Arkadaşlar, bu devam kitabını isteyen çok kişi oldu diye yazdım. Her ne kadar özlemiş olsam da keyfim için yazmadım. Hem gölgede kalmış bazı bilgileri aydınlığa çıkarmak için, hem de yaşanmamış bazı olaylarla sizi ilk kitaptaki gibi eğlendirmek içindi. Ama belli ki 'sen yaz Afşar'ın hikayeyi ben okurum' düşüncesine sahip kişiler (Allah vermesin) ya öldü, ya kafasını kaşıyacak vakit bulamadı, ya Wattpad'i bıraktı ya da kafasında ne kurup beklediyse onu bulamayınca okumaktan vazgeçti. Açıkçası sonuncu seçeneği düşünmeyi pek istemiyorum. Şayet düşünürsem bu benim boşa yazmak için boş vaktimi heba etmem anlamına gelir. Bunun yerine aklımdaki yeni hikayeleri yazmak için uğraşabilirdim. Bilmem anlatabildim mi? Bu yüzden bir karar verdim. Kitabı ilki gibi 70 bölümlere kadar çıkarmayacağım. Tahmini olarak 35-45 bölüm arasında bir yerde biter.
Not: Zaten kitabı okumakta olanlar paragrafta yazılanları üzerine almasınlar. Siz cansınız. Sizinle sonuna kadar yola devam.
[[[✒️__]]]
Zafer abiyi ikna etmem iyi olmuştu. Çünkü pikniğe gittiğimiz uzun yol konforlu geçsin diye koca otobüs tutmuştu. Gerçi ikna etmek demiyelim de hayatı boyunca hiç piknik yapmadığı için heves ettirmek diyelim.
Benim asıl merak ettiğim Volkan abiyi nasıl ikna etmişti? Bir de yanlarında Reha adında benim gibi boy fakiri zayıf birini getirmişlerdi. Zafer abi bana, aileme ve dostlarıma kefil olduğu için Volkan abi onun kim olduğunu bize söylemişti. Onun zihinsel engelli bir kardeşi olduğunu bilmiyordum.
40-50 kişilik otobüste hepimiz yayıla yayıla yolculuk ediyorduk. Annem, Metin, Giray ve Orhan abim, Yavuz abim ve Gül ablam, Polat abi ve Ufuk, Yaman abi ve Batı, Volkan abi, Zafer abi ve Reha, Adnan abi ve Erol abi ile 15, benimle 16 kişiydik. Selim ve Rüzgar bebeği de sayarsak 18. Nico'nun da burada olmasını çok isterdim. Ama insan her zaman istediğine kavuşamıyormuş.
Arkamızdan bizi takip eden iki araç, bir minibüs dolusu korumayı da unutmamak gerek. Ne Zafer abi ne de Volkan abi tedbiri elden bırakmak istememişti.
Yerimden kalkıp şoförün yanına giderek radyoyu kurcalarken Yavuz abim seslendi. "Lan çok kurcalama. Bebekler var."
Gül ablamın beni destekler amaçla "İkisi de uyumuyor. Cin gibi etrafa bakıyorlar. Hem bebekleri rahatsız edecek bir şarkı açmaz benim minnoşum."dedi
Nostalji kanalında bulduğum şarkıyla karıştırmayı bıraktım. Pikniğe giderken dinlenecek bir şarkı gibiydi çünkü.
Ayağa kalkıp şarkıya eşlik ederek el çırpmaya başlayınca bana ilk Reha katıldı. Sanırım kalabalık içinde hiç bulunmamış ve bu tarz bir eğlenceyi deneyimlememişti. O yüzden bayağı hevesli ve neşe doluydu.
Bu ne dünya kardeşim seven sevene
Bu ne dünya kardeşim böyle
Bir garip buruk içim bilmem ki niye
Belki de sevdiğim yok diye
Bu ne dünya kardeşim gülen gülene
Bu ne dünya kardeşim böyle
Ben de bunlar gibi gülsem mi öyle
Yüreğim kan ağlasa bileNe bir kürk ister bu şen gönlüm
Ne bir han ne de saray, lalalay la la lalay
Ye iç eğlen çok kısa ömrün
Sev çünkü sevmek en kolay
Ne bir kürk ister bu şen gönlüm
Ne bir han ne de saray, lalalay la la lalay
Ye iç eğlen çok kısa ömrün
Sev çünkü sevmek en kolay
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD ADI : BELA [GAY]
Fiction généraleHedef: Sugar Daddy kurgusunun ve yan karakterlerin hikayesinin devam kitabıdır. Konusunu buraya yazıpta spoiler falan vermeyeceğim. Ana ve yan kitapları okumamış olanlar profilimden ulaşabilir: 1.Hedef: Sugar Daddy 2.Bu Sevda Pek YAMAN 3.Kıvılcım ...