Öncelikle selamlar,başlama tarihlerini alabilirsem sevinirim.
Bu 2. ficim ve profesyonel bir şekilde yazamıyorum,mazur görün.
Okuduğunuz bölümleri olabildiğince oylamanızı,ve takip etmiyorsanız beni takip etmenizi rica ediyorum.
Eşinize😋dostunuza bu fici paylaşırsanız çok sevinirim.
İnstagram:mltlzy.s takip ederseniz sevinirim.
Hadi başlayalım!
Bu arada bu hikayenin şarkısı
Rihanna-Diamonds
Ve
Still with you.Lütfen her bölüme başlamadan önce açın arkaya bu şarkıyı.Özellikle ilerleyen bölümlerde daha iyi anlayacaksınız şarkının ve hikayenin hissettirdiklerinin aynı olduğunu.
Teşekkürler okuduğunuz için.
(yazar)
"Ya hyung,ben çok heyecanlıyım!"
Namjoon karşısındaki gencin tatlı çocuksu heycanını görünce gülümsemeden edemedi.Öylesine saf,öylesine berrak bir meraktı ki bu bir an önce saatin gelmesini bekliyordu.
"Jeongguk,saati gelince zaten gideceğiz.Evet biliyorum heyecanlısın ve bu çok normal sadece..." nefes aldı ve devam etti."Biraz sakin ol,hm?"
Jeongguk abisine hak verip heyecanla dudaklarını kemirmeye devam ediyordu.Bir upuzun kuyruğa,bir de elindeki imzalanacak olan şiir kitabına bakıyordu.Kitabı ilk günkü gibi saklıyordu.Okurken hep gözyaşlarına boğulmuştu.Hiç güzel sonla biten bir şiir yoktu kapkalın şiir kitabında.Her bir şiir öylesine anlamlı,öylesine güzeldi ki...Ama bir o kadar da derindi.Şiirlerin karmaşıklığının içinden asıl anlamı çıkartamıyordu.Belki de bir anlamı yoktu, ya da öylesine derindi ki şairin zihnindeki düşünceler,sıradan bir insan bu binlerce kelimenin altında yatan manaları açıklığa kavuşturamazdı.Normal bir şiir kitabı değildi bu,tamamiyle kalıplardan arınmış özgün bir kitaptı.Jeongguk yıllardır şiir aşığıydı,onlarca hatta yüzlerce kitabı vardı lâkin hiçbiri elinde tuttuğu kalın kırmızı kitap gibi değildi.Hiçbir kitaptan böylesine etkilenmemişti.Bu kitaptaki şiirler ne bir klasik doğa sevgisini,ne de klasik bir aşkı.Evet,aşk vardı ama ne aşkı olduğu muammaydı.İçinde hiçbir aşka dair kelime geçmezken Jeongguk,kalbiyle hissediyordu kitaptaki anlamları.Hiçbir sayfasını katlamaya dahi kıyamıyordu.
Şu zamana kadar birçok arkadaşı gelmişti evine.Hepsi koca kitaplıkta duran binlerce kitaba tek tek göz gezdirmişti.Jeongguk kitaplara öylesine aşıktı ki odasında neredeyse kitap dışında bir şey yoktu.Hepsi kalın kalındı ve saçılmıştı etrafa.Hiçbiri yırtık değildi ama hepsi raflarda birbirinin üzerine düşmüştü,bir tanesi dışında.O hariç kitap ise en üst rafta dimdik durarak karşıya bakıyordu adeta hayata meydan okuyor gibi.Hiçbir kitaba böylesine bağlanmamıştı Jeongguk.
Gelen arkadaşlarından bazıları sayfaları karıştırıp birkaç cümle okuyup hiçbir anlam veremezken,bazıları ise hiçbir şey anlamayıp sadece okuduktan sonra dahi sebebini bilmeden gözyaşlarını tutsak ettiği yerden bırakıveriyordu.Fakat o ağlayanlar ile Jeongguk'un arasında fark vardı,hem de büyük fark vardı.
Jeongguk hissediyordu,Jeongguk düşünüyordu,Jeongguk bağlanıyordu.Gelen kimse şiiri okuyup derince düşünmemişti,altındaki manaları çıkarmaya çalışmamıştı.Yalnızca duygulara boğulmuşlardı.
Jeongguk abisinin kendisini dürtmesiyle beraber şairin kendisine kirpiklerinin arasından kalbine işlercesine baktığını gördüğü gibi sertçe yutkunmuştu.Öylesine uzun süredir bekliyordu ki bu anı,ter damlacıkları ele geçirmişti şimdiden bedenini.Saçları alnına yapışırken abisinin kulağına eğilip fısıldadığını işitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Rose///Taekook
FanfictionGüller,meğer ne çok anlam taşıyormuş. Taehyung'un minik bebeği beyaz olmak için savaşırken üstüne sıçrayan kanlar,olmayan bedeninde kırmızının hüküm sürmesini sağladı. Kth:Sen tutmadın sözünü meleğim,çok bencilsin.Ama ben tutacağım.