(0.5) O BİR SERSERİ

773 72 66
                                    


[[[✒️__]]]

Annem söylediklerinde çok haklı çıkmıştı. Ufuk Polat'tan ayrıldı ayrılalı iyice çökmeye başlamıştı. Bir yıl içinde kilo verdiğini sırf bana belli etmemek için Polat'ın tişörtlerini giyerek vücudunu içinde saklıyordu. Ve kapı açıldığı anda onu tişörtsüz görmek canımı yakmıştı. Kaburgalarını rahatlıkla sayabileceğim kadar kilo kaybetmişti. Yavaş yavaş Polat abinin himayesine alınmadan önce ki hâline dönüyordu.

"Ufuk... Neden benden gizledin?"

Hızlıca tişörtünü üzerine geçirip başını önüne eğerek bana üzgün bakışlar attı. "Mutlu bir hayatın varken seni üzmek istememiştim Afşar. Söylemiş olsaydım sürekli aklın bende kalacaktı."

Yaklaşıp sımsıkı ona sarıldım. "Oğlum andaval mısın sen lan? Seni üzen bir durumun içinde debelenip dururken çok kilo veriyorsun. Bu senin sağlığını etkiler bilmiyor musun? Hastanelik olunca öğrensem daha mı iyi olurdu? Ben senin kardeşin değil miyim? Artık beni öyle görmüyor musun yoksa?"

Amına koyayım bu işin! O kadar üzgün hissediyordum ki gözlerim yaşarmıştı. Benden bile ince olan kolları belime sarıldığında vücudunun titrediğini hissettim. Yüzüne bakmama hiç gerek yoktu. Biliyordum, ağlıyordu.

"Kardeşimsin... Her zaman kardeşim kalacaksın..." Konuşurken sesi titriyordu.

Bir elimi başının arkasına koyup yüzünü omzuma bastırdım ve hafifçe sağa sola onunla birlikte sallandım. Bir annenin çocuğuna teselli vermek için yaptığını yapıyordum. Bunun ona iyi geldiğini biliyordum çünkü.

"Söz veriyorum sana. Polat o mehterhanede üç yılını daha geçirmeyecek. Nico'yla konuşup bir çözüm bulacağım. Gerekirse kaçırıp seninle birlikte yurt dışına gönderirim."

"Afşar, bir filmin içinde yaşamıyoruz. Herşeyin yolunda gitmesini bekleyemeyiz. Gerçekçi olmalıyız."

Yavaşça benden ayrılıp geriye giderek bir koltuğa oturdu. Bende yanına sıkıştım. Onu bırakmaya hiç niyetim yoktu.

"Alemdar efendiyi oradan çıkarınca görürsün. Ben Afşar sultanım. Olduramadığım şey yok."

"Haklı. Bize isteksizce dayak bile yedirdi."diyerek Erol abi araya girdi. Tüm duygusallık bir anda parçalandı. Başımı ona çevirip ters ters baktım. Adnan abi gibi sessizce otursa olmuyor.

"Erol abi şimdi iyi dinle beni. I’d slap you but that would be animal abuse. (Tokat atarım sana ama bu hayvan istismarı olur.)"

Erol abi gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Amın feryadı azıcık ciddi bile olamıyor! Zafer abi bir, bu iki.

Ufuk'a dönüp gülümsedim. "Bana inan kardeşim. Ortalığı kurtlar vadisine bağlar, Memati olur, yine de Alemdar'ı oradan çıkarırım."

Hafifçe tebessüm etti. "Sana inanıyorum o zaman."

"Her zaman inan."

"Erol abi dayak yedik dedi. Onlardaki çürükler gözle görülüyor. Sende yok."

Çenemi kaldırıp buklelerimi havalı bir şekilde düzeltirken gülümsedim. "Kardeşinde ki bu güzelliği kimse bozmak istemiyor çünkü."

"Hadi oradan! Sürekli Adnan araya girdi."

Erol abi hemen savunmaya geçti. Benim yüzümden dayak yemek hoşuna gitmemiş belli ki.

"Afşar... Kime salça oldun?"

"Mahallenizin yeni kabadayısına."

"Nigel mı? Yapmadım de."

Yeni mahalle abisi elin gâvuruymuş meğersem.

Erol abi kafasını sallayarak "Yaptı. Ama dolaylı olarak saldırdı. Adamı hiç görmediği için yanındaki genç tespih sallıyor diye kabadayıyı o sanıp hakaret etti. Sonrasında şu Nigel denen adam Allah ne verdiyse daldı bize."diyerek benden önce cevap verdi.

Ufuk derin bir iç çekerek bana kızgın bakışlar attı. "Normalde Özgür tespih çevirmez, muhtemelen Nigel'ın edindiği yeni arkadaşına aittir tespih. Bazen sıkıntıdan eline alıp oynar sadece. Serseri tipli biri değildir Özgür. Sadece Nigel'la birlikte takılmayı sever."

"Hadi ya. Kendimi kötü hissettim şimdi. De bakayım sen şu ikiliyi tanıyor musun? Kimin nesi? Nereden geldiler?"

"Özgür, Amerika'nın New York eyaletinden geldiklerini söyledi. Mahalleye birlikte taşındılar. Aileleri yok. İlk başta iki yakın arkadaş ya da kardeş sandım bende. Ama Özgür'le birkaç kez konuşunca bana anlattı. Mahallenin eski kabadayısının sevgilisi olduğumu öğrenince kendisini bana açtı. O da bizden Afşar. Özgür Nigel'ın sevgilisi. Kendisi ne kadar iyi, sakin ve eğlenceli bir kişiliğe sahipse, Nigel kötü, asabi ve ciddi biri. Zıt kutuplar anlayacağın. Zaten ilişkileri bunca zaman bu sayede yürümüş."

Duyduklarımla şaşkınlığa uğradım. "İyi de fırsatlar ülkesi Amerika'dan, ne bok yemeye İstanbul'daki bir mahalle kenarına gelmeyi seçmişler? Biraz şüpheli bir durum."

"Özgür o kadarını söylemedi. Sadece mecburen ülkeye gelmek zorunda kaldıklarını söyledi. Özgür iyi çocukta, Nigel bad boy tadında biri. Polat'ı tanıyan mahallenin gençleri,o ilk kendini ilan ettiğinde kafa tuttu. Hepsi dayağını yedi. Buna Yavuz abi de dahil. Neden bilmiyorum ama mahallenin kontrolünü ele geçirdi. Zorbalık ya da kötülük yapmıyor, haraç falan da kesmiyor, sadece başka belalara karşı mahalleliyi koruyor ama millet korkuyor işte. Kabadayı değilde, ona dövüş ustası serseri desek daha yerinde bir açıklama olur."

"Neden o kadar iyi dövüştüğü şimdi açıklığa kavuştu."dedi Adnan abi.

"Özgür'ün söylediğine göre beş çeşit dövüş tekniği biliyormuş. Bir daha ona bulaşma Afşar."

"Ne korkacağım ondan be! Arkamda sur kapısı gibi kocam var."

"Patronun ne iş yaptığını bildiğin için bu kadar rahat davranma Afşar. Düşmanı tanımadan saldırmak salakların işidir. Bu Nigel denilen adamın bir sırrı olmalı."

Erol abi ilk defa dalga geçmeden ciddi konuşunca serseriden bir tırstım şimdi.

"Bunu Nicolò beye anlatıp bilgi toplamak için izin isteyeceğim." Adnan abi yerinde bir karar verdiğinde Erol abi bile kafa sallayarak onayladı.

"Anladık. Bu kötü çocuğun kimin nesi olduğunu öğrenmeden çıkışmak yok."

[[[✒️...]]]

Argo da;
mehterhane : hapishane

Nigel anlamı: Siyah

KOD ADI : BELA [GAY]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin