Sahte profesör

91 63 1
                                    

"Uyandırın şunu."

İlk duyduğu şey buydu. Ayrıca çok tanıdık geliyordu. Kesik kesik soluduktan sonra burnuna küf kokusu gelmişti. Ellerinde de değişik türden bir sıvı vardı. Kaygan ve tuhaf bir his oluşturuyordu.

Gözleri açıldı. O kadar beyaz ışıktan sonra loş bir ortama geçince biraz olsun sersemlemişti. Yine oydu. Aptal profesör.

"Uyandın demek. Sen, kendini ne sanıyorsun? Ha. Senin gibi değerli bir hazineyi kolay kolay bırakacağımızı mı?"

Olamaz, anlamışlardı. Ayaz'ın safkan olduğunu. Şimdi... Ne yapacaktı? Artık kaçması da çok güçtü. Sakinliğini korumaya çalışarak, " Benden ne istediğinizi bilmiyorum tamam mı? Belki de anlatsan pek bir şey kaybetmezsin." dedi son umutla. Profesör acınası bir kahkaha attı. Kafadan kontak olduğunu bir kez daha tasdiklemişti.

"Benim yüzümde salak mı yazıyor sence?"

Evet demeyi o kadar istedi ki.

"Hayır, yazmıyor. Fakat kısa bir bölümünü anlatabilirim. Ne de olsa sonunda pek de önemi kalmayacak."

Bunun ölmek olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktu. Ayaz şimdi daha da öfkelenmişti. Sandalyede elleri bağlı olduğu halde sinirle sallandı. Ardından dengesini kaybedip yere düştü.

"Kaldırın kıymetlimizi. Daha çok işimiz var onunla. Neyse." eliyle umursamaz bir şekilde sallayıp elips kapıdan çıktı. Arkasından kapanan kapı sesi Ayaz'ın içindeki korkuyu kabarttı.

Profesör iki üç dakika sonra tekrar içeri girdi. Ayaz kaslarını çatarak ona baktı. Burnundan soluyordu. Profesör, gözlüğünü çıkartıp ona baktı. İstemsizce sırıttı. "O şekilde bana bakman bir şeyi değiştirmez. Bunu yapmam gerekli ve eğer başarılı olursam... Her şeyi değiştirebilirim."

Bu son sözler Ayaz'ın kalbinde bir karamsarlığa neden oldu. Her şeyi değiştirmek, derken neyi kastetmişti.

"Nasıl olacak o?" Sorusunu sorunca profesör Ayaz'a doğru baktı. İlk başta anlamamıştı ama cevap çok açıktı. Kendisi... Ayaz'ın zihni. Gerçekliği.

"Sen o sokaktayken seni hep izledim. Neler yaptığını, nelere ne tepki verdiğini hepsini not aldım. Orada kendine yeni bir dünya yaratmıştın Ayaz. Hem de bizim dünyamızdan çok farklı."

"Nasıl yani? Bildiğin dünya değil miydi?"

"Sana göre bildiğin dünya. Bize göre sanki paralel evrendeki bir dünyayı izliyormuşuz gibiydi. Ancak orada da bile duygular vardı. Bu.. şaşırtıcı derecede ironik. Dünya bambaşka bir yer Ayaz. Yıkılmış ve ölümü arzulayan bir dünyadasın. Buranın dışında ( gözleriyle gri duvarları baştan aşağı süzdü.) seni çok bir şey beklemiyor. Yıllar önce çıkan kan grubu bunlara sebep oldu. Bütün dengeleri alt üst edecek bir güç. Evet aklından geçen. Hayaller Ayaz... Hayaller. Her ne kadar kimse bunu kabullenmese de hayaller şu anda en güçlü silahlarımız. Yıllarca seni bu kötü atmosferden koruduk. Bize daha güzel bir dünya sunabilmen için. Yepyeni bir dünya yapabilmen için. Hatta belki de daha iyisini."

"Zırva hepsi. Anlıyor musun? ZIRVA!" Gamze ve Hakanın anlattıkları ile bir yeri uyuşuyordu. Diğerlerini ilk defa duymuştu. İlk başta sert tavırlar, ardından onu koruma isteğini yansıtmak. Hepsi bir oyundu. Yapacakları deneyler için Ayaz'ı razı etmek istedikleri apaçık bir şeydi. Ancak inanmayacaktı.

"Zırva ha. Eh, madem iyi dilden anlamıyorsun. O zaman-"

Bamm.

Profesör bir anda yere düştü. Başını Ayaz'ın oturduğu sandalyenin yanında bulunan çıkıntıya çarptı. Baygın bir şekilde uzanıyordu. Yanındaki iki kişi de bir dakika boyunca bir kargaşa ortamından sonra odanın karşı bölmesinde baygın bir vaziyette yatıyordu.  Ardından Ayaz bunların hepsinin sorumlusu olan kişiye baktı. Sonunda tanıdık bir yüz...

Sessizliğin KeşmekeşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin