Düğün

5.2K 295 20
                                    

İyi okumalar ❤️

Düğün günü

Evlenmek... Ne demekti evlenmek?

Birisini tüm kalbinle sevip ömrünü ona adamak mıydı?

Yoksa doğru olduğunu düşündüğün bir insanla hayatını birleştirip yuva kurmak mıydı?

Sahi bir insan niye evlenirdi ki sevmedikten sonra?

Ben evleniyordum. Sırf adetlerine düşkün bir ailem olduğu için evleniyordum. Belki beğeniyordum Atillayı, belki hoşlanıyordum ondan. Ama asla onun tarafından sevilmeyeceğimi bilmek bana sadece acı veriyordu.

Aşk tek taraflı duyulursa platonik olurdu. Evlilik de aynı bunun gibiydi. Atillayı sadece benim sevmem, sadece benim sevdiğim anlamına gelirdi. Evliliğin yürüyebileceği anlamına değil.

Belki diyordum içimden belki bende bulamadığı eksiklikleri diğer insanlarda bulacak, sonu aldatmakla bitecekti. Ve ben ona "beni neden aldattın?" Diye sorsam "biz evli değiliz." Diyecekti.

Üzerimdeki damatlığa baktım uzun uzun, gözlerim doldu ama belli etmeden sildim. Çünkü bu bir evcilikti.

Çoğu insan bu oyunun aslını bilmeyecekti.

Sadece sikik bir toplum uğruna bir ateşe yürüyerek giriyordum. Ayaklarıma ateşin sıcaklığı vursa da yanacağımı bilsem de yürüyordum.

Çünkü bir çöldeydim, ve etrafımda su bulabileceğim bir kaktüsüm yoktu.

Kuaför saçlarıma son kez sprey sıkarken Ege girdi içeri. Benim aksime oldukça mutluydu, pozitifti bir kere. "niye sevmesin oğlum seni, neyin yokta sevmesin seni?" Diyordu.

Düşünmesi de söylemesi de kolaydı da yaşanacaklar bunu mu gösterecekti, yoksa hayat götüyle mi gülecekti bilmiyordum.

Kapı tıklandığında içime bir titreme geldi. Ege, heyecanla bana dönerken herkes nefesini tuttu.

Yutkunup kapının önünde durdum. Görevli adam kapıyı açtığında onunla yüz yüze geldim.

Sevgili kocamla.

Ona baktım. Güzel vücuduna yakışan bir damatlık giymiş tıraş olmuştu. Kokudan da anlaşıldığı üzere en kaliteli parfümünü sıkmış en pahalı saatini koluna takmıştı.

Tam anlamıyla mükemmeldi.

Birkaç saniyenin bana dakika gibi geldiği o esnada kolunu uzattı bana. Koluna girip dışarı çıktığımızda merdivenlerden inmeye başladık.

Alkışlar, ıslıklar, flaşlar ve bir sürü insan...

Nefes alamadığımı hissederken sertçe yutkundum. Terlemeye başlamıştım ve bu benim açımdan hiç iyi değildi. Tükürük dilim damağım kurumuş ne yapacağımı bilmiyordum.

Tam o esnada Atilla kulağıma eğilip "sakinleş ve derin bir nefes al. Gülümseyen insanlara iyi bak çünkü onlar sen ve benim en büyük düşmanlarımız. Herkesi iyi tanı ve buna göre hareket et. Ben senin yanındayım." Demişti

Başımı sallayıp gülümsemeye devam etmiştim.

Nikah masasına oturduğumuzda nikah memuru fazla bekletmeden önce bana "Sayın Bulut Bey hiç kimsenin tesiri ve etkisi altında kalmadan kendi istek ve arzunuzla, Sayın Atilla Kara ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?" Dediğinde gülümseyerek "evet." Demiştim.

Nikah memuru, bana sorduğu gibi Atillaya da sorduğunda Atilla "evet." Demişti.

Nikah memuru gülümseyerek "O zaman bende sizi koca-koca ilan ediyorum." Dediğinde tüm salonda alkış sesi yankılanmaya başladı. Gözlerim anında Egeyi ararken gördüğüm suratla kahkaha atmaya başladım. Salak, bir yandan ağlıyor, bir yandan da video çekiyordu.

Bakışlarım Atillaya kayarken onun bir erkek topluluğuna gülümseyerek baktığını gördüm.

Bir oğlan elindeki telefonu Atillaya çevirmiş ona, onu gruptan çıkardığını gösterirken Atilla gülerek "Musa!" Diye bağırmıştı.

Onun bu halini ilk defa gördüğüm için şoke olmuştum.

O da üzerindeki bakışları hissettiğinden olsa gerek bana dönmüştü.

"Ne oldu?"

"Hiç, sadece onlar arkadaşların mı merak ettim de." Demiştim.

Kısa bir baş sallaması ile beni geçiştirirken arkadan çalmaya başlayan müzikle siktir çektim.

Atilla ile dans edecektik.

Ne kadar da heyecanlıydı ama.

Atilla ayağa kalkıp bana elini uzatırken pistin ortasına geçtik.

Ellerimi omuzlarına koyarken o da belimi tutmuştu.

Gözlerimi gözlerine diktiğimde yuktundum.

Ondan deli gibi etkileniyordum. Bunu asla reddedemezdim. Onun bakışları, duruşu ve asilliği beni çok etkiliyordu.

"Nasıl hissediyorsun, biraz daha geçti mi stresin?" Diye sorduğunda başımı salladım, daha sonra gülerek "ama bir an heyecandan öleceğim sandım. O kadar kalabalığı bir arada hiç görmemiştim. Bu beni korkuttu galiba." Dediğimde o da başını salladı. "Haklısın, ben bile kalabalığa alışık olmama rağmen bir an heyecanlandım." Dediğinde şaşırıp "gerçekten mi?" Dediğimde başını salladı.

O sıra arkadan ağzı beş metre açılmış bize bakan oğlanları ,Atilla'nın arkadaşlarını, görmemle gülmeye başladım. "Atilla arkadaşların biraz şaşırmış gibi." Dediğimde o da arkasına dönüp baktı. Bana dönüp güldüğünde gözlerim gülüşünde takılı kaldı.

Bir insanın gülüşü bile çekici olabilir miydi?

"Onlar benim ta küçüklük arkadaşlarım. Neden hiç görmedim diye düşünme. Onlar da bizim şirkette çalışıyor, e haliyle günün çoğunu da şirkette onlarla birlikte geçirdiğimden dışarda pek görüşmüyorum." Demişti. Tekrar arkasına baktıktan sonra gülerek "dans bitince seni onlarla tanıştıracağım başımın etini yiyorlardı seninle tanıştırmam için." Demişti.

Heyecanla "olur." Dediğimde müzik bitmişti.

Herkes tekrardan alkışladığında çalmaya başlayan diğer müzikle Atilla elimden tutup arkadaşlarının yanına götürmüştü.

Onun bu ilgili hallerini görünce içimden bir ses "belki birbirinizi sever sonra evlilik, zoraki bir evlilikten çıkar ve aşk evliliği olur." Diyordu.

Ve ben içimden sadece bu olasılığın gerçekleşmesini umuyordum.

Bir konuda açıklık getirmem gerekiyor gibi hissettim. Arkadaşlar, öncelikle bu "takas." Geleneğini bilen insan çok. Fakat bilmeyen insan da var. Bu yüzden o muhabir "neden ablanızın eşiyle evleniyorsunuz?" Diyor çünkü bilmeyen insanlara bu durum saçma geliyor.

İki aile de ünlü olduğu için ve aileler bu durumu bilmeyen tarafın saçma bulmasından korktuğu için "takas." Geleneğini açıklamıyor.

Bu yüzden Bulut genel olarak zan altında kalıyor. Çünkü açıklama yapması yasak.

İyi günlerrr😚😚😚



TAKAS | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin