23

828 75 134
                                    

Bir gün bu tavşan tatlılığı yüzünden beni komaya sokacak.

...

Küçük bir not: Bu bölüm ficte Hina ve Jungkook sahnesi az diyenler içindir yani sadece senin için stillwitthtyou ndjdjjdjdj.
___________________

Hina

(akşam üzeri)

Hastanede odama doğru ilerlerken girişte gördüğüm fotoğraf ve yazılar dikkatimi çekmiş, duraksamıştım.

'Lavin hocanın anısına...'

Hastane Lavin'in ölümünden sonra ona olan saygı ve Lavin'in hizmetlerinden dolayı onun fotoğrafını büyütüp giriş kata yerleştirmiş.

O günden sonra hastaneye hiç gelmemiştim. Ancak yarım saat önce Ami arayıp bir hastamın doğumunun başladığını ve benden başka kimsenin yapmasını istemediğini söyledi.

Bu hastamın başka doktorda iki tane başarısız hamileliği olmuştu şu an üçüncü kez benim tedavimle hamile kalmıştı ve çok şükür bugüne kadar her hangi bir sorun çıkmadan hamileliğini dokuz aya kadar getirebilmiştik. Başka doktor istememesi bunun için olmalıydı.

Bu yüzden alelacele toplanıp hastaneye gelmiş, ama gördüğüm fotoğraf sayesinde ilerleyememiştim. Onu gerçekten çok özlemiştim.

Kendime gelip derin bir nefes alarak asansöre doğru adımladım. Yukarı çıktığımda çantamı ve kabanımı odama bırakarak doğumhaneye doğru hızla ilerledim.

...

"Gerçekten zor ve uzun bir doğumdu. Hasta iyi ki sizi istemiş."

Odama geçerken Ami de arkamdan girmiş söylediğine karşı belli belirsiz tebessüm etmiştim.

"Bu hastanenin her doktoru iyidir Ami, jinekoloklar da dahil."

"Kusura bakmayın ama benim gözümde sizden daha iyisi yok."

Bu dediği yüzümde hafif bir gülümseme oluştururken bir şey demeden yerime geçtim.

"Ben birazdan yemeğinizi buraya getiririm hocam, siz bir de kafeteryaya inmeyin."

"Sağol Ami'cim ama aç değilim, henüz bir şey yemiyeceğim."

"Ama...hamilesiniz, yemeniz lazım."

"Yiyeceğim elbette, ama birazdan. Az da olsa acıkmam lazım yoksa midem bulanıyor."

"Anlıyorum."

Diyerek çıkmak için saygıyla başını eyince gülümseyerek karşılık verdim. Kapıdan çıkınca gelmediğim günlerde olan hastalarımın dosyalarına bakarken kapı çalınmış bakmadan gelmesini söylemiştim.

"Gir."

"Merhaba."

Duyduğum, hatta söylemesi artık ne kadar ağrıma gitse de özlediğim sesi duyduğumda tepki vermemeye çalışarak yutkundum.

"Yemek yemeği ertelediğini duydum."

Tekrar sesini duymamla içeri geçtiğini anladım. Yüzünü gördüğümde ağlamamak için kendimi toparlayarak başımı kaldırdım."

"Ne işin var senin burada?"

Çattığım kaşlarımla düz bir ifadeyle sorduğumda sesimdeki soğukluktan dolayı duraksayarak yüzü düşmüş, bakışlarını kaçırmıştı.

"Yemek getirmiştim."

"Hangi yüzle? Neyim olarak?"

Bu sefer kaşlarımı kaldırılmış sorarken yüzüme baktığında konuşmadan önce dudaklarını birbirine bastırdı.

To Lose | Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin