ilk bolumde yazlikta baslayacak demistim ama kucuk bi degisiklik oldu😶🌫️ denizli kumlu gunesli bolumler ya aralari duzelince ya da daha da bozulunca gelir,,,,,, bilemiyorum artik.
yorum yapmayi da unutmuyoruz😡
.
Daimi mekanımız olan barın normalden daha sıcak ve basık havası beni bunaltırken bir elimle kendimi yelliyor, diğer yandan grubun geri kalanı geç kalıp bir de telefonu açmadıkları için söylenen Chaeyoung'u dinliyordum.
"Sonunda!" sanırım yaklaşık altı kere aradığı Jungkook sonunda telefonu açtığında rahatlamış bir nefes verdi, "nerdesiniz siz Jeon? Kimse telefonlarımı açmıyor!" Jungkook'un bıkkın sesi duyuldu, "Ya kızım Lalisa'nın dağ başındaki evine gönderirseniz beni olacağı bu. Yeni yeni çekmeye başlıyor telefon." arkadan Lalisa'nın 'zorla mı getirdik, Jimin alırdı beni, hayvan, öküz' diye söylendiğini duyduğumda da güldüm.
Chaeyoung'un elindeki hoperlörü açık telefona eğildim. "hadi sizin telefonlarınız çekmiyordu, aptal Jimin ve Yoongi niye açmıyor?" Jungkook, biraz sessiz kaldı. "onlar Taehyung'u almaya gitmişlerdi de," Chaeyoung'la bakıştık.
"Ne alaka, kendi arabasıyla niye gelmiyor?" sorduğum sorudan sonra Lisa'nın da Jungkook'a buna benzer bir şeyler sorduğunu duydum. "ya kızım gelince anlatırız işte, yolda karşılaşırız zaten onlarla. Chae sen de bir daha arama beni, bu gruptaki herkese engel atacağım yakında amına koyayım, sana da Lalisa!" bir şey dememize izin vermeden telefonu kapattı.
Chaeyoung Jungkook'dan başlayarak gruptaki bütün erkekleri sırayla öldürme planını anlatırken ben de ona katılıp kendi fikirlerimi sundum, zaten yaklaşık 10-15 dakika sonra kapıdan önce Jungkook hemen ardından da Lalisa girdi. Birbirlerine söylenip duruyorlar ama bir yandan da gülüşüyorlardı.
Locaya yaklaşırken Jungkook suçlu gibi ellerini havaya kaldırdı, "Chaeyoung kraliçem, beni bağışlayın lütfen!" kaldırdığı elleriyle beraber üst vücudunu hafif aşağı eğdi. Chaeyoung güldü, bir şeyler konuştular ve araları tatlıya bağlandı ama kafama asıl takılan soru Taehyung'du, bir de Jungkook'un bunu geçiştirmesi. Bu yüzden onlarla selam vermek dışında pek muhattap olmadım.
"Gerizekali Yoongi'yi tekrar arasın birisi." gergin laflarımla oldukça keyif aldıkları belli olan konuşmalarını bozdum, hepsi aynı anda bana dönüp birkaç saniye garip garip baktılar. "Jen, en fazla yarım saate gelirler diyorum güzelim. Niye kafana taktın bu kadar?" omuz silktim. "Madem buluşacağız dedik vaktinde gelsinler, ben oturup kimseyi bekleyemem. Eğer işleri varsa da saati erteleselerdi."
Jungkook gerildi, evet kesinlikle gerildi. "Beklemeyelim, haklısın. Siz ne isterseniz söyleyin ben alıp geleyim, gevşeriz biraz." son kelimelerini gözlerimin içine bakarak söyledi ve ben o üçünün bir boklar yediğine daha da emin oldum, gerçi o boku yiyen kesinlikle Taehyung'du ve diğer iki salağı da oyununa alet etmişti.
Ben tekila shot isterken kızlar hafif alkollü kokteyllerden sipariş ettiler. Barın dar koridorlarına odaklanmış Jungkook'u beklerken, insanların arasından sıyrılarak arkasındaki Jimin ve Yoongi'yle bize doğru gelen Taehyung'u gördüm.
Deri ceketi, siyah- üzerinde bir grubun sigesinin buldunduğu tişörtü ve yine siyah bir pantolonu vardı üstünde. Yüzünde görünür bir yara yoktu ama ellerinin üzerindeki morlukları farkedebiliyordum, arkasından gelen Jimin ve Yoongi'nin ise vücutlarının görünebilir yerlerinde yaraları yok gibiydi.
Yanımıza ulaştıklarında Jimin bize gülerek selam verip hemen yanıma yerleşti ve yanağıma bir öpücük bıraktı, Yoongi ve Taehyung ondan daha gergin hareketler sergileyerek yan yana, tam karşıma oturdular ve kuru bir merhabayla geçiştirdiler. Onların üzerine de ellerinde tepsiyle Jungkook geldi, karşılaşmış olacaklar ki şaşırmadı hatta onların önünde de birer içki koydu.
Chaeyoung Jungkook'la 'garson gibi göründüğü' gerekçesiyle alay ederken bütün grup ona katılıp gülüştü, ama ben bir yandan shot'larımı atıp bir yandan da gizlice Taehyung'u incelemekten onlara pek katılamıyordum. Ellerindeki yaralar daha net duruyordu ve tam elmacık kemiğinin üstüne hafif bir morluk vardı. Düşündüklerim yanlış değildi, cidden de bir şeyler olmuştu.
Yaklaşık yarım saatimiz benim tek tük katıldığım sohbetlerle geçti. Taehyung'sa kendisine soru sorulmadığı sürece sohbete katılmıyor, elindeki içkiden ara sıra yudum alıp bardağın kenarlarıyla oynuyordu.
Her şey normal ilerlerken Yoongi oturduğu yerde doğrulup okkalı bir küfür savurduktan sonra Taehyung'u dürtüp benim arkamda kalan bir yeri gösterdi. Chae ve Lalis benim gibi gerilip doğrulurken Yoongi ve Jungkook ayağa kalkmaya çalışan Taehyung'un kollarını sıkı sıkıya tutmuşlardı.
"Ne oluyor ya!" Lisa'nın panik içeren sesine karşın yanımdaki Jimin bıkkınlıkla nefes verdi, "Bir şey yok, bir kaç meşrebini siktiğim götümüzden gelmiş." Jimin'den daha önce hiç duymadığım ağırlıkta bir küfür duyunca daha da gerildim, Lisa ve Chae'nin de birbirlerine sokulduklarını görebiliyordum. Hepimiz Taehyung'u tanıyorduk, takıldığı adamları, kavgalı olduğu adamları biliyorduk. Bu kadar gerilmemiz de bundandı, benim üzerimde biraz geçmişim ve O'da etkiliydi tabii.
"Masaya geliyorlar, Taehyung sakin ol amına koyayım kızlar var." Taehyung'un sonuna kadar çatık kaşları benim gergin ve biraz da korkulu suratımla kesiştiğinde ellerini başına çıkarıp parmaklarıyla şakaklarını ovdu. Bu sırada Yoongi'nin bahsettiği çocuklar masamızda daha çok yaklaşmışlardı.
"Vay be, babamız Taehyung'da buradaymış." en öndeki çocuk, ağzındaki kürdanı çiğnerken gevşek gevşek konuştu. Arkasında yaşca kesinlikle bizden küçük üç çocuk duruyordu.
"Jihoon, istediğin oldu arabayı verdik. Siktir ol git yoksa önce seni sonra arkanda adam diye gezdirdiğin üç bebeyi gömerim buraya." Jihoon Taehyung'un sözlerinden sonra gülerek masadakileri incelerken gözleri benimkilerle kesişti, uzun uzun beni ve bedenimi incelerken bizimkiler de bunu farketmiş olacak ki Jimin önümü kapatacak şekilde bana yaklaştı.
"Şu güzelliklere bak, belki bir dahaki bahis araban üzerine değil de bu bebek üzerine olur." bana göz kırptı kırpmasına, ama Taehyung ben daha neler olduğunu bile kavrayamadan küfürler ederken Jihoon'un suratına sert bir yumruk attı. "Seni siker siker çoğaltırım, piç!"
Taehyung'un kavgacı olduğunu biliyordum, sinirli bir yapısı vardı ama kavga ettiğini sadece yaralarından anlayabiliyordum, ya da bazen grup içinde birileriyle tartışıp bağırır çağırırdı ama şuan çok farklıydı. Onu hiç bir yabancıyı öldüresiye döverken görmemiştim, resmen içinden bir canavar çıkmış gibiydi ve müdahale edilmezse şuan yere serdiği adamı öldürebilirdi bile.
Jimin, Yoongi ve Jungkook bir yandan Taehyung'a saldırmaya çalışan üç veletle uğraşıyor bir yandan da bizi bu ortamdan çıkarmaya çalışıyorlardı ama etraftaki bağırışlar ve Taehyung'un küfürleri beni olduğum yere sabitlemişti sanki, korkuyordum ve bunu saklayamıyordum.
Bileğimden tutup sertçe çekildim, sanırım Chaeyoung beni kaldırdı olduğum yerden. Gözlerimi Taehyung'dan ayıramıyor, ondan neden daha da uzak durmam gerektiğini tekrar hatırlıyorum.
Taehyung ona benziyor ve ben sevdiğim birisini tekrar aynı şekilde kaybedemeyecek kadar korkağım.
.
kucukk🤏 bir bilgilendirme olsun, jennie'nin "o" diye bahsettigi kisi eski sevgilisi falan degil, ilerki bolumlerde cokca deginecegiz buna. cok derin bir konu zaten.
yorum yapmayi unutmuyoruzzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shooting stars
Hayran KurguJennie ve Taehyung, yedi kişilik arkadaş grubunun birbirine en uzak iki üyesiydi. düzyazı|texting a taennie fiction by marywacky 190623.