2.8

9K 942 1.5K
                                    

"Tamam Hyunjin, sıra sende."

Changbin Hyung' un seslenmesiyle oturduğum yerden kalktım ve kayıt odasının çıkışına doğru ilerlemeye başladım, ben çıkarken Hyunjin girdiği için yanımdan geçmişti. Geçmeden önce göz göze geldiğimizde ikimiz de gülümsedik. Ben kendi partımı kaydetmiş, beklemek için koltuklara ilerliyordum o ise şimdi başlayacaktı.

Koltuğa oturduğumda başımı arkaya yasladım ve gözlerimi kapatarak biraz dinlenmeye çalıştım. Hyunjin' le terasta yaşadığımız garip andan sonra o kadar yoğun bir hafta geçirmiştik ki bir haftadır neredeyse hiç konuşamamıştık bile. İki gün önce programda ilk defa küçük bir boşluğumuz olduğunda benimle konuşmak istediğini söyleyen bir mesaj atmıştı ama benim psikolog randevum vardı. Yorgun olduğumu söyleyerek onu reddetmem o akşamdan sonra utanıp kaçtığımı düşündürebilirdi ona ama aksine bunu onun için yapıyordum.

O gece ki hassaslığım ya da ona sarılmam içinse asla pişman olmamıştım aksine bir daha sarılmak istiyordum ama ona bile vakit yoktu. Nefes alacak vaktimiz yoktu, şaka gibiydi ama. Tek boşluğum psikoloğa gitse de birine her şeyi çekinmeden anlatabilmek bana iyi gelmişti. Şu an herhangi bir etkisi olup olmadığını hissetmesem de gitmeye devam edecektim. 

Kayıt odasının açılma sesini duysam da gözlerimi açmadım ve öylece beklemeye devam ettim. Yorgunluktan ölecek gibiydim, dün geceye kadar pratik odasındaydık ve şimdi de sabahın köründe ses kaydına gelmiştik, doğru düzgün uykumu bile alamamıştım. Uyumayı planladığım sırada koltukta yanıma çöken ağırlık ve burnuma dolan kokusuyla o olduğunu anladım ve bu tüm uykumu bir anda kaçırdı.

"Uyuyor musun?"

Sessizce fısıldayarak kurduğu cümleyle gözlerimi hafifçe araladım ve başımı yasladığım yerden kaldırarak ona döndüm. Bugün sadece Jeongin, Hyunjin ve benim ses kaydımız alınacağından diğerleri burada değildi. Changbin' se bizi takip etmek ve yardımcı olmak için buradaydı. Jeongin' in sırası olduğu için sadece ikimiz olduğunu fark ettim odada. Tabii Changbin ve vokal hocaları da vardı ancak onlar kulaklıkla Jeongin' i dinlemekle meşguldü.

"Uyuyamadım." diye mırıldandım.

Sarı saçlarımı elleriyle hafifçe karıştırdı. "Çok yorulmuşsun." Dudaklarımı birbirine bastırırken bakışlarımı kaçırdım. Bunu fark etmiş gibi güldüğünde tekrar ona döndüm. "Üzülme, birkaç gün sonra üç günlük bir tatilimiz var. Eve gidip dinleneceğiz."

Hatırlattığı şey gerilmeme sebep olduğunda o bunu fark etmemişti. Ailem hâlâ yurt dışından dönmemişti ve ben, o evde tek başıma durabileceğimi sanmıyordum. O videoyu çektiği iddia edilen gazeteci beni korkutmuştu, haberi zorla sildirildiği için fake bir hesaptan yorumlarıma kadar nefretini sıçratmıştı. Evimin adresini benden nefret eden biri bilirken orada tek başıma kalabilmem imkansızdı.

"Gidecek misin eve?"

Sorumla kaşları çatıldı. "Neden gitmeyeyim ki?"

Omuz silktim. "Üç gün kısa bir süre ya, ben belki gitmem." Normalleştirmeye çalışıyordum eve gitmeyeceğimi ki altında bir şey aramasın.

"Felix, sen dört gün için bavul hazırlayan bir insansın. Üç günle pek bir farkı yok." Şaşırarak dediği şeyler doğruydu, bir gün bile olsa evimde kalmak beni rahatlatırdı. Tabii bu evimin manyaklar tarafından izlendiğini bilmediğimde olan bir şeydi.

Önemsiz bir şeymiş gibi omuz silktim tekrardan. "Çok yorgunum, bir de bavul hazırla, boşalt, evin yolunu çek... Sadece uyumak istiyorum, hem herkes gidince yurt da bana kalıyor."

Yorgunluktan bahsetmemle inanmış gibiydi. Genişçe gülümsedi. "Haklısın aslında, belki ben de burada kalırım."

Gözlerim istemsizce kocaman olurken yutkundum, yurtta sadece ikimiz mi olacaktık? İtiraz etmek için ağzımı açtığım sırada Jeongin' in kayıt odasından çıkmasıyla geri kapattım.

edit | hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin