Çağrı'nın Anlatımı İle
Mutfağı toplamış ve içeri geçmiştik. Salona geldiğimizde gördüğümüz şeyle şoka uğramıştık. Savaş Ozan'ın üstüne çıkmış boğmaya çalışıyordu. Koşarak gidip Ozan'ın üstünden Savaş'ı çekmiştim. İki dakika boş bırakmaya gelmiyor bunları. Gerizekalılar...
Savaş: Çağrı bırak beni, geberticem bunu!!
Çağrı: Abi bir sakin ol! Noldu da dellendin gene!
Ozan: Terbiyesiz bu terbiyesiz. Aile var diyorum burda adam hiç dinlemiyor ki beni! Fırsatçı çünkü.
Savaş: Sanane lan. Sevgilim o benim! İstediğim gibi öperim.
Kızlara dönüp baktığımda göz yaşları içinde gülüyorlardı.
Çağrı: Gülmeyin!
Melis: "gülerek" Ta-tamam.
Çağrı: Melis!!
Melis: Aman iyi be!
Çağrı: Selin sende gel şu sevgilini al yoksa bu defa benim elimde kalacak.
Selin: Tamam tamam geldim.
Savaş'ın yanına geldiğinde sakinleştirmeye çalışıyordu. Sonunda sakinleştiğinde geçip koltuğa oturmuştu. Selin de tam yanına tabiki. Gidip koltuğa oturduğum da Melis'de gelip yanıma oturmuştu. O an öyle bir sarılma isteği gelmişti ki. Ona sarılıp kokusunu içime çeksem, göğsüme yaslansa. Çok güzel olurdu. Artık dayanamadığımı ve de dayanamayacağımı biliyorum. Melis'e yaklaşıp ince beline kolumu dolayarak kendime çekip sarılmıştım sonunda. Şaşırmış olmalı ki hiçbir tepki vermemişti. Kendine geldiğinde diğerleri duymasın diye fısıldayarak konuşmaya başlamıştı.
Melis: Napıyorsun?
Çağrı: Napıyorum.
Melis: Bana sarılıyorsun.
Çağrı: "başını saçlarına gömerek" Bildiğin şeyleri sorma güzelim.
Melis: Çağrı...
Çağrı: Lütfen... İzin ver sarılıp kokunu doya doya içime çekeyim. Çok ihtiyacım var buna.
Hiçbir şey dememişti. Susuyordu. Ne anlama geliyordu bu? Neden susuyordu? Biraz eğilerek yüzüne bakmaya başladım. Gözlerini kapatmış göğsüme daha da yaslanmıştı. Bu hareketi hem kalbimi hızlandırmaya hem de gülümsetmeye yetmişti.
Melis: Çağrı?
Çağrı: Efendim bebeğim.
Melis: "masumca" Kalbin neden bu kadar hızlı atıyor? "endişelenerek" Hasta mısın?
Çağrı: "gülümseyerek" Hayır bebeğim merak etme hasta değilim.
Melis: O zaman kalbin neden çok hızlı atıyor?
Çağrı: "Melis'in yüzüne bakarak" Çünkü sen yanımdasın:)
Melis: "üzülerek" Ne yani bu kötü birşey mi?
Diyerek doğrulmaya çalışmıştı. İzin vermeyerek göğsüme geri yaslayıp daha da sarılmıştım ona.
Çağrı: Hayır bebeğim bu kötü birşey değil. Kalbim seni gördüğü her an böyle atıyor. Çünkü aklımı başımdan alıyorsun. Seni sevdiğim için kalbim hızlanıyor. Ve hep de sadece senin için atıcak.
Melis: "gülümseyerek" Benim için atıyor?
Çağrı: Senin için atıyor Melis'im.
Kafasını göğsüme bastırıyordu. Kafamı eğip naptığına baktığımda kokumu içine çektiğini görmüştüm. Gülümseyerek bende kafamı Melis'in saçlarına gömüp o muhteşem kokusunu içime çekmiştim.
Yazarın Anlatımı İle
İki genç birbirine sarılı bir şekilde kokularını içlerine çekiyorlardı. Onları izleyen iki çiftten habersizce. Onlar için zaman durmuştu. Onlardan başka kimse yoktu. Sadece ikisi... Sadece Melis ve Çağrı vardı. Sadece aşkları vardı. Çağrı'nın bütün hareketleri belli ediyordu Melis'i sevdiğini. Evet, Melis'te biliyordu bunu. Hem biliyor hem de hissediyordu. Ama o geçmişi unutamıyordu. Evet, Çağrı'dan çok hoşlanıyordu. Geçen sene olanlardan dolayı ondan vazgeçmişti. Ama onu tekrar gördüğünde tekrar birşeyler alevlenmişti. Ya Melis Çağrı'yı unutamamıştı ya da Çağrı'ya aşık oluyordu.
Melis duygularından tam olarak henüz emin değildi. Ama bu kez mantığını dinlemek yerine kalbini dinleyip sarılmıştı Çağrı'ya. Ve şuan içini bir huzur kaplamıştı. Hiç olmadığı kadar mutluydu. Hayatında hiç bu kadar huzurlu ve mutlu olmamıştı ki. Arkadaşlarının yanında hep mutluydu, evet ama birşeyler eksikti işte. Melis hiçbir zaman aile sevgisi görmemişti. Ailesi hep işleriyle ilgileniyorlardı. İşkoliklerdi birnevi. Zengin oldukları için Melis hep kolejlerde büyümüştü. Ailesi işleri için yurtdışındaydı. Hoş, kızlarıyla ilgilenmeyen kişilere aile terimi kullanılır mı bilemiyorum. İşte Melis'in tek eksiği de buydu; aile sevgisi. Ama Çağrı yanındayken hissediyordu. Aile sıcaklığını ilk kez bir erkekte hissetmişti. Hemde hoşlandığı erkekten.
Melis'in Anlatımı İle
Hala sarılıyorduk birbirimize. İkimizinde ayrılmaya pek niyeti yoktu. Ayrılmak istemiyorum zaten. Kokusunu doya doya içime çekiyordum şuan. Ve bunu hergün yapabilmeyi isterdim. Kendimi evimdeymişim gibi hissediyorum. Ev dediğin dört duvarla kaplı odalar mı? Hayır. Ev dediğin kendini mutlu hissettiğin yerdir. Ve ben şuan çok mutluyum. Kendim gibi hissediyorum. Evet arkadaşlarımın yanındayken de kendimim. Özgürüm, rahatım... Ama onun yanındayken başka. Uyuyup bir daha hiç uyanmamak istiyorum. Çünkü bunların bir rüya olmasından delicesine korkuyorum. Bu acımasız dünyada benim hiç annem olmadı. Hiç babam olmadı. Sadece isimleri var, kendileri yok. Hiç olmadılar ki. Ama alıştım ben yani canım yanmıyor:| Sadece karşılarına geçip içimde birikenleri söylemek isterdim. Gerçi bunları öğrenmeye değerler miydi orasını bilmiyorum. Neyse ya hepsi geçti sonuçta değil mi... Sonuçta bundan sonra mutlu olucam. Çünkü yanımda Çağrı var...
Melis: "uykulu bir şekilde mırıldanarak" Seni özledim.
Çağrı: "Melis'in dediği şeyi duyup cevap verir" Bende seni özledim:)
Son cümleyi duyduktan sonra gülümseyerek uykuya yenik düştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karmakarışık Hayat
Storie d'amoreNe zaman birşeyden vazgeçseniz vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir. 💔💔💔 Aşk; görmekten çok özlemeyi sever, dokunmaktan çok düşlemeyi ve aşk öyle haindir ki; nerde imkansız varsa gider onu sever.