(jk)
Gözlerimi uyku mahmurluğuyla araladığımda karşımda telefonun kamerasını gördüğümde beklemediğim için ani bir irkilme yaşadım.Yüzümün ta dibinde bir kamera,kamera ardında ise gülümseyerek telefon ekranındaki bana bakan bir Taehyung.Beni çekiyordu.
Sanki ileride olmayacağımı bilip anı kalsın dermişçesine.
"Taehyung?"
"Hm?" telefon kamerasını yüzümden biraz daha uzaklaştırdığında gözlerimi ovçaladım.Sabah sabah kamera yüzünüzdeyken uyanmak cidden biraz tuhaf oluyor...
"Beni mi çekiyorsun?"
Cevap vermeden telefonun ön kamerasını açtı ve kaldığı yerden devam etti videosuna.
"Evet,hem seni hem bizi."
Bizi...
Biz olmuştuk cidden.Biz vardık artık.
Ama sevincimi bile yaşayamıyordum sonrasında pişmanlığını yaşamamak için.
"Ah,pekâlâ." kameraya el salladığım sırada Taehyung üzerime eğilmiş,dudaklarıma beklenmedik bir anda buse kondurmuştu.Ben yaşanan gelişmeyle beraber birkaç saniye donakalmış,ardından ise bana bakan Taehyung'un gözlerine kilitlenivermiştim yüzümde oluşan istemdışı muhtemel şapşalca gülümsemeyle.
"Evet,bugün yeni hayatımın ilk günü ve ben sevgilimle uyandım.Bundan sonraki yaşanacak her gün gibi."
Hayır Taehyung,bundan sonra yaşanacak her gün böyle geçmeyecek sevgilim.Özür dilerim.
Bir şey diyemeden yalnızca kameraya bakarak gülümsüyordum,elimden bir şey gelmiyordu.
"Neden kaydediyorsun ki sevgilim?"
"Seninle olduğum her an tekrar tekrar hatırlanmaya değer sevgilim ve ben bir tanesini bile unutmak istemiyorum."
Dediği şeye alışılmadık olduğum için biraz şaşırmıştım.Çok,çok ince birisiydi gövdesiyle ters orantılı biçimde."Seni yemek istiyorum."
"Dükkan senin." birbirimize gülümsemiş,ardından ise kamerayı kapatmıştık kısa bir veda konuşmasıyla."Hadi bakalım,git bir kendine gel.Malum,böyle uyandırılmak hoş olmasa gerek."
"Evet,tahmin bile edemezsin." imalı ve alaycı bakışlarla beraber lavaboya geçmiş,yüzümü buz gibi suyla beraber ayıltmıştım.Kapı kolunu tuttuğum an midemde hissettiğim önceden de başıma milyonlarca kez gelen iğrenç hissiyatı hissetmiştim.
Tanrı'm,şimdi değil!
Kapı kolunu bırakmamla beraber direkt kendimi tuvaletin başına eğilmiş biçimde buldum.Bir elim yine önceki seferler gibi lavaboda,diğeri ise yerden güç alıyordu.
Kusuyordum,yine.
Kusmaktan gücüm dahi kalmamıştı.Bazenleri kalemi tutarken bile ellerim titriyordu.
Fakat bu,ileri bir seviyeydi.
Klozette gördüğüm kırmızılık normalde oluşmuyordu hiç.
Kan.
Boğazımdan et parçaları kopmuş,klozetin içine kanla beraber akmıştı.Dehşete düşüp bir çığlık kopardığımda duyduğum sesle beraber yaptığım şeyin salaklığının farkına varıp ellerimle ağzımı kapatmıştım."Jeongguk!?Ne oldu?!"
Sesim Taehyung'a kadar ulaşmıştı anlaşılan.Kapıma kadar bir saniyede gelmişti."Bi-bir şey yok iyiyim!" derman kalmayan ses tellerimle beraber tekrar başımı klozete gömmüştüm fakat duyduğum sesle beraber sıçramıştım yerimden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Rose///Taekook
FanfictionGüller,meğer ne çok anlam taşıyormuş. Taehyung'un minik bebeği beyaz olmak için savaşırken üstüne sıçrayan kanlar,olmayan bedeninde kırmızının hüküm sürmesini sağladı. Kth:Sen tutmadın sözünü meleğim,çok bencilsin.Ama ben tutacağım.