"Sen?"
"Ne oldu Linda? Ucube görmüş gibisin? Ya da hortlak mı demeliydim, ya da dur, sanırım bizim durumumuza zombi daha uygun. Ha?! Ne dersin?"
Sinirle büyüttüğü gözleriyle söylediğinde onun yanındaki beden içeri girmiş onu tutamadığı için kısık sesle küfürler ediyordu.
"A-ama bu na-nasıl olur? Sen ö-ölmüştün?
"Şu an karşında olduğuma göre bir ölü müyüm sence?"
Ellerini biraz açarak kendisini başıyla işaret edip söylediğinde Linda'nın korktuğunu açıkça görebiliyordum. Yaşadığı korkunun üzerine elini karnının üzerine koyup hafifçe kaşı çatıldığında yerimde telaşla kıpırdandım. Şu an stres heyecan ve gerildiği için muhtemelen kasılması olmuştu.
"Beni öldürmek için kurduğun onca plan işe yaradı sanıyordun ama buhar mı oldun birden?"
Lavin sinirle açtığı gözleriyle ona bakarken kaşlarını kaldırdığında Linda sanki donmuş gibi hiç bir şey söyleyemedi.
"Küçük dilini yutup bitirdin ise şimdi beni iyi dinle. Bir aydır etrafta at koşturduğun devir bitti. Buradayım. Hina'nın yanında senin de tam ensende. Hina'ya ve ya bebeğine en ufak bir şey olsun, sen yaptın ve ya yapmadın faturasını sana keserim Linda. Yemin ederim yaparım. O yüzden karnında ki o günahsıza fazla güvenme, ben onu korumanın bir yolunu da bulurum."
Kaşlarını çatıp yükselen siniriyle beni ardından Linda'nın karnını göstererek konuştuğunda Linda göbeği üzerindeki eliyle kazağını sıktı.
"Şimdi elimden bir kaza çıkmadan buradan defol git. Bir daha da sakın Hina'ya yaklaşayım deme."
Sert sesiyle bir kez daha söylediğinde Linda şaşkınlıktan mı yoksa korkudan mı gözleri dolmuştu bilmiyorum. Şu an bildiğim şey ben ilk kez Lavin'i bu şekilde sinirli görüyordum. Bildiğim başka bir şey de beni hep bu şekilde koruyup sahip çıktığıydı.
"Ve unutmadan, emin ol bu şahit olduklarımın hepsinden Jungkook'un da haberi olacak."
Linda tam kapıdan çıkacakken Lavin'in söyledikleriyle bir kaç saniye duraksamış ardından kapıdan hızla çıkmıştı.
O sırada Lavin kapıyı biraz sert bir şekilde kapatarak bize doğru döndüğünde bakışları beni bulduğunda anında yumuşamıştı.
Bu haraketine karşı dudaklarımı birbirine bastırıp zaten dolu olan gözlerimle başımı hafifçe sağa eğdim. Onunda gözleri dolarken kollarını açtığında ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçarak ona sıkıca sarıldım.
Onun öldüğü haberinde nasıl yıkıldıysam şimdi ondan daha çok iyi hissediyordum. O benim en yakınımdı. En iyi arkadaşım, ve ablamdı. Onun gidişi dünyam başıma yıkılmıştı ama şimdi bana dünyaları vermişdi sanki.
"Seni çok özledim."
"Ben de Hina. Bende çok özledim birtanem."
"Bravo güzelim, gerçekten müthiş bir performanstı."
Taehyung kısa bir alkış çalarak sitemle söylediğinde hâlâ birbirimize sarılıyorken Lavin cevap verdi.
"Sonra Taehyung."
Lavin'in net sesi Taehyung'un şimdilik susması için yeterli olmuştu.
...
"Nasıl yapmışlar peki? Doktor Park'ı seni öldü göstermek için nasıl ikna ettiler? En önemlisi biz kimin cenazesindeydik?"
Lavin yalnız kalmamız için Taehyung'u dışarı çıkartırken biraz daha hasret gidermiş ve en sonunda sorularımı sormaya başlamıştım.
"Taehyung bunları anlatmadı mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Lose | Jeon Jungkook
FanfictionHina sevgilisi Jungkook'un evli olduğundan habersizdi.