Dostlarım öncelikle bölümü oylamayı ve etmiyorsanız hem instagram hem buradan takip ederseniz sevinirim.
İnsta:mltlzy.s
Les go!
(v)
"Hadi,dışarı çıkalım Tae!"
Jimin saatlerdir yanıbaşımda mızıldanıyor,beni ev yaşamımdan kurtarmak için çabalıyordu.
Ah Jimin demişken,hemen anlatayım.
Tam ismi Park Jimin,can yoldaşım diyebilirim.Her anımda,her dakikamda yanımda olan biricik ve tek dostum.Ailemin yokluğunu hissettirmeyen tek kişi.Küçük yaşta ailemi kaybetmiştim,ne klişe ama!O zamanlar şiir yazmıyordum,ailemin ölümüyle başladı tutkum.Şiir yazmayı sevmiyordum,şiir yazmaya bağımlıydım.Yazmadığım zamanlar tam değilmiş gibi hissediyordum,şiir benim yarım değildi,tamamımdı.Beni şiire teşvik eden kişiydi Jimin.Hayatımdaki en ve tek güzellikti Jimin.O olmasaydı bir hayatım dahi olmayabilirdi.Aynı yaştaydık,ama yaşanmışlıklarımız kesinlikle farklıydı.
Dışarıdan bakan birisi muhtemelen benim berbat,onun ise mükemmel bir hayat yaşadığını söylerdi.Keşke öyle olsaydı.Keşke hayat onun yüzünü güldürebilseydi.Ama her şey her zaman istediğiniz gibi gitmez kuralı bizim için geçerli değildi,hiçbir şey istediğimiz gibi gitmiyordu bizim.
Birbirimizden başka kimsemiz yoktu.
Jimin,ikimizin ortak noktası ailelerimizin olmayışıydı.Ama farklı olan tek şey,ben ailemi hiç tanımamıştım.O ise tanımıştı ama keşke diyorum,keşke hiç tanımasaydı.
Yalnızca yedi yaşındaydı.Çok küçük değil miydi?
Bunları yaşamayı hak etmiş miydi?Etmemişti.Yaşamış mıydı?Yaşamıştı.
İşte,bu da hiçbir şeyin yolunda gitmediğinin kanıtı değil midir?
Tek gözünü kaybettiğinde yalnızca yedi yaşındaydı.O iğrenç eller bedeninde gezinirken yalnızca yedi yaşındaydı.Her gece yatağında tek başına ağlarken yedi yaşındaydı.Kendini korumak için yastığının altında bıçak taşıdığında yedi yaşındaydı.Annesinin yemeğine deterjan katıp onu zehirlediğinde yedi yaşındaydı.Geceleri morartılmamış yeri kalmadığında yedi yaşındaydı.
Sizce de çok küçük değil miydi?
Hayat hiç adil değildi,olmayacaktı.
Peki nasıl hala gülüyordu,neden hala mutlu gibi gözüküyordu ki?
Çünkü zorundaydı.
Eğer ki mutsuz olsaydı yaşamaya mecali kalmayacaktı.Gülmek zorundaydı yoksa dayanamazdı.
Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde Jimin'in naif sesiyle tekrardan döndüm gerçekliğe."Ya TaeTae,hadi gidelim işte ev kuşu oldun iyice!"
Tatlı ricalarını elbette kıramayacaktım."Tamam,gidelim."
Bir çocuk edasıyla ellerini birbirine çırpıp mutlulukla giyinmeye koştu.Ben ise onun bu hallerine gülümsemeden edemeyip kahvaltılıkları toplamaya başlamıştım,zaten uzun sürmezdi giyinmem.
°
Birkaç saattir eğlence parkındayız.Jimin şişme havuzda zıplayıp çocukların arasında onlarla oyunlar oynuyordu.Ben ise kenarda bankta durmayı tercih etmiştim.Arada bir sol gözündeki bandanasını düzeltmem için yanıma geliyor,düzelttirince de geri parka dönüyordu.Bandananın düşmesini istemiyordu,düşünüyordu ki insanlar tek gözünün kör olduğunu görürse kendinden tiksinirdi ve bu da hayatta en istemediği şeylerin başında geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Rose///Taekook
FanfictionGüller,meğer ne çok anlam taşıyormuş. Taehyung'un minik bebeği beyaz olmak için savaşırken üstüne sıçrayan kanlar,olmayan bedeninde kırmızının hüküm sürmesini sağladı. Kth:Sen tutmadın sözünü meleğim,çok bencilsin.Ama ben tutacağım.