Ormanın derinliklerinde...

103 72 2
                                    

UYARI: Müziği durdurun. Yerinde size belirteceğim o zaman açabilirsiniz. Daha iyi bir okuma seansı için..

Kaç.

Kaç mı? Ayaz korkuyla pencereden ayrıldı. Tarık amcaya baktı. Hala kitaplarla uğraşıyordu. Titrek bir ses ile, " Tarık amca." dedi. Tarık amca 'Savaş Trajedisi' adlı kitaptan başını kaldırdı ve Ayaz'a doğru baktı.

"Efendim." dedi. Ayaz'ın kalbi küt küt çarpıyordu. Bu gökten gelen ses Tarık amcanın kötü biri olduğunu anlamasını sağlamıştı sanki. Ayaz korkuyla pencerenin karşısındaki dolaba baktı. Revolver oradaydı. Ancak bu rahatlamasına yetmemişti.

"İyi misin?" diye sordu. Ayaz zor da olsa kafasını salladı. "Yüzünün rengi çekilmiş iyice." Dikkatlice Ayaz'a bakıyordu. Ardından Tarık amca, pencere pervazına doğru yaslandı. Dışarıya baktı.

"Havadan dolayı mı? Merak etme. Kısa sürer bu. Sabaha bir iki saat daha geç çıkarsın."

Anlayamadı. Rol mu yapıyordu yoksa düşündüğü şey yok muydu? İkincisi olsun nolur, diye içinden geçirdi.

"Bir ses duydum." diyebildi sadece. Tarık amca hala pencereden dışarıya bakıyordu. "Ses mi?" diye sordu. Kaşlarını çatmış, Ayaz'a bakıyordu.

"Evet, kulağıma çınlıyor sanki? Sen duymadın mı?" diye sordu. Tarık amcanın bu halleri Ayaz'ı iyice tedirgin ediyordu. Hafif hafif kapıya doğru kıpırdanmaya çalıştı.

"Hayır, ben kitaplarla ilgilendiğim zamandan beri sessizlik var."

Dışarıda çok sert rüzgarlar esmeye başladı. Ayaz pencereden dışarı baktı. Pencere ormana baktığı için ormanı rahatlıkla görebiliyordu. Ağaçlar bildiğin pisa kulesi gibi eğik duruyordu.

"Bu rüzgar nereden çıktı böyle?" diye sordu Ayaz. Kalbi hızla çarpıyordu. Tarık amca pencereye yöneldi. "Olamaz." diye mırıldandı. Ayaz onu duydu. Şüphelenmeye başlamıştı ondan.

"Kaç yıl önce?" diye sordu. Kafasını karıştırarak ağzından birkaç şey alabilirdi.

"Ne kaç yıl önce?"

"Senin ve o Galip'in tesisteki zamanlar."

"Yani, nereden baksan bir otuz yılı var."

"Aha." dedi Ayaz zaferle. Tarık amca şaşkındı.

"Bu kan grubu her ne boksa üç yıl önce anca meydana geldi. Sen bir yalancısın!" son kelimeleri üstüne basa basa söyledi. Tarık amca dehşete düşmüş gibiydi.

"Buraya gelirken sedyeye mi yatırıldım demiştin?" diye sordu Tarık amca. Ayaz kısa bir süre düşündü.

"E-evet." dedi.

"Lanet olsun." dedi Tarık amca. Pencereyi kapattı. Perdeyi çekti.

"Neler oluyor!" diye sordu Ayaz. Perde kapanınca Tarık amcanın yüzünün bir kısmı karanlığa gömülmüştü.

"Buraya geldiler. Senin için. Saklanma gerek."

"Kim?"

"Buraya seni kimler gönderdiyse onlar." dedi Tarık amca dolabı açtı ve revolverin mermilerini doldurdu. Bir adet kaban çıkardı ve giydi. Eldivenlerini taktı. Boynuna bir adet atkı doladı.

"Max, kalk."

Köpek yattığı yastıktan hışımla kalktı. Sahibinin yanına gitti.

"Ayaz, çabuk gel benimle."

Ayaz olduğu yerde kaldı. Onunla gitmek istemiyordu.

"Ayaz! Hadi!"

"Hayır." dedi sakince. Kızgınlıkla bakmaya çalıştı. Tarık amca, ellerini başına götürdü. Ovalamaya başladı.

Sessizliğin KeşmekeşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin