Engin'den
Kulağıma gelen ağlama sesiyle kaşlarımı çatmıştım. Abime dönüp "siz gidin benim işim var." Derken başını sallamıştı.
Adımlarımı sesin geldiği yere doğru atarken bir yandan da düşünüyordum. Kim ağlıyordu acaba?
"Neden beni sevmedin ki? Ben seni çok seviyorum oysaki." Duyduğum cümle ile gülecek gibi olurken kendimi toparladım.
"Çattık yine bir deliye."
Kaldırıma oturmuş ağlayan bedeni görünce yanına gidip gitmemek konusunda arafta kalmıştım. Evet, kötü görünüyordu fakat rahatsız olup polisi aramasından da korkmuştum.
"Aman neyse yapacak bir şey yok. Gideyim bari."
Arkamı dönüp yürümeye başladığımda
"Ya bir gider misiniz? Burada aşk acısı çekiyorum!"diye bağıran bedenle gözlerimi büyüttüm.Resmen sokak titremişti.
Adımlarımı hızlıca yanına atarken bileğinden tutup kaldırmaya çalışan çocuğu itmiştim.
"Ne yapıyorsun sen?"
Adam, içmekten kızarmış gözlerini üzerime dikerken "sanane kardeşim seni ne ilgilendirir?" Demişti.
Dilimi yanağıma bastırırken kaldırımda oturmuş ağlayan bedene döndüm. "Bu beyefendi benim arkadaşım olur. Yani beni fazlasıyla ilgilendiriyor. Şimdi lütfen burayı terk edin yoksa işler sizin için hiç iyi gitmez."
Adam sanki dediklerimi anlamamış gibi "Allah Allah? Ne yapacaksın bir gösterene sen." Dediğinde "tabi." Deyip bir tane salladım yüzüne. O da zaten bunu bekliyormuş gibi bayıldı.
"Teşekkür ederim." Kısık bir sesle mırıldanan oğlana gülümsedim. "Rica ederim." Ayağa kalkmaya çalışırken dengesini sağlayamayınca kolundan tutmuştum. "İstersen seni bir otele bırakayım olur mu?" Başını aşağı yukarı sallarken belinden tutup yürütmeye başladım.
O sırada da yanımdaki bedeni inceliyordum. Kısa veya zayıf değildi. Yaklaşık bir seksen boyu ve yapılı bir vücudu vardı. Yüzü fazlasıyla güzeldi.
Arabaya bindirdiğimde o da çoktan uyumaya başlamıştı. Şoför "nereye gidelim efendim?" Dediğinde bizim oteli söylemiştim.
Otelin önüne geldiğimizde muhabirleri görmemle bir küfür mırıldandım. Çoktan arabayı tanımış arabanın etrafını sarmışlardı.
Korumalar hemen muhabirleri uzaklaştırırken "Sami bana paltonu verir misin?" Dediğimde "tabi efendim." Deyip paltosunu uzattı.
Yanımdaki bedenin yüzünün gözükmemesi için paltoyla onu saklarken kucağımda götürmeye başladım. Tabi o sırada flaşlar yüzümüzde patlıyor bir yandan da soru yağmuruna tutuluyordum.
Hızlıca otele girip uygun bir oda ayarlarken hızlıca odaya çıkmıştım.
Tanrım başıma nasıl büyük bir bela almıştım böyle? En az iki hafta konuşulacak bir malzeme vermiştim ellerine.
Oflayarak kanepeye otururken uzandım. Birkaç saat sonra giderdim. Şimdi muhabirlerin gitmesini beklemeliydim.
-------------
Bulut'tan
Gözlerimi yavaş yavaş aralarken gördüğüm tavan ile kendimi sorgulamıştım. "Lan ben dün gece ne yaptım?" Diye yatakta doğrulurken yanımda yatan Atilla ile öksürmeye başladım.
Amına koyayım burada ne dönüyordu?
Gözlerini aralayan Atilla önce bana bakmış sonra da yatakta oturmuştu. Alnını sıvazlarken "hasiktir ya." Demiş ve ayağa kalkmıştı.
Onunla birlikte bende kalkarken korkuyla "ne oldu?" Demekle yetinmiştim. "Toplantı vardı geç kalmışım ya." Demişti.
"Alarm kurmayı mı unuttun?" Dediğimde bakışları beni bulmuş sonra da "yok, sabah alarmını birileri yüzünden duymamışım." Demişti.
Bakışlarımı yere dikerken dudaklarımı kemiriyordum. O sırada aklıma düşen annemle ağzımdan bir "hih!" Nidası yükseldi.
Bu sefer o bana endişe(?) İle "noldu?" Derken elimi alnıma vurdum. "Ya annemi unuttum ben." Demiştim. Kafasını iki yanına sallayıp "merak etme annene söylediğin yalana ayak uydurdum." Demişti.
Ağzım kulaklarıma varırcasına gülümserken "çok teşekkür ederim." Demiştim. O dolaptan kendine gömlek alırken o sırada aklıma etekli olduğum geldi. Utana sıkıla "Atilla, bana uygun kıyafet varsa verebilir misin?" Bakışları bana dönerken "bekle." Demişti.
Dolaptan bana uygun birkaç parça çıkartırken teşekkür edip banyoya girmiştim. Önce akmış olan makyajımı silmiş sonra da lenslerimi çıkartmıştım. Bir gün böyle lensle uyuya kalmaktan kör kalacağım diye korkuyordum.
En sonunda bir duş alıp kıyafetleri giyerken aklıma düşen kişiyle "hasiktir." Dedim.
Oğlum ben Egeyi unutmuştum ya.
Elime telefonu alıp onu aradığımda ilk çalışta açan kişiyle tam küfür edecektim ki "Bulut." Diye ağlak bir tonda konuşan Egeyle "yine ne oldu?" Demiştim yılmışlıkla.
"Kanka ben verdim." Dediğinde başta anlayamadığım için "neyi?" Diye sormak gibi bir gaflete düştüm. Ağlamak ve gülmek arası "kıymetli götümü." Dediğinde "ağzına sıçayım çocuk senin." Demiştim.
"Ben sana demedim mi o adam iyi biri değil seni üzer diye?" Dediğimde derin bir nefes alıp "ona değil." Demişti. Kafam daha da karışırken "senin kayınço var ya Engin Kara." Gelmesini beklediğim bombayı beklerken "eee" dedim.
"Heh işte ona verdim." Dediğinde gülerek "iyi bok yedin." Demiştim.
Bizden gerçekten bir bok olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKAS | GAY
FantasyYıllardır süren geleneğimiz takas, değiştirmek demekti basitçe. Ölen gelini, kardeşiyle değiştirmek. Ben Bulut Akça; sevgili ablam Özlem Akça'nın, evleneceği gün öldürülmesi sonucunda onun yerine Atilla Kara ile evlendirilmiştim.