3.2 - (m)

14.5K 930 2.6K
                                    

"Felix~ cidden açmayacak mısın kapıyı?"

Kapının karşısındaki aynadan yüzümü gördüğümde sinirle kafamı iki yana salladım. Çilek falan değildi bu artık patlıcana dönmüştüm. Aniden ofansif mesajlar atması sıkıntı değildi, sıkıntı olan şey üst katımda yaşamasıydı. Ne kadar utandığımı daha yakından görebilmek için odama varması bir dakikasını bile almıyordu.

"Biliyorum kapının arkasında olduğunu, açana kadar gitmem bak. Yurttaki diğer insanlara rezil oluruz."

Kafamı dağlara taşlara vurmak istiyordum gerçekten. Bu çocuk beni mahvediyordu, terk etmem için fazla mı erkendi?

Biraz daha orada durursa birilerine yakalanacağımızı biliyordum, Hyunjin' in inatçı biri olduğunu da biliyordum. Mecburen kapıyı açarken de aklımda sadece bu düşünceler vardı. Kapıyı açtığım gibi hızla arkama dönüp odama ilerlemeye başladım, anında içeri girip peşimden gelmişti. Odamın kapısını açıp içeri girdiğimde Hyunjin kapıyı kapatmamı engelleyerek elini kapıya koydu. Yüz yüze gelmemizle sinirli bakışlarımı alttan ona yolladım, oysa yüzümü gördüğü gibi bir kahkaha patlatmıştı.

"Artık çilek değil, böğürtlen olmuşsun." Kahkahalarının arasından kurduğu cümleyle kapıyı ittirmeye çalıştım. Yüzüne kapatmamı engelleyen tek şey kapıyı tutan eliydi.

"Sus haneye tecavüz bu resmen!"

Sinirlenmem onu daha da güldürürken eliyle kapıyı ittirdi, tutmaya çalışsam da açılan kapının aralığından içeri girmişti. Şaşkınlıkla ona baktım. "Buyur ya, kendi odanmış gibi!"

"Mor renk çok yakışmış."

Asla beni takmayıp çoktan yatağıma oturmuştu, yanına gittim ve kolundan çekerek kaldırmaya çalıştım. "Kalk git odana, sapık herif." Kolundan ne kadar çeksem de kımıldamıyordu. Sol dizi iki bacağımın arasındaydı ve ben onu çekmeye çalışırken farkında olmadan bu kadar yakınlaşmıştım.

Hyunjin olduğu yerden kımıldamazken iki koluma ellerini koyarak çekmesiyle kendimi kucağında bulmam bir oldu. Şaşkınlıkla ona bakarken o sırıtıyordu.

"Utanınca daha da güzel oluyorsun."

Ellerimi göğsüne koyarak hafifçe ittirirken mırıldandım. "Hiçbir fırsatı kaçırmıyorsun sen de."

Kahkaha atmasıyla ellerimdeki gözlerim hızla gülüşüne kaydı, çok güzel gülüyordu. Ellerinden birini belime koyarken diğerini yanağıma yasladı. Kahkahası dindiğinde hâlâ gülümsüyordu.

"Daha önce çok fırsat kaçırdım, arayı kapatıyorum."

Bahsettiği şeyin önceden de bana karşı bir şeyler hissetmesine rağmen sürekli geri çekilmesi olduğunu biliyordum. Bunu benim iyiliğim için yaptığını düşünse de o da istemiyordu. İkimiz de birbirimizden uzak kalmak istemiyorduk.

"Olsun, bir daha bunu beni utandırarak yapma."

Gülümsemesi genişlerken yanağıma bir öpücük bırakıp hızla geri çekildi, bu karnımda kelebekler uçmasını sağlamıştı.

"Bunun sözünü veremem, bukalemun gibi renk değiştiriyorsun ve bu çok hoşuma gidiyor."

Tek elimle hafifçe göğsüne vurdum. "Keşke bu kadar arsız bir herif olmasan da ben de seni utandırabilsem."

Tekrar güldü. "Beni utandırman çok zor."

Omuz silkerken sitemle söylendim. "Biliyorum maalesef. Ayrıca çocuk gibisin, sırf bir mesajına tepkimi görmek için odama kadar geldin."

Yanağımdaki eli saçlarıma kayarak okşamaya başladığında mırıldandı. "Mesaj bahane, seni görmek istedim."

Bu sefer ben güldüm. "Ayrılalı daha bir saat oluyordu, zaten film izlerken de filmi değil beni izledin. Doymadın mı bana?"

edit | hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin