(jk)
"Mmh"
"Nam-mmh"
Gelen seslerle beraber ağacın arkasındaki bedenleri gördüğümüzde önce ben,ardımdan ise sevgilim birer çığlık koparıvermiştik ve gördüğümüz mide bulandırıcı manzara karşısında hemen gözlerimizi kapamış,sırtımızı dönmüştük.Ani çığlıklarımızla beraber öpüşen Nammin çifti-abim ve şey için bulduğum ship ismi-birbirlerine bakarak şoklar içerisinde bize dikmişti gözlerini.Bir birbirlerine,bir de bize bakıyorlardı far görmüş tavşan gibi.Fakat bu durumda dahie eylemlerinden vazgeçmiyorlardı.Namjoon hyung hala Jimin'i ağaca yaslamış bacaklarından kavrayarak kucağına almış biçimde duruyordu.Jimin ise kollarını abimin boynuna dolamış,öylece bizi izliyordu.
"Hassiktir ama ya!" Taehyung aniden yüksek sesle bağırınca herkes kendine gelmiş,abim en nihayetinde Jimin'i bırakabilmişti kolları arasından."Ciddi olamazsın Jimin!"
Jimin başını önüne eğmiş,utançtan kıpkırmızı kesilen suratını gizlemeye çalışıyordu.Utancı yalnızca bizim gördüğümüz manzaradan değil,Namjoon'dan da kaynaklıydı şüphesiz.Eh tabii,beni de birisi böylesine şehvetle öpseydi ben de kızarırdım,ki kızarıyorum da.Taehyung da ondan halliceydi ya zaten!Sadece,daha iyisi eminim.
Tanrı'm,ne diyorum ben!?
Gördüğüm travmatik manzara karşısında düşündüğüm şeye bak!
"Hyung?Jimin?Ne oluyor lan?!"
Abim birkaç saniyeliğine ortamın farkında olmadan unutup,yanında iyice büzüşen Jimin'e bir bakış atmıştı arsızca sırıtarak.Jimin ise tepki vermemek için kendini olabildiğince zorluyordu,çok belliydi!
"Ya,işte aniden gelişti her şey!Biz de anlayamadık.Normalce yürüyorduk,bir anda kendimizi çimlerde bulduk.İşte biraz sohbet,muhabbet derken...Kendimi ağaçta buldum.Anın büyüsü diyelim..."
Taehyung hayretler içerisinde Jimin'i dinliyordu tek kaşı havada."Sikeyim,neyin anı neyin büyüsü?!Lan yemek festivalindeyiz yemek,farkında mısınız?Ne kadar şehvet uyandırıcı olabilir bir festival?Hele ki bu bir yemek festivaliyse?"
Ah,pekala...Aslına bakarsan çok şehvet uyandırıcı olabilir...
Demin yaşananları hatırlaması ve öyle konuşması adına boğazımı temizlemiş,öksürmüştüm havaya bakınırken.Taehyung ise tam ağzını açmış söylenecekken aklına getirmiş olmalı ki tekrardan kapamıştı dudaklarını."Neyse,olur böyle şeyler.Çok da abartmamak lazım,değil mi Namjoon?"
Abim,Taehyung'un ani ruh değişimiyle beraber garipseyerek ona baktığında yalnızca kafasını aşağı yukarı sallamakla yetinmişti.Ardından gözleri bana döndüğünde birkaç saniye incelemiş,ardından ise şaşkınlıkla açıp yüksek sesle endişeli bir hâlle konuştu."Gguk,dudağına ne oldu?!" hızlıca yanıma yaklaşıp bir parmağını çeneme,diğerini ise dudağıma okşayacak biçimde koyduğunda yakından incelşyordu dudağımın halini.Muhtemelen kanamış gibi gözüküyordu,hatta kanamış bile olabilirdi.
Doğruyu söylemek gerekirse ben bir dudak olsam,o hırçın ve sert fakat şehvetten de eksik olmayan ısırıklara karşı dayanamayıp elbette kanardım.
"N-ne olmuş hyung?" tedirginlikle sorduğum soruyla beraber birkaç saniye duraksamış,ardından ise fısıldamakla mırıldanmak arasında belli belirsiz cevabını vermişti."Şişmiş,morarmış ve kızarmış..." birkaç saniye daha inceledikten sonra aniden gözlerini dudaklarımdan yukarıya,gözlerime tırmandırıp keskin ve bir o kadar şaşkın bir bakış atmış,ardından ise dudakları istemsizce aralanmıştı.Çenemden çektiği elleriyle beraber birkaç adım geriye,tekrar Jimin'in yanında yerini aldığında hala aralıktı dudakları.Sanki kaslarının yönetimi onun elinde değilmiş gibiydi."Hyung..?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Rose///Taekook
FanfictionGüller,meğer ne çok anlam taşıyormuş. Taehyung'un minik bebeği beyaz olmak için savaşırken üstüne sıçrayan kanlar,olmayan bedeninde kırmızının hüküm sürmesini sağladı. Kth:Sen tutmadın sözünü meleğim,çok bencilsin.Ama ben tutacağım.