Hayır hayır hayır.
Şu an böyle bir şey yaşanmıyor.
Sen hayal görüyorsun Seungkwan.
Evet kesinlikle öyle.
HAYIR DEĞİL.
Chwe Vernon tam şu an beni öperken hayal görüyormuş gibi hissetmek normaldi. Ama bu hayal değildi.
Çünkü Chwe Vernon beni sevdiğini söylemiş, üstüne de beni öpüyordu.
Bu gerçekten yaşanıyordu!
Onun gözleri kapalı, dudakları dudaklarımın üstündeydi. Nefesini hissedemiyordum. Ben de aynı durumdaydım, nefesimi tutuyordum istemsizce. Tek fark benim gözlerim kocaman açıktı. Kapalı gözlerini görüyordum.
Zar zor kendime geldiğimde hızlıca kendimi geri çektim. Vernon boşluğa düşüyormuş gibi oldu.
Kocaman açılmış gözlerimi hızlı hızlı kırpıyor, az önce tuttuğum nefesimi serbest bırakıp hızlı hızlı nefes alıyor, yanan ve muhtemelen kızarmış olan yanaklarımla ona bakıyordum.
Vernon'un beni öpmesi, onu da geçtim beni sevdiğini söylemesi... Tahmin edebileceğim ya da inanabileceğim bir şey değildi asla.
"Seungkwan."
Onun huzur verecek kadar yumuşak sesiyle kendime geldim. Gözlerine zorda olsa baktım. Sanki gözbebekleri titriyordu.
"Belki bana inanmayacaksın ama yemin ederim doğru. Önceden birbirimizden nefret ediyorduk sana göre. Ama ben senden hiçbir zaman nefret etmedim. Senin bana olan nefretin yüzünden korktum. Hissettiğim şeyi anlamak için bile fazla korkaktım. Lütfen bana inan."
Nasıl sana inanmamı bekliyorsun Vernon? Çok, çok garip geliyor hâlâ...
"Hatta biliyor musun Seungkwan? Senden hoşlanmıyorum. Seni çok seviyorum. Sana aşığım. Her geçen saniye seni daha çok sevdiğimi hissediyorum."
O, gözlerimin içine bakıyordu sıcak bakışları ile. Ama benim, bunu yapmaya cesaretim yoktu.
Çok garip hissediyordum. Vernon'un bana aşık olacağını asla tahmin edemezdim.
Elime dokunduğunda titreyerek ona döndüm. Yavaşça gülümsedi. "İstersen sonra konuşalım Seungkwan. Sen de biraz düşünmüş olursun. Gel içeri geçelim."
Başımı aşağı yukarı salladığımda ayağa kalktı ve bana elini uzattı. Elini tutmamı mı istiyor?
Gerginlikten titreyen sol elimi yavaşça onun avucunun içine koydum. Kıkırdamasını duydum. Ona baktığımda gülümsemesini durdurmaya çalıştı.
"Pardon, itiraf ettikten sonra rahatlama geldi. Garip hissetmeden elini tutmak çok güzel."
Ona dik dik bakıp elimi çektim. Daha çok güldü.
Sana rahatlama gelmiş olabilir ama bana gelmedi. Şimdi çok daha kötü hissediyorum sayende.
Bir centilmen edasıyla kapıyı açtı ve geçmemi bekledi. Ona bir saniyeliğine hızlıca bakıp içeri baktığımda daha fazla güldü. Zaten bir kere gülmesen şaşarım.
Herkes kendi halinde olduğu için kimse bizi ve kızarık yanaklarımı fark etmemişti. Heejin hariç.
Koltuğa oturduğumda Heejin yanıma koştu. "Seungkwan oğluşum neler oluyor? Vernon'un öyle mutluca gülmesi ve senin şoka girmiş halde bulunman şaka mı? Ne oluyor çabuk söyle. Aklım seneryolar üretmeye başladı bile."
Bu kız neden bu kadar zeki? Bazen beni yoruyor her şeyi anlaması...
"Heejin, yarın boş musun?"
Gözlerini şaşkınlıkla büyütüp elleriyle ağzını kapattı. "Beni eve mi atacaksın yoksa?!"
![](https://img.wattpad.com/cover/316931521-288-k336808.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
library ⌇ verkwan
FanfictionSeungkwan, kütüphanedeki bir kitap için Vernon ile kavga eder. 7teen | vernon - seungkwan 010423 - 080723