin yanına koydum.
"Üzerimizdekileri çıkarıp pencerenin önüne koyalım böylece kururlar."dememle kafasını salladı.
"Arkanı döner misin?Üzerimi çıkaracağım."demesiyle dondum.
"Çok meraklıyım sana zaten!Sende dön bende üzerimi çıkaracağım!"diye çıkıştım.Arkamı dönüp taytımı çıkardım.Üzerimdeki tişörtüde çıkarıp pencerenin önüne astım.Havluyu bedenime sarıp saç kurutma makinesiyle saçımı kurutmaya başladım.Bu sırada Bora beline sardığı havluyla beni seyrediyordu.
"Sapık mısın sen?Ayrıca iç çamaşırını çıkar adın değil mi?"
"Çok merak ediyorsan söyleyim,evet çıkardım.Böbrek hastalığına yakalanmak istemiyorum."
Kurutma makinesini fişten çıkarıp dolaba geri koydum.Havuza açılan kapıyı kilitleyip cam bölmeyi kapattım.Onun oturduğu yerin karşısına oturduğumda hala bana baktığını fark ettim.
"Sen neye bakıyorsun?"
"Dudaklarına.Renk yokken daha farklı oluyorlar.Bence hep siyah ruj sürmelisin."
"Sana ne?"
"Mal mısın?"
"Seninle tartışamayacağım."
"İyi tartışma."
Oturduğum yerden kalkıp giysilerime doğru yürüdüm.
"Sakın arkanı döneyim deme!"diye Bora'yı uyarıp giyinmeye başladım.Çıkışa yönelirken havlumu yere attım.Kilidi açıp dışarıya çıktığımda müzik hocasıyla karşılaşacağımı bilmiyordum.*
Yarım saattir Bora'yla müdürün odasında müdürü bekliyorduk.Müzik hocası bizi yanlış anlamıştı.Hepsi Bora yüzündendi.
"Hepsi senin yüzünden."diye mırıldandım.
"Beni havuza atmasaydın bunların hiçbiri olmayacaktı."
"Sende havuz katına indirmeseydin!Ayrıca duvara ittirdiğinde sırtım çok acımıştı."
"Dovoro ottordoğondo sortom çok ocomoşto."
"Hey!"diye bağırdım. Bu sırada içeriye müdür girmişti.Yerine oturup ikimizi süzdü.Sonra bana dönerek "Senden böyle bir şey beklemezdim Beren."dedi.
"Bende beklemezdim hocam."
"Yaren hocanızın dediği doğru yani öyle mi?Siz birlikte mi oldunuz?Hemde havuzda?"
"Ha-hayır!Öyle bir şey olmadı.Biz şey yapmadık."
Bora gülerek "Hocam şey diyen biri zaten yapamaz."dediğinde müdürde gülmeye başladı.Sinirden Bora'nın saçını var gücümle çektim.Müdür "Yeter."dediğinde elimi Bora'nın saçından çektim.Bora acıyla kıvrandığında gülme sırası bendeydi.
"Neyse çocuklar.Ben size güveniyorum.Çıkabilirsiniz."
"Teşekkürler hocam."dedikten sonra Bora'yı beklemeden kendimi dışarı attım.
Sınıfa giderek çantamı aldım ve bahçeye çıktım.Bugün derse girmek istemiyordum.Sanırım Sinem'in dediği gibi birine dönüşmeye başlamıştım.Sinem!Seni bulursam geberteceğim!
Bir banka oturup ayaklarımı uzattım.Şu Bora denilen çocuk dengemi bozmuştu.Rujumun olmadığını hissedince çantamdan hemen çıkarıp sürdüm.Bu sırada Bora gelip yanıma oturdu.
"Seninle konuşacağız Siyah."dedi tok sesiyle.
"Benim seninle konuşacak zamanım yok."
"Kısa ve öz.Benden uzak duracaksın."
"Aynısı senin içinde geçerli."
Dudakları yukarı doğru kıvrıldı."Pekâla."
Yanımdan kalkıp okula doğru yürüdü.Bu sırada elinde tuttuğu sigarayı yeni fark etmiştim.*
Kızlarla her zaman geldiğimiz kafeye gelip oturduk.Herkes soda söylediği zaman ben bira söylemiştim.
Sinem"Beren,bizim yanımızda değişmene gerek yok."dedi.
"Canım içmek istedi."
"Gündüz vakti?"
"Karışmasana bana!"diye bağırdım.
"Tamam ya neden bağırıyorsun?"
Selen havadaki gergin ortamı dağıtmak için "Hafta sonu okul bir kamp gezisi düzenliyormuş,gider miyiz?"diye sordu.
"Ben geliyorum."diye atıldım hemen.Küçüklüğümden beri doğayla iç içe büyümüştüm.Sanki doğa,bütün elektriğimi alıyordu.
"Bende geliyorum."dedi Selen.
Sinem ve Çiğdem olumsuzca kafalarını salladı.
Biz aile yemeği yiyeceğiz."dedi Sinem.
Çiğdem ise "Ödevlerim var."dedi.
"O zaman Selen'cim beraber gidiyoruz."
"Tamam!"
Siparişlerimiz geldiği sırada sanki onuda sipariş etmişiz gibi kafeye Bora'da girdi.Yanında başka bir oğlan daha vardı.Biramdan bir yudum alarak ona bakmamaya gayret ettim.
"Beren,tahmin et bakalım Bora şuan ne içiyor?"demesiyle Sinem'e döndüm.
"Ne içiyormuş?"diye sordum merakla.
"Kendin bak."
"Bakmayacağım."
"Heyecandan söylüyorum.O da senin gibi bira içiyor!Birbiriniz için yaratılmışsınız!."
"Saçmalama!"dedikten sonra siyah rujumun bardakta bıraktığı ize baktım.
Bir şeyin kırılmasıyla herkes sesin geldiği yeri bulmaya çalıştı. Çok meraklı bir toplumuz ya biz.
O sırada Bora'nın olduğu tarafta bir kavga çıktı.Kesin o başlatmıştır.Nasıl olsa kötü çocuk havalarında.
Kalabalık biri tarafından dağıtılınca Bora'nın yerde kanlar içinde yattığını öbür çocuğun ise koşarak mekanı terk ettiğini gördüm.O an aklımda tek bir düşünce vardı.
Bu çocuğun gücü kızlara mı yetiyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH RUJ(TAMAMLANDI)
Chick-LitKimileri için eziklikten kurtulmak giyim tarzını değiştirmek demekti,kimileri için eziklikten kurtulmak kavga çıkarmak demekti ve kimileri için eziklikten kurtulmak popüler kişilerle takılmak demekti. Ame benim için eziklikten kurtulmanın yolu belki...