Melis'in Anlatımı İle
Kaçmıştım ondan. Bu durum ne kadar doğruydu hiç bilmiyordum. Arkadaşız ama arkadaştan öte gibiyiz. Artık bu olmayan ilişkimize anlam veremiyorum. Ben... ben yine ona kapılmaktan korkuyorum. Yine herşeyin bozulmasından korkuyorum. Gecen sene neler olduğunu, neden Yelizle olduğunu sormak istiyorum. Ama öğreneceğim şeylerden de korkuyorum. Aklımdan binbir türlü şey geçiyor. Ama ben Çağrı'nın onu seçmesine, onu sevmesine ihtimal veremiyordum bir türlü.
Şimdiyse odamda dolabın karşısına geçmiş akşam için ne giyeceğime karar vermeye çalışıyordum. Evet çalışıyordum çünkü bir türlü karar veremiyordum.
Kapım çalındığında gel dememi beklemeden içeri dalmıştı kapıyı çalan kişi. Selin ve Tuğçe. Neden şaşırmadım acaba. Onlara bakmaya devam ederek konuşmaya başladım.
Melis: Niye geldiğinizi söylicek misiniz artık?
Birbirleriyle kısa bir bakışmadan sonra sonunda varlığımı hatırlayıp Tuğçe konuşmaya başlamıştı.
Tuğçe: Seni hazırlamaya geldik.
Melis: "şaşırarak" Hazırlamak mı? Neden?
Selin: E akşam dışarı çıkıcaksınız ya. O yüzden de biz seni hazırlicaz.
Melis: "gözlerini kısıp kızlara bakarak" Siz nerden biliyorsunuz?
Tuğçe: "Selin'e bakarak" Selin sen makyajını yaparsın bende elbise ve ayakkabılarını seçicem.
Selin: Okey. Hadi başlayalım o zaman.
Melis: Hey! Size bir soru sordum.
Beni duymazlıktan gelip işe koyulmuşlardı bile. Ah Tanrım, çok güzel! Niye kimse beni ciddiye almıyor yaaa. Ama ben bilirim onlara ne yapacağımı.
...
Uzun uğraşlar sonucu hazirlanabilmistim. Bir türlü karar veremedikleri için baya uzun sürmüştü hazırlanmam.
Dizlerimin üstünde beyaz şık ve hoş duran bir elbise ve altına da veya topuklu ayakkabı seçmişti Tuğçe benim için. Selin ise sade bir makyaj yapıp dalgalı olan saçlarımı düzleştirmişti. Bana düz saçın ne kadar çok yakıştığını söylese de ben herzaman oyumu dalgalıdan yana kullanıcaktım.
Odamdaki boy aynasının karşısına geçip kendime bakmıştım. Gerçekten çok güzel görünüyordum. Şaşkınlık içerisinde kızlara dönüp konuşmaya başladım.
Melis: Kızlar... Bu ben miyim?
Verdiğim tepkiden dolayı kahkaha atmaya başlamışlardı.
Selin: Tabi ki sensin Melis. Başka kim olabilir?
Melis: Oğlum ben bu kadar güzel miydim?
Evet, ciddi ciddi bunu sormuştum. Çünkü kendimi asla güzel görmezdim ve güzel olduğumu söyleyen kişilere de inkar ederdim.
Selin: Melis gene başlama! Hep güzelsin niye inkar ediyorsun ki!?
Evet hep inkar ederdim bunu çünkü ben güzellik ya da yakışıklılık kavramını gerçekten içten hisseden birisiyle daha önce karşılaşmamıştım. Herkes kendi menfaatleri için birbirlerini kandırmak için söylüyordu bunu. Gerçekten sevdiği veya aşık olduğu için değil, sevgili olmak için. Millete 'bakın benim bir sevglim var' diye göstermeye çalışıyorlar. Bu yüzden bu kavramlara artık inanamıyordum. Etrafimda bu denli insanlar oldu çoğunlukla. Beni gerçekten tam anlamıyla seven olmadı sanırım.
Ama ona baktıkça... bilmiyorum, farklı işte. Bakışları, gülümsemesi, konuşması, hareketleri, tavırları... Benim yanımdayken çok farklı. Diğerleriyle veya başkalarıyla normal bir şekilde konuşuyor ama bana hep farklı; ilgili, sevgi dolu ve aşık.
Tuğçe: Hazirsan artık aşağı inelim. Çocuklar aşağıda bizi bekliyorlar.
Melis: Çocuklar mı?
Selin: Evet. Siz çıktığınızda bizde çıkıcaz. Gezmeye götürüceklermiş bizi.
Melis: Anladım. E hadi inelim o zaman.
Diyerek odadan çıkmıştım. Tam salona doğru adım atıyordum ki Selin kolumdan tutup durdurmuştu.
Melis: Noldu?
Selin: Önden ben ve Tuğçe gidicez sen arkadan gel.
Beni hazırlamaları bittikten sonra da onlarda hazırlanmıştı.
Melis: Kızım o ne yaa! Asolist gibi en son çıkmak ne.
Tuğçe: İtiraz etme Melis. Birakta Çağrı Bey'in biraz nutku tutulsun.
Göz devirmiştim. Beni pek önemsemeyip önden gittiklerinde bende oflayıp arkalarından gitmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karmakarışık Hayat
Roman d'amourNe zaman birşeyden vazgeçseniz vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir. 💔💔💔 Aşk; görmekten çok özlemeyi sever, dokunmaktan çok düşlemeyi ve aşk öyle haindir ki; nerde imkansız varsa gider onu sever.