Aileden son kalan

126 80 54
                                    

"Gerçekten üzücü bir hikayen varmış." dedi Ayaz ağzı açık bir şekilde. Tamı tamına bir saat boyunca Gamze'nin bu konuşması onu etkilemişti. Ne kadar zorluklar atlattığını, acılar çektiğini anlayabiliyordu. Ne kadar anlasa da hissetmesi olanaksızdı. Kendisini Gamze'nin yerine koydu. Fiziki olarak acısı çok  olmasa  bile zihinsel olarak çektiği ağrılar, düşüncelerindeki dalalet, gerçekten inanılmazdı.

"Sence Hakan şu an nasıldır?" diye sordu Gamze. Anlattıkları şeyden sanki hiç etkilenmemiş gibi. Ayaz Hakan'a neler olabileceğini düşünmeye başladı. Aklına birden tuhaf düşünceler akın etmeye başladı. Lakin en sonunda sadece şunu dedi:

"Bence iyileşmek için mücadele veriyor."

"Ne demezsin."

"Ne yahu, seni teselli etmek istedim sadece."

"Gerçekleri gizleyerek mi?"

"Ne- ah, ben." dedi ve sinirlenen Ayaz, "Madem çok biliyorsun. Neden sordun o zaman." dedi kırıcı bir şekilde. Ardından aklına daha az önce anlattığı hikaye geldi ve çok pişman oldu. Özür mahiyetinde cümleler kurmaya çalışırken Gamze usulca duvarın köşesine doğru dizlerini önüne alarak oturdu. Ayaz da Hakan'ın yattığı yerdeki tahta çıkıntıya oturdu.

Ayaz için her şey ne kadar da hızlı gelişmişti. Barakada yaşayan pislik içinde biri iken şimdi ülkenin en büyük laboratuvar merkezinde en mühim bir denekti. Gamze ve Hakan'ın anlattıklarına göre de bunu öğrendikleri zaman olacaklar için hazır olması gerekiyordu.

Sıkıcı ve sessiz birkaç saatin sonunda Ayaz, artık dayanamayıp ayağa kalktı ve odada bir o tarafa bir bu tarafa yürümeye başlamıştı. Hayatı boyunca hiç bu kadar sıkıcı olmamıştı onun için. Yaşamı boyunca ne kadar gerçek şeyler gördüyse . Neredeyse bütün zamanı ya yalan çıkıyor ya da içinden çıkmasını istediği rüyalara dönüşüyordu. Gamze'den aslında biraz daha bilgi alabilirdi. Buradaki sistem için neden böyle bir şey yaptıkları hakkında biraz daha sözcük sadece. Ancak Gamze'nin durumu da ortadaydı. Lakin bu şekilde ilerlerse kafayı yiyebilirdi. Hiç konuşmuyordu, hiçbir şey bilmediği bir dünyada ve bu içini ne kadar ürpertse de aynı zamanda onun için tehlike arz ediciydi.

"Gamze." diye çıkıverdi ağzından bu sözcük. Kız, başını kaldırdı ve Ayaz'a doğru baktı. Yüzü solmuştu. Solgundu zaten ama daha öncekilerine göre yüzünün renkleri iyice çekilmişti. Gözaltı torbaları o kadar şişkindi ki sanki gözlerinden bir anda gözyaşları fışkıracak gibiydi. Sessiz olduğu birkaç saat boyunca ağladığının delaletiydi.

"Efendim." dedi. Sesi titriyordu ve ağlamaklı bir lisan ile konuşuyordu. Ayaz, ona doğru yaklaştı. Yanında duvarın bitişiğine oturdu. "Yani... Biraz daha konuşmak ister misin? Ya da mesela burada olan şeyleri biraz daha açıklığa kavuşturur musun? "

"Mesela?"

"Bak, şunu anlamanı istiyorum. Diyorsunuz ki burası yaşadığımız distopya hepsinden farklı bir yapıya sahip diyorsun. Aynı zamanda benim burası için önemli biri olduğumu iddia ediyorsun. Peki o zaman, senin biraz daha bir şeyler anlatmanda da bir sorun görünmüyor."

Gamze, biraz düşündü. Kirli kahverengi saçlarının bazı kısımları kan ile kaplıydı. Boynunun arka kısmında olan yarası kanamaya başlamıştı. Kan, omzunun üzerinden kazağına emiliyor; solgun, kirli, beyaz rengindeki kazağına her geçen dakika açık kırmızı renge bürünüyordu.

"Kanaman var." dedi Ayaz korkuyla. Gamze ise tebessüm etti ve sadece, "Biliyorum. Fakat engellemesi imkansız gibi. Eski hatıralardan kalan bir kalıntı. Önemli değil. Arada bir oluyor." dedi. Ayaz şaşkındı. Bu kadar sakin ve huzurlu olması anormal bir durum değil miydi? Ya da sadece herkes bunu çok mu abartıyordu. Misal, kendisinin bir kanaması olsa psikolojik olarak bir acı hissederdi. Fakat Gamze hiç de acı çekiyormuş gibi hissetmiyordu.

Sessizliğin KeşmekeşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin