30.BÖLÜM

33 21 0
                                    

Bir Süre Sonra

Parfümcüden çıkmış ve eve gelmiştim. Umut yoktu. Sanırım yine fotoğraf çekmeye gitmişti. Evet, Umut fotoğrafçıydı. Sadece mesleğini stüdyoda değil dışarda yapıyordu. Fotoğraflar çekip satıyordu ve baya yüklü bir mebla alıyordu. Çektiği şeyleri de fotoğraf diye geçmemek lazım. Gerçekten de Umut bu iş için yaratılmıştı.

Biraz dinlendikten sonra en sevdiğim kelebekli pijamalarımı giymiştim. Gerçekten de kelebekli şeyleri çok seviyordum. Aşağı kata inmiş ve mutfağa geçmiştim. Evet, dediğim gibi pizza yapıcaktım. Eğer yapmazsam Umut'un Çin işkencesi gibi olan triplerinden kurtulamazdım. Düşüncelerimden sıyrılıp pizza yapım işlemine başlamıştım.

...

Pizzayı yapmış ve pişmesi için fırına vermiştim. Zamanını ayarladıktan sonra mutfaktan çıkmış ve salona geçip dinlenmek için kitap okumaya karar vermiştim. 5 yıl önce okuduğum bir kitabı nedense tekrar elime almıştım. Shakespeare'den "Othello" . En son 5 yıl önce okuduğum kitaptı. Kitabın ilk sayfasını açtığımda yıllar öncesinin izi olan o not hala ordaydı. "Sonumuz bu kitap gibi olmicak sevgilim. Ben her zaman yanında olucam. Bunu hiç unutma olur mu? Seni çok seviyorum sevgilim." Unutmadım. Hemde hiçbir zaman. Bana naptığını, nasıl kalbimi elleriyle parçalayıp yok ettiğini asla unutmadım.

5 yıl önce

Selin: Geldik, geldik.

Melis: Sonunda!

Demiş ve kafede dolandırmaya başlamıştım gözlerimi.

Melis: Eee... Çağrı nerde?

Savaş: Seninledir diye düşündük.

Selin: "Melis'e dönerek"  Aradın mı?

Melis: Açmadı.

Savaş: Tamam canım hemen velveleye vermeyin ortalığı, biz oturalım gelir.

Demiş ve oturmuştuk. Ben tek, Selin ve Savaş'ta yan yana oturmuştu. Çağrı geldiğinde oda benim yanıma oturacaktı. Tabi gelirse:/ Sabahtan beri içimde bir huzursuzluk var. Sanki bir şeyler olması gerektiği gibi gitmiyordu.

Saatlerce Çağrı'yı bekliyordum. Bir türlü gelmemişti. Selinle Savaş ne kadar beni rahatlatmaya çalışsa da olmuyordu. Neden hala gelmemişti. Onu bekliyordum. Sadece onu bekliyordum. Üniversite sonucumu onunla öğrenmek istiyordum. Bekledim... Bekledim... Bekledim. Ama Çağrı hiç gelmedi. Tam vazgeçmiştim herşeyden o sırada telefonuma mesaj geldi. Kimden geldiğini görünce direkt ayağa kalktım. Çağrı'dan gelmişti.

Savaş: Kızım noldu!

Selin: Melis noldu! Çağrı mı yazdı?

Melis: "şok olmuş bir şekilde" Bir şey göndermiş.

Selin: Ne göndermiş?

Birkaç saniye onlara bomboş baktıktan sonra atamadığım şaşkınlıkla konuşmaya başladım.

Melis: "gözünden bir damla yaş akarak" Nişan fotoğrafını göndermiş.

Selin & Savaş: Ne!!!

Selin telefonu elimden çekip almış ve ikisi de benim beynime kazınan fotoğrafa bakmaya başlamışlardı. Ağzımdan tek bir cümle çıktı o sırada.

Melis: Bundan haberiniz var mıydı?

Selin: Kızım saçmalama haberimiz olsa niye söylemeyelim?

Karmakarışık HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin