[Chanmin devamı...]
Uykuya asla odaklanamadığım birkaç dakikanın ardından nihayet sakinleşmiş, az önceki heyecanımı birazcık atmıştım. Uykuya dalmak üzere olduğum sıradaysa Chan uykumu tamamen açacak sözlerini sıralamıştı.
Saçlarıma burnunu gömerek derince bir nefes almasının ardından "Çok güzel kokuyorsun." diye mırıldanmıştı.
Başımı göğsünden hafifçe kaldırmamı sağlayan kelimeleri o kadar içten söylemişti ki kalbim sanki şu an sarılmamız, beraber uyuyor olmamız ya da onun üstsüz olmasına bile bu kadar hızlı çarpmamıştı.
Gözlerim başımı kaldırmamla onunkilerle kesişti, bakışları olabildiğince duygu yüklüydü. Söylediği şeyler öylesine değildi, bunu hissedebiliyordum. Öylece gözlerine bakmaktan ileri gidemiyordum. Normalde ilk gözlerini kaçıran hep ben olurdum, oysa bugün sonunu merak ediyordum.
Beklediğim gibi bir son olmayıp gözlerini kaçırdığında, yerimde huzursuzca hafifçe kıkırdandım. O ise gözlerini kaçırmış, yanındaki varlığımı görmezden gelerek arkamdaki boş duvarda gezdiriyordu bakışlarını. Aynı anda içli bir nefes vermesiyle bakışlarım saniyeler hatta belki de dakikalar sonra ilk defa gözlerinden ayrıldı, biçimli dudaklarına kayarak.
O hâlâ benden başka her yere bakarken kendime engel olamayarak sordum. "O beyaz duvar benden daha mı bakılası?"
Bakışları anında beni bulurken aramıza biraz mesafe koydum ve başımı yastığa yaslayarak onunla aynı hizaya getirdim. Şaşkınlıkla parlayan irislerini görmek az önceki özgüvenimi biraz kırsa da geri adım atmayacaktım. Sağ elimi yanağı boyunca yaslayarak yüzünü benimkine sabitlerken mırıldandım.
"Sadece bana bak."
Yutkunduğunu gördüğüm sırada şaşkın bakışları çoktan dağılmış, yerine gözleri kısılmıştı. Birkaç saniye öylece yüzümün her noktasında gezdirdi gözlerini. Eğer biraz daha cevap vermezse yaptığım şey yüzünden utançtan öleceğimi biliyordum, duvara bakma bana bak gibi bir cümle kurmam bile saçmaydı. Saniyeler dakikaya çevrildiği hâlde cevap vermediğinde kanın yanaklarıma pompalanmaya başladığını hissettim.
Aferin Seungmin, rezilsin.
Böyle utanç verici bir hareket yaptığım için kendime sinirlenmiştim, çatılan kaşlarımla ona sırtımı dönmek için bir hamle yaptığımda kolumu kavrayan eliyle beni engelledi.
"Arkanı dönersen nasıl sana bakacağım?"
Kurduğu cümle duraksamamı sağladığında sertçe yutkundum. Sessiz kaldığını düşündüğüm süre zarfı boyunca beni izliyordu, tıpkı benim ondan istediğim gibi.
"Sen cevap vermeyince ben," Ne diyeceğimi bilemiyordum, az önce saçmalamış gibi hissediyordum. "benim aptallığım."
Chan sonunda gülümsediğinde bu telaşımı bir nebze olsun geçirdi. "Bu odadaki en güzel şey senken başka şeylere bakmak asıl aptallık, haklıydın."
Nefes, nefes nasıl alınıyordu?
Far görmüş tavşan gibi öylece bakakaldım, onunsa eli önce yanağıma ardından saçlarıma tırmanmıştı. Kemikli, uzun parmakları saçlarımı masaj yapar gibi okşuyordu ve bu bile beni rahatlatmamıştı. Kalbim, kriz geçirmeme sebep olacak kadar hızlı atıyordu.
Tamam, bugün güzel olmak icin ekstra çaba sarf eden bendim. Belki de ondan bu sözleri duymak için uğraşan da bendim ancak duymak istemek ve duymak çok farklıydı. Bana güzel olduğumu söyleyen Chan, çok farklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
edit | hyunlix ✓
FanfictionFelix ve Hyunjin aynı gruptaki iki idoldü ve hayranlar ikisini yakıştırmalarına rağmen sevgili değillerdi, sadece arkadaşlardı. Ta ki Felix ikisinin bir editinde Hyunjin'in ona olan bakışlarını fark edinceye kadar. ✓minsung, chanmin, jeongbin ✓texti...