Değişen Atilla

5.5K 320 23
                                    


Sizi daha fazla bekletmemek amacıyla aceleyle yazdığım bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz.

Sizi seviyorum ve iyi okumalarrr ❤️🌺

Atilla'nın arkadaşlarının yanına gittiğimizde hepsi önümde dizilmişti. Birbirlerine dirsek atan üç oğlanı Atilla sessiz bir öksürükle uyarırken oğlanlardan biri elini uzatmıştı.

"Merhaba Bulut, ben Ali. Tanıştığımıza çok memnun kaldım."

Elini tutup gülümsediğimde bu sefer karşıma Atillayı gruptan çıkartan oğlan geldi. "Merhaba dostum, ben Musa. Öncelikle konuşmamız gereken çok şey var ama en önemlisi bu hödüğü nasıl dansa kaldırdın? Bir keresinde ben denediğimde bana pompalı sıkmakla tehdit etti. "

Tek nefeste konuşan oğlana gözlerimi büyütürken kendime gelmek için masanın yanındaki rakıdan bir yudum içtim.

Ne demek ben dansa kaldırmaya çalıştığımda?

Tam ağzımı açmış Musaya cevap verecekken Atilla "senin beni kaldırmaya çalıştığın dans direk dansıydı pezevenk!"

Hepimiz birden büyük bir kahkaha patlatırken karnımı tuttum. "Atilla ve direk dansı... Kulağa hoş geliyor." Dediğimde Musa kolunu omzuma atıp elindeki şarabından bir yudum aldı.

"Değil mi? Ama sonu tehditle bitince bende zorlamadım. Malum canım tehlikedeydi."

Başımı sallayıp gülerek onu onayladığımda Atillaya baktım. Kaşlarını çatmış Musanın koluna bakıyordu.

Önümde beliren elle gözlerimi Atilladan çekerken tek tek tüm arkadaşlarıyla tanıştım.

Açıkçası en çok Musayı sevmiştim çünkü komik birisiydi ve bana Atilla ile ilgili on dakika içinde kırk tane şey anlatmıştı. Ve evet, hepsi de Atillanın rezil olmasıyla alakalıydı.

Her ne kadar Musa'nın yanında kalıp biraz daha dinlemek istesem de Atilla zorla elimden tutup beni masadan kaldırmıştı.

"Bizim için önemli olan aile dostlarına bakalım hem seninle de tanışmış olurlar." Demişti.

Dediği mantıklı olduğu için ona uyum sağlamış ve onunla birlikte tek tek masaları dolanmıştım.

Sonunda herkesle tanıştıktan sonra Ege'nin yanına gidebildiğimde sinirden kızarmış suratla yutkundum.

Egenin nefret ettiği şeyler listesinin başında, benim arkadaşlarım yazıyordu ve Ege şuan beni galiba Musadan kıskanmıştı.

Ben yinede ne olur ne olmaz diyerekten "kanka ne oldu?" Dediğimde kaslarıyla ileriyi gösterip "kanka engine baksana şefesiz kadının dibine düştü." Demişti.

Derdinin ben değil de engin olduğunu öğrenince her ne kadar rahatlasam da Ege'nin mutsuz olması yine de modumu düşürmüştü.

Ege benim mutsuzlaşan halimi görünce "noldu lan? Bak yine beni sevmeyecek tribine gireceksen tuvalete gidelim dışarıda ağlama." Demişti.

Dediğinde istemsizce gülerken başımı iki yanıma salladım. O sırada çalmaya başlayan halayla "duydum ki halay çekmeliymişiz." Demiştim.

Ege de benim oyunuma ayak uydurup "eh oynayalım bakalım." Dediğinde elinden tutup sahneye çıktım.

Yaklaşık iki, üç dakikanın sonunda yanıma giren bedene baktığımda kocaman gülümsedim. Canım kocacım beni halayda bile yalnız bırakmıyordu, ne kadar da romantikti (!)

"Mal Musayı çekin sahneden sarhoş olmuş." Diye kısık bir şekilde bağıran Tunaya bakarken gülmeye başladım. Gerçekten Atilla'nın böyle bir Arkadaş grubunun olması fazla şaşırtıcı değil miydi ama?

Musayı Ali , içlerinde Atillaya benzeyen tek kişi, kucaklayıp mekandan çıkartmıştı.

Birkaç dakika sonra halay bittiğinde çalmaya başlayan diğer bir halay müziğiyle boş olan masalardan birine oturdum.

Midem açlıktan benimle iletişime geçmişti ve galiba son guruldamasında artık dayanamadığını söylüyordu.

Masanın üstündeki yemeklerden yemeğe başlarken bir yandan da etrafıma bakıyordum.

Kim düğününde başkası için konulmuş yemekleri yerdi ki?

Önüme oturan bedene baktığımda elinde tuttuğu votkasınsan büyük bir yudum alıp bana baktı. "Bir saat sonra düğün bitecek. Bizimkiler de diyor ki bizim bara gidelim, biraz içip eğleniriz." Demişti.

Aslında güzel olabilirdi ama emin de olamamıştım. Gerçekten çok uykum gelmişti ve şimdi de barın havasını kaldırabileceğimi sanmıyordum.

"Gitmesek olur mu? Ben gerçekten çok yorgun hissediyorum." Dediğimde başını ağır ağır sallamış "sorun yok yarın gideriz." Demişti.

Başımı sallayıp onu onayladığımda ayağa kalktı ve elini uzattı. Anlamayarak baktığımda "hadi dans edelim." Demişti.

Açıkçası böyle bir teklif beklemediğim için "acaba sarhoş mu oldu?" Diye düşünecektim fakat Musa'nın dediği şeyin aklıma gelmesiyle Atilla'nın elini tutup ayağa kalktım.

"Onu bir kere sarhoş görmedim. Ve inan bana muhtemelen göremeyiz de çünkü o, kontrolünü kaybetmekten ölesiye korkuyor." Demişti.

Ve itiraf etmeliyim ki Atillayı Sarhoşken görmeyi isterdim.

Sahneye çıkıp dans etmeye başladığımız zaman gözüm arka taraflarda birbirleriyle cilveleşen Ege ve Engine kaymıştı. Artık kankama alıştığım için "nasıl bu kadar erken flörtleşmeye başladılar?" Diye düşünmüyordum.

Egeydi bu.

Dengesiz ama benim biricik kankam.

Sonra gözlerimi önümdeki bedene çevirdim. Bana merakla bakan bedene.

"Hey, ne oldu?" Dediğimde başını iki yanına sallayıp "hiç, hiçbir şey." Demişti.

Kaşlarımı kaldırıp yüzüne dik dik bakmaya devam ederken "gerçekten Bulut." Dediğinde kalbim ritmini şaştı. Onun bana ismimle seslenmesini seviyordum.

Çünkü onun sesine ismim çok yakışıyordu.

Dans etmeye devam ederken bir yandan da Atillanın bana karşı değişen tavırlarına anlam vermeye çalışmıştım.

Fakat daha sonra bu duruma takılmak yerine keyfini çıkartmanın benim için daha huzur verici olduğuna inandığım için onunla düğün bitene kadar dans edip bol bol sohbet etmiştim.

Ve saat gece on ikiyi gösterirken düğün sona ermiş perdeler çekilmişti.

Asıl oyun şimdi başlıyordu.






TAKAS | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin