Unutulan Geçmiş

2.7K 237 24
                                    

Uzuuun bir bölüm sizi bekliyor şimdiden iyi okumalar.

Sizi seviyorumm❤️😚

Bir de şey hatalarım varsa affola çooook uykum vardı da daha fazla bekletmemek için yazdım.

Tunahan masamıza oturduğundan beri kendimi huzursuz hissediyordum. Sürekli yaptığı imalar, kafamı karıştırmaktan başka bir boka yaramıyordu.

Sanki benim unuttuğum bir gün vardı. Ben o günü komple beynimden silmişim de bilmiyormuşum  gibi davranıyordu bana.

"Neyse Bulut anlamaz zaten." Deyip güldüğünde en sonunda Atilla "Tuna yeter dedim sana!" Diye bağırmıştı. Fakat tek öfkelenen o değildi.

Ayağa kalkıp yakasından tuttuğum gibi kaldırmıştım Tunayı "ne ya senin derdin? Yok sen bilmezsin, sen hatırlamazsın. Hatırlat o zaman benim hatırlayamadığım günleri!"

Atilla oturduğu yerden kalkıp benle Tunanın arasına girdiğinde Tuna baygın bakışlarla bana bakıyordu. "Keşke gözünü açsan." Demişti kısıkça. Yüksek sesten dolayı zar zor duysam da duymuştum. "Neyi görmem gerekiyor ya! Siktiğimin bir gününde de ben Atillayla yalnız kalamayacak mıyım? Ne var öğrenmem gereken?" Diye bağırdığımda bu sefer o benim yakamdan tutup kulağıma eğilmişti. "sence ablanın ölümü tesadüf mü Bulut Kara?"

Duyduğum şeyin ağırlığı başımı döndürürken ona tutundum düşmemek için. "Ne demek istiyorsun lan sen!" Diye çaresizce bağırdığımda Atilla Tunayı üstümden çekip yumruklamaya başlamıştı. Fakat bedenimi öyle büyük bir şok dalgası eline geçirmişti ki ikisini ayıramıyordum dahi.

Nefes alamadığım için boğulduğumu zannettiğim o dakika sadece kaçmak istemiştim. Üstümüze doğru gelen kalabalık sanki Atilla ve Tunayı ayırmak için değil de sanki  beni yakalamak için geliyormuş gibi hissediyordum. Koşarak dışarıya doğru koşmaya başladım.

Arkama baktığımda büyük bir kalabalığın Atilla ve Tunanın etrafında olduğunu görmüştüm.

Onları umursamadan koşmaya devam ederken attığım her adımda aklıma gelen şeylerle daha da boğuluyordum sanki.

Ablam; benden nefret eden, bir o kadar da ölmemi isteyen bir kadındı. Fakat ölmeden önce dedikleri...

Kendimi dizlerimin üzerine bıraktığımda derin derin nefes alıyordum. Titreyen ellerimle zar zor gözyaşlarımı silerken ellerimle yüzümü kapattım.

Ablam tesadüfen ölmemişti evet, fakat hep öldürenlerin Kara ailesinin düşmanı olduğunu düşünmüştüm. Zaten bize de öyle denmişti.

Fakat şöyle bir düşündüğümde kara ailesine normalde yaklaşmaya korkan adamlar düğün günü nasıl ablamı vurmuşlardı?

Eğer ablamı bu kadar basit vurabiliyorlarsa neden beni de vurmamışlardı?

"Bulut!"

Arkamdan gelen sesle gözlerimi kapatmıştım. Sanki onu görmezsem gerçekleri de unutacaktım.

Önüme çöküp yanaklarımı tutarken "Bulut yalvarırım bana bak. Bak gerçekten açıklayabilirim. Ne duydun bilmiyorum ama o dengesiz içtiği için ne dediğini bilmiyor." Demişti.

"Öyle mi? Anlat o zaman gerçekleri. Hani o sarhoş ya ne dediğini bilmiyor ya niye susturmaya çalışıyorsun o zaman?" Dediğimde derin bir nefes aldı.

"Her şey üç yıl önce seni bir barda ağlarken görmemle başladı."

Üç yıl önce Buluttan

Eğlenmek için gittiğim barda bizimkilerle içkiyi fazla kaçırınca evde son yaşanan olaylardan fazlasıyla etkilendiğim ve üzüldüğümü için köşedeki bir masaya oturup ağlamaya başlamıştım.

TAKAS | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin