(Jk)
Gözlerimi açtığımda tanıdık gelen tipik hastane kokusu ve kolumda hissettiğim serumla beraber neler yaşandığını kavramaya çalışıyordum.Sevgilim neredeydi?Peki ya abim?
Yatakta doğrulmaya çalışırken yıllardır duymadığım ve bu yüzden git gide her gün kötüleştiğim sinir bozucu cihaz sesleri kulaklarımı delip geçiyorlardı.Kimse yoktu,öylesine ıssızdı ki oda,benliğimle yarışır biçimde ıssızdı.Pek farkımız yoktu sanırım bu aptal odayla,hah?
Gözlerim hala bulanık görürken nedensizce tek amacım sevgilimi görebilmekti.Onu kendi umutsuzluğumdan kurtarmak isterken bile yanımda olsun istiyordum.
İşte ben;çelişkilerin,zıtlıkların adamı Jeon Jeongguk.
Acı çekiyordum her yaşadığım dakika,kendi içimde,minik dünyamda.Kimseyi de almak istemiyordum dünyama.Kimse çekmesin acı benim yüzümden.
Çıkaramadığım sesimle sevgilimin adını bir kez daha duymak istedim dudaklarımda.Belki de son kez duyacaktım.Artık sevgilim demek bile yanlış geliyordu,sanki benim olamayacakmış gibi.
"Taehyung..."
Sevgilim kapıyı en sert haliyle açtığında ruhuyla beni duyduğunu hissetmiştim.
Ruhumuz birdi bizim.Bedenlerimiz olamasa bile onlar birdi.Iki beden tek kalptik biz.
"Beyaz gülüm..." Taehyung kollarını açmış,boynuma atılırken ilk defa ağladığını görüyordum.Gözyaşları sanki yılların,asırların birikimiydi.Deliler gibi ağlıyordu,bedenimi içine katarcasına sıkıyordu."Gitme benden,yalvarırım.Çok korktum beni sensiz bırakacaksın diye yemin ederim öylesine korktum ki!" Hıçkırarak ağlıyordu kelimeleri dudakları arasından salmakta zorlanırken.Çok korkmuş biricik sevgilim...
Abim içeriye çat kapı daldığında o da ağlıyordu.Koşarak yanıma gelmişti sarılarak.Jimin ise gözyaşlarını saklamaya çalışıyordu bize gururlu bir anne gibi bakarken.Şefkatle,merhametle bakıyordu gözleri."Aptal velet!Ne kadar korktum haberin var mı?!" Abim ağlarken bile kızabiliyordu bana.Ağlamak istemiyordum,hayır.
Zaten ruhum bu denli güçten yoksunken bir de fiziksel olarak güçsüz olmak istemiyordum.
Başlarını kaldırıp ıslak kirpikleriyle bana baktıklarında tutamamıştım yaşları.Gözlerinde sevgi,aşk,şefkat,merhamet,dostluk,birliktelik,hasret vardı.Nasıl ağlamayayım ki?Beni çok seviyorlardı.Kahretsin!
Abim burnunu sildiğinde bir bana,bir sevgilime baktı ve ıslanmış yüzüyle bana bakarak konuştu."Ben,ben sizi yalnız bırakayım..."
Abim odadan yavaş adımlarla çıkarken Jimin sırtını patpatlamış,avuçlarını öperek odadan çıkarmıştı kendisiyle abimi.
"Sevgilim."
"Söyle birtanem."
"Seni çok seviyorum,biliyorsun değil mi?"
"Sevmek ne demek ki bebeğim?Şu renksiz ve saçmalıktan ibaret olan hayatıma elindeki binbir çeşit boyalarla girdin ve anlam kattın." Alnıma,burnuma,yanaklarıma ve en son ve en uzun olarak da gözlerime yaslayarak öptü beni."Bu gözlerin yalnızca sevinçten ağlasın bebeğim.Söz verir misin bana?"
Verir miydim değil,verebilir miydim?
"Taehyung sevme beni,söz verirsem tutamam."
"Ne demek sevmeyeyim seni?Nasıl mümkün olabilir ki bu?Aklıma geldikçe bile..."
"Bulursun bir yolunu,sevme beni lütfen." gözyaşlarım dur durak bilmezken o ise kendi gözyaşlarını umursamadan benimkileri siliyordu elleriyle."Seni hep seveceğim Jeongguk,her daim.Ben söz veriyorum sana.Beyaz gülümü her daim seveceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloody Rose///Taekook
FanfictionGüller,meğer ne çok anlam taşıyormuş. Taehyung'un minik bebeği beyaz olmak için savaşırken üstüne sıçrayan kanlar,olmayan bedeninde kırmızının hüküm sürmesini sağladı. Kth:Sen tutmadın sözünü meleğim,çok bencilsin.Ama ben tutacağım.